Cazibe Merkezleri Programı Başlangıç Lansmanı'nda önemli açıklamalarda bulunan Başbakan Binali Yıldırım, Doğu ve Güneydoğu'ya toplam yatırım tutarı olarak 19 milyar 600 milyon TL'nin hedeflendiğini ve öngörülen istihdamın 112 bin 400 olduğunu söyledi.
Hedef büyük, rakamlar büyük, teşvikler göz kamaştırıcı.
Daha önce yaptığım bir açıklamada şöyle demiştim: "Erzurum için kader paketi olan teşviklerden fabrika kokusu geliyor."
Evet, bu umut dolu kanaatim devam ediyor.
Eğer fırsatı iyi değerlendirebilirsek, teşvik paketi Erzurum için bir dönüm noktası olabilir.
Nasıl gerçekleşecek bu?
Kapıya gelmiş fırsatın değerlendirilememe riski de mi var yani?
Elbette var.
Birinci tehlike hedef belirsizliği.
Eğer vizyon projeler üzerinde yoğunlaşmaz, belirlenen çerçeveye uygun büyük yatırım programlarıyla ilgili mercilerin kapısını çalmazsak hüsrana uğrayabiliriz.
Mesela, zaten yatırım programına konulabilecek, genel bütçeden ödenek aktarılabilecek işler için bu özel kaynağı heba edersek yanlış yapmış oluruz.
Falan Belediyemizin, elbette önemli, elzem ama üretim ekonomisi ile alakası olmayan kültürel işlerini bu pakete ilave edelim dememek lazım, mesela.
Falan yatırımcı müdürlüğümüzün mühim birkaç işi var, lakin ödenek yok, kitabına uydurup bu pakete eklesek, düşüncesi çok yanlış.
Şu iş programa konuldu, lakin ödeneği yok, teşvik ne güne duruyor, mevzuatı zorlayıp hal çaresi bulalım bakışı fevkalade hatalı..
Teşvikler, amaçlandığı gibi üretime, istihdama yönelik alanlarda değerlendirilmeli.
Yani asıl operasyon için kullanılmalı, pansuman için değil.
Öncelikle fabrika.
Sonra atölye.
Söz gelimi her ilçeye, merkezi büyük köylere gelişmiş bir mandıra?
Kapısına yöneldiğinizde takır-tukur tezgâh seslerinin işitildiği atölyeler.
Teknotent ve üniversitelerimizin öncülüğünde mesela medikal sanayii tesisleri.
Enjektör üretseniz kâfi.
Ve sonra ileri teknoloji destekli gıda tesisleri, ilçelerimizde.
Merkez ve birkaç büyük ilçemizde et entegre tesisleri.
Erzurum'un şu güzelim kavurması orijinal haliyle üretilip, rafa uygun hale getirilse dahi, değil ülkemizi, dünyayı doyurur. Lezzetiyle nam salar. Küresel gıda markası haline gelir.
Ayrıntıya fazla lüzum yok, işin anahtar kelimeleri :"Üretim ve istihdam"
Üreten ekonomiye uygun tesislere harcamak enerjimizi ve teşvikleri, kalkınma hamlemizin sırrı burada.
Bunun için hemşehri sermayenin şehre yönelmesi önemli.
Dadaş girişimcilerin pusulayı memleketlerine çevirme zamanı.
Şimdi değilse ne zaman?
Ya şimdi, ya hiç!
Herkesin az konuşup, çok iş yapması lazım.
Beyanat kalkınmacılığının zehirli şehvetinden uzak durmak lazım.
Hükümet üzerine düşeni büyük ölçüde yaptı.
Top şehirde, şehirlide.
Şehir yöneticilerinde.
Siyasi heyette.
Gönüllerini sermayeleri ile birleştirip, şehirlerine yatırım için koşacak yatırımcılarımızı, iş adamlarımızı, girişimcilerimizi sahipsiz bırakmamak, desteksiz bırakmamak, çaresiz bırakmamak hepimizin başta gelen görevi olmalı.