Yazıyı okumaya lütfen tüm ön yargılarınızı bir kenara bırakarak öyle başlayın. Aklınızda orada sadece sex var, onlar böcek yiyor gibi alışıla gelmiş şeyler olmasın.
Ülkemizin yakın Doğusunda(Erzurum) yaşayan bir kardeşiniz olarak iş ve tatil amaçlı bir çok kez Uzakdoğu seyahati gerçekleştirdim.
Çin,Endonezya,Malezya,Singapur,Kamboçya,Vietnam ve Tayland gibi Uzakdoğu ülkelerini ziyaret etme ve gezme şansım oldu.
Tayland'da farklı zamanlarda 4-5 defa bulundum. Tayland insanı yabancıyı sever, kibardır, hayat ucuz, doğa güzelliği süper, eğlencesi bol bir ülkedir.
Yaklaşık 10-12 yıl önce ilk seyahatimde rehberim ülkede en çok dikkatimi çeken şeyi sorduğunda Bayrakların olduğunu söylemiştim.
Tayland halkıda tıpkı bizlerde olduğu gibi Bayrak asmayı çok seviyorlar, ülkede ne tarafa kafanızı dönseniz çok miktarda Bayrak olduğunu görmemeniz mümkün değil.
Tayland Krallığı, Parlamenter Monarşi ile yönetilmektedir. Rehberim bilgiler verirken eski Başbakanın, Kral tarafından görevden alındığını söylemişti. Alınma nedeni artan dış borçtu.
Dış borçlar artınca Kral duruma müdahale etmiş. Halkın emeğini,parasını, küresel güçlere yediriyorsun diyerek Başbakanı görevden almıştı.Buna karşılık halk bir araya gelerek açılan hesaplara para yatırmak suretiyle Devletin dış borcunu kapatmış, bağımsız ekonomi yolunda bir halk devrimi gerçekleştirmişti.
Geçen hafta gazetelerde yer alan bir haber dikkatimi çekti. Tayland'ın eski başbakanı, pirinç üreticilerine yönelik projesinde halkı zarara uğrattığı gerekçesiyle 8 milyar dolar tazminata mahkûm edilmişti.
Yanlış bildiklerimizi atabilsek zihnimizin yükü bir o kadar hafifler.
Yetki aynı zamanda sorumluluğu getirmeli. Yetkili ancak sorumluluğu olmayan makamlar, ülke yönetiminde başarılarıyla övünürken başarısızlıklar ortada kalır.
Bir yönetimin hatalarından dolayı halk zarara uğruyor ve bedel ödüyorsa,yönetellerinde bedel ödemesi gerekir.
Yapanın yaptığı yanına kar kaldığı sürece, yetkili sorumsuzların sayısı artacaktır. Halkı yönetmeye talip olanların sorumluluğuda üstlenecek cesaret ve ferasete sahip olması gerekir.
Erzurum ne zaman bir Uzakdoğu şehri oldu?
Erzurum,ekonomisi,nüfusu,yüz ölçümü,vatan severliği ile Doğu illerinin başında gelir. Erzurum Doğu'da bir şehirdir, doğrudur.
Ancak karar verin sizlere göre Erzurum,Yakın Doğu mu? Uzak Doğu mu?
Ankara'dan Erzurum ne zaman uzaklaştı? Palandöken Gazetemizin dikkat çektiği ve maalesef üzülerek öğrendiğim basit bir yemek işinin dahi tercihen şehir dışı firmalara verilmesi ne anlama geliyor?
Erzurum'da 9 dolayında şirket, bu şehirde verilecek bir kamu hizmetine talip oluyor. İçlerinde çok güçlü olan şirket de var, zayıf olan da... Ama hepsi de bu alanda rüştünü ispatlamış.
Bayram'a bir iki gün kala Ankara'dan gayri resmi bir açıklama geldi; Erzurum'da öğrencilere verilecek yemek işini Trabzon'dan iki firma aldı!
Ülkemizin zor günlerden geçtiği bu dönemde, şehir olarak ekonomide bizlerde zor zamanlardan geçiyoruz. Devletimizin, haklı mücadelesinde şehir olarak hiç bir fedakarlıktan kaçınmayan kadim bir kent Erzurum.
Açıklanan ekonomik paketleri,bölgeyi ve şehrimizi kalkındırmaya yönelik hükümet tarafından ortaya konulan iradeyi bilmesek bu olup bitene anlam verilebilir.
Kamuoyunda şöyle bir kanaat hakim"gizli bir el", hem Erzurum'un onuruyla oynuyor, hem de Erzurum'a ekonomik darbe vuruyor...
Erzurum'u hafife almak gaflettir. Bu şehir bir Uzakdoğu şehri değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunda temeline ilk harcı atan şehirdir.
Bu işte yetkili olan kişileri bir kez daha düşünmeye davet ediyorum.