Yasağın ikinci günü yani bugün,maskem takılı, cebimde dışarı çıkmama imkân tanıyan basın kartım olduğu halde öğlene doğru evden (Kayakyolu) çıktım, çok sık aralıklarla yaptığım gibi yürüyerek (Vaniefendi Mah.) gazeteye geldim.
Bu güzergâh, yaklaşık 3 bin 500 adım ve takriben iki kilometredir.
Size yol boyunca gördüğüm manzarayı tasvir etmeye çalışayım kendi zaviyemden:
Dört bir yana mahzun bir sükûn hakimdi
Tek tük geçip giden arabaların arkalarında bıraktığı ses de olmasa, sanırsınız ki şehir üstü açık bir yas evi
Anayolları ve caddelerin giriş çıkışlarını polisler tutmuş
Yüzlerinde maske, ellerinde eldiven, üzerlerinde üniforma
3 bin 500 adımlık yolda tam dört defa durduruldum.
Her seferinde de o gencecik polisler birer nezaket abidesiydi.
Sanırsınız her biri sosyal ilişkiler uzmanı, şefkat ordusunun birer neferi
-Beyefendi, biliyorsunuz sokağa çıkma yasağı var.
-Evet biliyorum.
-O halde görevli misiniz?
-Evet, basın mensubuyum.
Farkediyorum, az da olsa tereddüt içinde, acaba doğru mu değil mi?
Anında bu güzel adamın tereddütünü ortadan kaldıracak hamleyi yapıyorum.
-Memur bey kardeşim, basın kartımı göstereyim size
Ben daha cebimden cüzdanımı çıkarmadan
-Tamam, buyurun gidebilirsiniz amca (Gerçi amca demese de misal, abi deseydi çok daha iyi olacaktı, ama neyse Memur da haksız değil hani, ben tutar eşimden yardım almadan uzamış saçlarımı kendim kesersem, sonuçta işte böyle (kırkılmış davara benzeyen) bir kafa çıkar ortaya.)
Biraz yürüyorum, bu kez başka bir kontrol noktası ve başka polis memurları
Zahir bunların hepsi anlaşmış
-Beyefendi göreviniz icabı mı dışarı çıktınız?
-Evet memur bey, basın mensubuyum, gazeteye gidiyorum.
-Buyurun, kolay gelsin.
Vatandaşın beyanı devlet için esastır evrensel ilkesi, Erzurum caddelerinde çoktan kuvveden fiile geçmişti
Ayan beyan anlaşılmaktaydı ki bu şehirde, vatandaşına değer veren bir vali, bir emniyet müdürü ve onlarca başka vazifeler icra ediyor olsalar da şehir yöneticileri vardı.
Kediler, köpekler ve kuşlar olabildiğince özgür ve umarsızdı.
Bahar varmış seyran varmış dışarıda mahkûmlar bilmez, gardiyanlar söyler demişti şair
Erzurum, baharın geldiğinden habersiz mahpus misali, kulağı kapıda gözü semada, tuvaldeki bir portre giydi.
Dokunsanız sizi duymaz, size cevap veremez
Kimi binaların önüne konulan yiyecekler, su kapları onlar adına Erzurumu şölen yerine çevirmişti.
Keşke Reyhani usta da görseydi,bu dağı bekleyen vefalı kargalar yine nöbetteydi, yine bu şehri bekliyordu
Apartmanlar bir film dekoru gibi hareketsiz, besbelli ki içlerindeki insanlar sessizlik beşiğinde mışıl mışıl uyuyor
Dükkânların kepenkleri,babasından azar işitmiş yaramaz bir çocuk gibi küskün ve boynu büküktü
Mağazaların vitrinleri, sanki evin kilerine atılmış eski eşyalar gibi unutulmuşluğun vefasızlığını haykırıyordu
Çevre pırıl pırıldı Ne çöp kutuları dolup taşmıştı, ne de sokaklar atıklara teslimdi...
Sanki de bir irade şöyle haykırıyordu:
Bu şehirde yalnızca sokağa çıkma yasağı var, belediyeler hizmete paydos demedi ki
Bayram gününe hazırlanan evler gibiydi dört bir taraf Eski de olsa tertemizdi
Hava soğuk ve ıslak
Her nefes alıp verdikçe kendi nefesimin sıcaklığından terleyen yüzümü, ferahlatmak için maskemi çenemin altına indirmek istiyorum, ama sonra vazgeçip hızlı adımlarla bir an önce gazeteye ulaşmaya çalışıyorum.
Nereden icabetti bilmiyorum, Göç göç oldu türküsü dolandı dilime, kendi kendime işte tam sırası şimdi Vahit kardeşim olsaydı, O söyleseydi ben dinleseydim diye geçirdim içimden
56 yılımı geçirdiğim bu güzel şehri, hiç mi hiç bu denli boynu bükük görmemiştim
Karayollarını geçip de şehir merkezine dönünce tablo değişiyor.
Belediyelerin temizlik görevlileri, fırınların ekmek dağıtan kamyonetleri, evlere su taşıyan araçlar,sirenlerini çalmadan usulca süzülüp giden ambulanslar, tek tük de olsa telaş içinde bir yerden bir yere yürüyüp giden insanlar
Her karanlığın ardında aydınlık,her sıkıntının sonunda ferahlık, her musibetin acısında bir çare yatmaktadır.
Bütün insanlıkla birlikte,inşallah ülkemiz bu can yakıcı günleri geride bırakacak, bahar müjdesi veren yeni doğumların haberleriyle sabahlara uyanacak
İki günlük evden çıkma yasağı,olsa olsa en fazla küçük bir prova hükmündeydi
Rabbim, milletimizi ve ülkemizi bu provaların çokluğundan ve sıklığından muhafaza buyursun