Haber Girişi : 22 Temmuz 2014 21:10

ERZURUM KONGRESİ ÜZERİNE BAZI NOTLAR-2

ERZURUM KONGRESİ ÜZERİNE BAZI NOTLAR-2

Mazhar Müfit Kansu anlatıyor: “ Erzurum neresi Bitlis neresi değil mi? Kapı komşu iki vilayet. Fakat bugün bu böyle. 1335(1919)’de Bitlis ve Erzurum her bakımdan birbirinden buutlar ve mesafelerle ayrı iki şehirdi. Erzurum’da sanki güneş, nura, bilgiye kavuşmuştum. En az, bir vatandaş için memleketine, aktüaliteye ait haberleri hiç olmazsa nisbi bir süratle ve doğru dürüst öğrenmek imkânı vardı. Bunun için birdenbire ferahlamış, bir karanlık gayyasından kurtulmuşçasına rahatlamıştım. Otele yerleşir yerleşmez ilk işim, Kazım Karabekir Paşayı ziyaret etmek oldu….”

Akşamüzeri otele döndüğüm zaman odamın kapısı vuruldu. 

Kendisini: 

-Ben Kazım Karabekir Paşa hazretlerinin emir zabitiyim.

Diye tanıtan bir genç subay:

-Paşa hazretleri evde sizi yemeğe bekliyorlar.

Diyerek beni aldı, Paşa’nın evine götürdü. Paşa bekârdı.(Kâzım Karabekir, evlilik hayatına ancak 1924 yılında 42 yaşındayken Aydınlı Cemal Bey’in kızı İclal Hatun (1900-1954) ile adım attı). Eşyası basit ve mütevazı bir evde oturuyordu. Zeki ve nafiz bakışlı gözlerini gözlerime dikerek oda kapısında beni tebessümle ve gayet mütevazı bir misafirperverlikle karşıladı.”  (Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, s.16-17) . Mustafa Kemal Paşa ise  41 yaşında İzmir’in kurtuluşundan sonra 27 yaşında olan Latife Hanımla 29 Ocak 1923’te İzmir’de Muammer Bey’in evinde, sade bir nikâhla evlendiler. Mareşal Fevzi Çakmak ve Kâzım Karabekir Mustafa Kemal’in, Mustafa Abdülhalik Renda ile Salih Bozok ise Latife Hanım’ın tanıkları idi.

Kâzım Karabekir, Mustafa Kemal Atatürk ve eşi Latife Uşşaki 1923 yılında İzmir’de.

MUSTAFA KEMALE PAŞA’YA SİVİL 

ELBİSE BULMAKTA ZORLANDILAR

Askeri üniformasını çıkaran Mustafa Kemal Paşa’ya, sivil elbise bulmakta zorlandılar.

Sabahleyin Mustafa Kemal Paşa mazhar Müfit Kansu’ya:

“-Elbiseyi ne yapacağız Mazhar?. Der demez:

-Kolay Paşam…

Dedim. Aklıma geldi, hemen valiye gittim.

_Paşa için sizin elbiselerinizden bir tane istiyorum.

Münir Bey bir hayli sıkıldı:

-Evet, amma, Paşa hazretlerine layık, temiz bir elbise bende yok.

Dedi, haksız değildi. Harp içi ve harp sonrası kimsede el dokunulmamış elbise kalmamıştı. Bununla beraber hemen akıl etti:

Benim ya bir, ya iki defa giydiğim bir jaket atayım var, Paşa hazretlerine onu takdim edelim.

Gayet iyi.

Diyerek jaket atayı aldım, ben de de temiz bir fes vardı. Gömlek, yaka, kravat da uydurmuştum. Paşa’nın ilk sivil kıyafetini bu suretle temin etmiştik..”  (Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber s.41).

KONGRE BİNASI

“ Kongre delegeleri Erzurum’a gelmiş bulunuyorlardı. İçtima yeri olarak Kilise mahallesindeki mektebin salonu hazırlanmış ve Kolonel Ravlenso’nun malum tehdidi de göz önünde tutularak evvelce kaydettiğim ihtiyat tedbirlerinin hepsi alınmıştı. Hepimiz heyecan içindeydik… 

Erzurum Kongresi, muhakkak ki, Türk Milleti’nin makus tarihinde Şarktan doğan ve hızla bütün milli şuur ve vicdanı kendi ışığında derleyen bir güneşti……(Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, s.69-112).

SİVAS KONGRESİNE GİDECEK 

HEYET-İ TEMSİLİYE İÇİN 

PARANIN TEDARİKİ

“Erzurum kongresinden sonra Sivas’a gitmek için Nakliye vasıtası, Paşanın karargâhının nakli ve delegelerin ve sivil karargâhın yol ve iaşe masraflarını karşılayacak para. Bunların ikisi kolaydı. Zor olanı üçüncüsü idi. Yani, para. Erzurum’a geldiği zaman Paşa’nın sekiz yüz lira kadar birikmiş parası vardı. Bizlerin de beş on kuruşumuz…

Tabii yol boyunca ve Sivas’ta da paraya ihtiyacımız olacak. Kasamızsa malum! 

Paşanın bu anda üzgün bir sima iktibas ettiğini gerçekten üzülerek hissettim. Kaşlarını çatarak ve dişlerini sıkarak gözlerini masanın üzerinde duran kahve fincanına dikti ve hafif bir sesle:

Bir de para meselesi var….

Sabah paşa Mazhar müfidi yanına çağırır ve sevinçle 

-Mazhar Müfit tamam, yol paramız var.

Dedi ve: 

-Al sana bin lira…

Diyerek para destesini uzattı…. 

-Paşam nasıl oldu bu?

Dedim. Parmağıyla dudaklarımı kapayarak:

-Üzümü ye, bağını sorma ..dedi.. 

Bu paranın nasıl tedarik edildiği daha sonraları Cevat Dursunoğlu uzun uzadıya anlatır: Heyet-i Faale” azasından emekli Binbaşı, Hızır gibi imdadımıza yetişti. Her anlamıyla kâmil bir insan olarak tanıdığımız Süleyman Bey nasıl bir çıkmazda olduğumuzu görerek “Çocuklar, ben bu işin çaresini buldum. Benim tasarruf edilmiş dokuz yüz liram var. Ben altmış yaşını geçmiş bir adamı. Allah’ın rızasından, milletin selametinden başka bir dileğim yok. Ben bu parayı size veririm. Fakat bu parayı verdiğimi ne Paşan ve ne de başka hiç kimse bilmeyecek. İleride Müdafaa-i Hukuk’un parası olursa veririsiniz. Olmazsa helal olsun. Ben devletin verdiği tekaüt aylığıyla geçinir giderim” dedi. Hepimizin gözleri yaşarmıştı. Bu adsız büyük adam bizi o günkü en büyük kaygımızdan kurtarmıştı. O gün Süleyman Bey parayı getirdi. Yüz lira kadar da aramızdan toplayarak bin lira yaptık ve Kazım delaletiyle Paşaya ulaştırdık. Kazım dönüşte Paşa’nın çok memnun olduğunu sevinerek anlattı. (Cevat Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum, s. 111).

Milletimizin ERZURUM KONGRESİNİ KUTLUYOR, bağımsız, şerefli ne şanlı yaşamamızı sağlayan aziz şehitlerimize yüce Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimizin önünde saygıyla eğiliyorum.

NOT: BU yıl dolu dolu kutlanacak ERZURUM KONGRESİ KUTLAMA FAALİYETLERİNE tüm halkımız davetlidir. Bu etkinlikler için gayret gösteren, başta Erzurum Valisi Sayın Dr. Ahmet Altıparmak Beyefendiyi ve emeği geçen herkesi şimdiden kutlarım.