İstanbul depremi yüreğimizi ağzımıza getirdi. Çok şükür ucuz atlattık. Yüce Mevla taşa toprağa katmasın, beterinden muhafaza eylesin.
İstanbulun insan kaynayan caddelerini her dolaştığımda muhtemel bir depremin
dehşetli manzaraları gelip takılıyor aklıma.
Bu kadar insan o mahşerî afet halinde ne yapıp ne edecek? O kadar zor bir mesele
ki
Tedbiri farz, hazırlığı çetin mi çetin.
Tüm vilayetler hepimizin. 99 Depreminde 80 milyon yürek yüreğe ağlaşmıştık.
Erzincan, Van, Elazığ, Horasan, Aşkale depremlerinin zamanın dindiremediği
hüznü hâlâ içimizi kavuruyor.
Erzurumun, nüfusu giderek azalan köylerini her ziyaretimde, şehir merkezindeki
eski binaları her görüşümde Allah muhafaza yıkıcı bir deprem sonrasının sarsıcı manzaraları canlanıyor gözümde.
Bu hissiyatla çok yazılar kaleme aldığımı hatırlıyorum.
Hoş bunları biz düşünüyoruz da, işi gücü bu gibi durumlara hazırlık olanlar
düşünmüyor mu? Elbette onlar daha kapsamlı tedbirler planlayıp, icrası için gece
gündüz mesai harcıyorlar, Allah eksikliklerini vermesin.
Aktif bir fay hattı üzerinde bulunan Erzurum'un yerel yöneticileri, bilim adamları,
medyası, ilgili sivil toplum örgütleri bu hususta çok duyarlılar, faaliyetlerini
zaman zaman takip ediyorum. AFAD da ülke genelinde olduğu gibi yerelde de
çok iyi çalışmalar yapıyor, maşallah!
Aşkale depreminin ardından yerinde incelemeler yapan bir teknik heyetin raporu;
Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik esaslarına uymayan
binalarda büyük hasarların meydana geldiğini ortaya koymuştu.
Son deprem yönetmeliğine uyguninşa edilenler oldukça sağlam, dayanıklı; kumu, çimentosu, demiri kararında yapılar, çok şükür.
Yapı denetim mekanizmasının iyi işlemesi, kontrol tedbirlerinde gevşeme yaşanmaması, tıpkı Japonyada olduğu gibi beşik gibi sallanan, ama sakinlerine
mezar olmayan binalarımızın sayısını artıracak, inşallah!
Beni endişelendiren, hâlâ güçlendirilmeyen çok sayıda eski konutun oluşu.
Kentsel dönüşümle eş zamanlı olarak kent içindeki eski binaların ve Nuh nebiden
kalma köy konutlarının güçlendirilmesi hayati önem taşıyor. Bu, ciddi bir maliyet gerektiriyor, amma söz konusu can olunca mal esirgenmez elbette.
2010 senesindeki bir yazımda KENTSEL DÖNÜŞÜM yapılanmasına benzer bir
KÖYSEL DÖNÜŞÜM projesine acil ihtiyaç olduğunu, böyle bir projenin öncelikle
deprem kuşağındaki köylere uygulanmasının gerektiğini dile getirmiştim. Aynı görüşü muhafaza ediyorum.
Mecelle lisanıyla ifade edersek Ehemmi mühime tercih lazımdır. Yani daha önemli olan, önemli olana tercih edilir.
Şehrin kalkınmasıyla ilgili yoğun bir şekilde yürütülen çalışmalar çok mühim.
Ama daha da mühimi, binlerce insanın canını afetlere karşı korumak. Şehir yöneticilerinin bu bilinçte oluşu içimizi rahatlatıyor.
Temennimiz Erzurumda uzun yıllar büyük depremler olmaması. Ama bize
düşen yarın olacakmış gibi tedbirimizi almak
Tost haline gelmiş binaların enkazı altından gelen acı imdat çığlıklarıyla sarsılmak
istemiyorsak; şimdiden şu çığlığı tüm yurdu saran çığ haline getirmemiz lazım:
Deveyi sağlam bir kazığa bağlayalım, tedbirimizi eksiksiz alalım, takdiri yüce Allaha bırakalım.