Bu hafta sonu gördüm ki; Çoğu zaman olaylara dışından bakmak, aynı anda, aynı yerde bulunan, aynı sözleri dinleyen ve aynı olayları seyreden farklı, farklı insanların görüşlerini almak, dinlemek o olayın içinde bulunanlardan daha sağlıklı bir bakış açısı getirebiliyor.
Ak Parti’nin yeni Büyük Şehir Belediye Başkan Adayı “Mehmet Sekmen” cumartesi günü Erzurum’a geldi. Öncelikle seçimlerde Prof. Dr. Kamil Aydın ile gireceği yarışın, şehrimize, ülkemize ve kendilerine hayırlar getirmesini ve bu yarışın hak, hukuk, adalet, dürüstlük ve ahlak sınırları içerisinde geçmesini temenni edeyim ve asıl konumuza döneyim.
Mehmet Sekmen Erzurum’a gelmek için uçağa bindiğinde ne düşünüyordu bilinmez ama Erzurum’da gördükleri karşısında şaşkına döndüğüne eminim hatta biliyorum.
Havaalanına inince; hava alanına giden, onunla birlikte İstanbul’dan, Ankara’dan gelen ve parti il binası önünde toplananların davranışlarına ve sloganlarına bakınca, kendisi bile, hele bir durun, bu kadar da olmaz ki demiştir.
Bizler de bu hafta sonu siyaseten veya dostlukları adına kendisine destek vermek için Mehmet Sekmen’le gelen, Erzurum’da yaşayan çok sayıda dostumuzla ve dışarıdan içeriden birçok aday veya aday adayıyla siyasi programlarından arta kalan vakitlerinde birlikte olmak ve uzun uzun sohbet etmek imkânı bulduk.
İşte bu sohbetlerde konuşulan bu karşılanışın dışarıdan Mehmet Sekmen için gelen arkadaşları bile rahatsız ettiği yönleri ve Mehmet Sekmen’in Erzurum’a gelir gelmez neler öğrendiği aynen aşağıdadır;
Havaalanı ve parti il binası önünde oluşan kalabalıkta bu şehirde hâlihazırda milletvekili, belediye başkanı olanların bile kendisine ulaşabilmek adına ezilebildiğini görünce bu şehirde “kral öldü yaşasın yeni kral” sözünün nasıl vücut bulduğunu ve kendisinin de eski kral olduğu ilk gün nasıl kenara itileceğini görerek öğrendi.
Eğer seçilemez ise 30 Mart akşamı, seçilirse kendisinin aday olmadığı ilk seçimde başına gelecekleri canlı canlı yaşadı.
“Başbakan gibi karşılandınız” sözlerini duyunca bu şehrin birilerine yaranabilmek için sınır tanımadığını ve bu tehlikenin her zaman başına gelebileceğini gördü..
İyi kötü partilerine yıllardır Ankara’da, Erzurum’da hizmet edenlerin en yakın arkadaşları tarafından bile kendisi uğruna nasıl görmezden gelindiğini, ikinci plana itildiğini görünce, yarın kendisinin başına da aynı şeyin geleceğini daha ilk günden anladı.
Kısaca Erzurum siyasetinde “vefa” denen şeyin olmadığını, düştüğü veya düşme ihtimali olan ilk gün nasıl tekmeleneceğini yaşayarak, görerek çok net bir şekilde öğrendi.
Ve iki günün hem en acısı hem de en komiği; Konuşurken aşka gelen Erzurumlu bir partili; Erzurum, Mehmet Sekmen için “çerez hükmündedir çerez” diyerek kendince Mehmet Sekmen’e methiye dizdi. Bununla da kalmayıp “Ben bir görev alacağımdan emindim ama Erzurum hiç mi hiç aklımda yoktu” demesini de Erzurum için bir piyango olarak değerlendirdi. Garip olan “Erzurum Mehmet Sekmen’e çerezdir, çerez” sözü birçok partili tarafından gururla kabul gördü.
Ne diyelim ki; bir başkası veya partisi için şehrini, kendi ailesini ve hatta kendisini bu kadar önemsiz, değersiz ve çerez hükmünde gören ve şehrini bu kadar küçülten bir toplum olmuşsak yazık bize. Siz kendinizi bir parti veya kişi için bu kadar küçültüyorsanız başka birileri sizi ve şehrinizi neden adam yerine koysun ve önemsesin ki?
Gelelim benim günlerdir anlatmak istediğim ve şimdi bin pişman olduğum meseleye; Bu mesele Erzurum’dan milletvekili veya siyasetçi olarak Ankara’da veya Erzurum’da siyaset yapanların ikinci plana itilip, önemsenmemesiydi. Bunu defalarca haykırdım, itiraz edin, biraz dik durun dedim. Ama bakıyorum hangi makamda olurlarsa olsunlar bu kişiler kendilerince yeni başkanlarının peşine takılıp, Ankaralardan gelmişler, Erzurum’dan koşmuşlar ve Mehmet Sekmen’in yanında ikinci, üçüncü adam pozisyonunu kabullenmişler, onun yanında görünebilmek için birbirlerini eziyorlar ve bu durumu umursamıyorlar.
Bu durumda sana ne be adam dedim kendi kendime. Kendi dostlarını, kendilerini bu durumda görüp üzülmeyenlere sen ne diye üzülüyorsun ki? Ama bu arkadaşlar kendilerini bu duruma düşürenlere değil de bizlere sitem ediyorlar ya işte buna çok üzülüyorum. Gerçi bu duruma da nazları bize geçiyor diye kendimce bir bahane buldum ve kendimi avutuyorum.
Her neyse; Bu bir yarıştır; dilerim hakikaten hizmet yarışı olur, dilerim haklı olan, daha iyi hizmet edecek ve bu şehri daha çok seven kazanır. Ve dilerim Erzurum terk edilmek değil yaşanmak için koşulan, ekonomik ve sosyal açıdan üst sıralarda yer alan bir şehir olur.
Fakat hiç kimse ve özellikle sevgili basın mensubu dostlarım lütfen bu milletin iradesine ipotek koyarak seçim bitmeden kimseyi galip ilan etmeyin. Herkese adaletli, eşit ve ayırım yapmadan yaklaşın ve haberlerinizde taraf olmayın, her adaya eşit fırsat ve kendini anlatabilme imkânı verin.