Erzurumun yetiştirdiği mümtaz şahsiyetler içerisinde Cevat ve Sıtkı Dursunoğlu kardeşlerin dadaşlar diyarında müstesna bir yeri vardır. Milli Mücadele yıllarındaki fedakarlıkları,
Erzuruma olan sevdaları, toplumsal sorumlulukları, bu aydın iki kardeşi şehrin hafızasında
unutulmaz yapmıştır. Erzurumun düşünce ve kültür dünyasına önemli katkıları olan Sıtkı Dursunoğlu ,1895 yılında Erzurumun Çortan Mahallesinde doğmuştur. Şehrin varlıklı ve saygın ailelerinden Dursun Bey Zâdelerden olan Sıtkı Dursunoğlu ,harp yıllarına rağmen Numune Terakki İbtida- i Mektebi,Rüştiye ve Erzurum Mülki İdâdi Mektebinde okumuş,
Birinci Dünya Savaşına katılmış, Şamda askerlik görevini yapmış, 1917 yılında İngilizlere esir düşmüş, bilahare 1919 yılında esaretten kurtulmuş ve Erzuruma dönmüştür.
Sıtkı Dursunoğlu, bundan sonraki ömrünü gazetecilikle uğraşarak, sosyal faaliyetlerde bulunarak, şehrin kalkınmasına öncülük ederek ve öğretmenlik yaparak sürdürmüştür. Milli Mücadele yıllarında, sarsılmaz inancı ve vatana olan aşkı ile çalışan Sıtkı Dursunoğlu ,ülkesine
ve Erzuruma hizmet noktasında üstün fedakârlıklar göstermiş. muallim olarak Cumhuriyet nesillerinin yetişmesi konusunda önemli katkılar sağlamıştır. Sosyal sorumluluk düşüncesini
hayatının her safhasında gösteren Sıtkı Dursunoğlu, Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanlığı, Halk Evi Başkanlığı, Erzurum Vilayetini Ağaçlandırma Kurumu Başkanlığı gibi görevlerde bulunmuştur. Başkanlığını yaptığı dönemde Halkevinde, Otello ve Hamlet gibi oyunların sergilenmesi onun entelektüel yönünü gösteren güzel bir örnektir. Şehrin sevilen ve saygı duyulan şahsiyetleri arasında olan Sıtkı Dursunoğluna, tanıyanları tarafından Sıtkı Can, Hocaların Hocası, Şehrin Baş Hocası, Erzurumun Milli Şairi, Erzurumun Namık Kemali gibi isimler verilmiştir. Ünlü, Beş Şehir isimli kitabın yazarı Ahmet Hamdi
Tanpınar, Erzurumda bulunduğu yıllarda Cevat Ve Sıtkı Dursunoğlu kardeşlerle yakın arkadaşlık kurmuş, yazar bu iki dadaşa olan hayranlığını her ortamda ifade etmiş, hatta Prof. Dr. Mehmet Kaplana yazmış olduğu mektubunda, Sıtkı Dursunoğlu için Bütün bir zevk ve
medeniyettir bu Sıtkı dediğim adam cümlesini kullanmıştır. Sıtkı Dursunoğlunu ön plana çıkaran ve onu hatıralarda yaşatan en önemli eseri şüphesiz Erzurum Marşıdır. Erzurum insanının milli konulardaki hislerine tercüman olan bu marşın, 1918 Erzurumun
kurtuluşundan veya 23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresinden sonra yazıldığı söylenmektedir.
İstiklâl Marşımız yazılmadan önce Erzurumdan haykırılan Tarihler ağlar vatan yanarken,
Eller öz vatanda nara atarken,
Ufukta ümidin nuru batarken
İlk sesi haykıran yüce Erzurum!
Vatanı kurtaran yüce Erzurum!
Bir ufak tepreniş bir atlayışla,
Ümitler aşlayan bir şahlanışla,
Altı bin senelik bir yaşayışla,
Canavar ağzını yırtan Erzurum!
Ümitsizlikleri kıran yüce Erzurum!
Vatana ümitsin, bayrağa rehber,
Tarihin bağrında sesin inilder.
Milli vicdan doğar, senden alır fer.
İlk sesi haykıran yüce Erzurum!
Vatanı kurtaran yüce Erzurum!
Bu marş, Milli Mücadelenin yapıldığı günlerde Türk milletine bir ilham kaynağı olmuş, milli marş olarak okullarda ve resmi kurumlarda uzun yıllar okunmuştur. İyi bir hatip olan Sıtkı Dursunoğlu, Milli Mücadele yıllarındaki nutuklarıyla halka güç vermiş Sadayı
Şark ve Albayrak gazetelerinde Müştak Sıtkı ismi altında yazdığı yazılarıyla bu heyecanı
canlı tutmuştur. Doğu, Yeni Erzurum ve Devrim gazetelerinde de yazıları çıkan Sıtkı
Dursunoğlu, 1920 yılında Albayrak Mektebinde başladığı öğretmenliğini, Aziziye Mektebinde başmuallim olarak devam ettirmiş, daha sonra Erzurum Erkek Lisesine
Türkçe öğretmeni olarak atanmış, yeni çıkarılmış bir kanun gereği İstanbul Beşiktaş Orta Okuluna tayini çıkmış, Erzurum hasretine dayanamayınca tekrar şehrine gelip, Erzurum Lisesindeki görevine dönmüştür. Demokrat Partinin iktidara gelmesiyle birlikte Trabzon Lisesine tayin edilen Sıtkı Dursunoğlu, 1951 yılında emekliye ayrılmıştır.Cumhuriyete kol kanat geren altın neslin tüm özelliklerini taşıyan Sıtkı Dursunoğlunun, 90 lira ile emekli edilmesine rağmen bu rakamı çok bulup 80 lira ile emekli olmasını istemesi, onun dünya görüşünü yansıtması açısından çok anlamlıdır. Erzurum Lisesi nde edebiyat öğretmenliği yapan Sıtkı Dursunoğlu Sermaye Kuvveti isimli bir hikaye yazmış, bu hikayesini Ala Geyik imzasıyla Albayrak gazetesinde yayınlamıştır. Oyun yazarlığının yanında şiirler de yazan Sıtkı Dursunoğlu, şairliği konusunda kendini yeterli görmemiş, hatta bu sanat kovanında bal yapan arı olamadığını, yapılmış balların satıcısı olduğunu, bazen bal yapma hevesine kapıldığını ama bu balın piyasada tutmayacağını anlayınca vazgeçtiğini ifade etmiştir.
Hayatımda iki hizmet şerefine mazhar oldum. Biri Milli Mücadelede millet hizmeti, diğeri,
otuz yıl süren öğretmenlik mesleği. Karanlıklarım o şereflerin ışığında yıkandı. Hâlâ kendimi
onların hizmetinde gedikli sayarım diyen Sıtkı Dursunoğlu, kara sevda derecesinde Erzuruma
âşık bir dadaştı. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Müştak Sıtkının bu aşkını Erzurum onun için bir toprak parçası, bir şehir, bir mekân değil, bir mabettir sözleri ile izah etmektedir. Müştak Sıtkı Beyin, tayin için gittiği İstanbulda ve ömrünün son günlerini geçirdiği Ankarada gördüğü
her mekânı Erzurumdaki bir yere benzetip hasret gidermesi, onun Erzuruma olan sevdasını
göstermesi açısından çok anlamlıdır. Sıtkı Dursunoğlu Ben Erzurumda doğdum. Hicret, askerlik ve esaret gibi sebeplerle bu şehrin dışında geçirdiğim birkaç yılı küçük bir fasıla sayarsam, ömrümü tamamen bu şehre adadım, diyebilirim. Ölümüm de hayat şartlarına göre
bu şehirde mukadder kılınmış gibidir demiş olsa da 1967 yılında gitmiş olduğu Ankarada 1975 yılında vefat edip Cebeci Asri Mezarlığına defnedilmesi kaderin bir cilvesi olmuştur.
Bütün dünyası Erzurum olan Sıtkı Dursunoğlunun toprağından kopması, Ankaraya göç etmesi sebepsiz değildir. Dursunoğlu bu durumu Ben Erzurumu terk etmedim, Erzurum beni terk etti diyerek sitemde bulunmuştur. Erzurum sevdalılarının kaderi bu olsa gerek. Sıtkı Dursunoğlu da öz canından çok sevdiği Erzurum dan Âşık Emrah, Âşık Reyhani, İbrahim Hakkı gibi ayrılmış ve mezarı gurbette kalmıştır. Mezarı gurbette kalmış olsa da hayatını milletine ve onun değerlerine adamış olan Sıtkı Dursunoğlu erdemli, dürüst, çalışkan, vatansever bir dadaş olarak Erzurumluların gönlünde hep yaşayacaktır.
Makamı cennet olsun. Amin
Kaynakça.
Sıtkı Dursunoğlu Erzurum,
Güzel İstanbul Matbaası,Ankara,1953
Naci Elmalı, Erzurumun Yüzleri
Sıtkı Dursunoğlu, Atatürk Üniversitesi,Erzurum,2015
Karasu Nusret- Özyardımcı
Nihat, Çeşitli yönleriyle Erzurum ve çevresi, ulusal verem savaş derneği, XXIKongresi,Erzurum,1968
Dursunoğlu Cevat, milli mücadelede Erzurum, Ankara,1946
04 10 MART 2019 PAZARTESİ HABER Pal and ök en
ERZURUM AŞIĞI BİR ÇILGIN YÜREK - MÜŞTAK SITKI DURSUNOĞLU
Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Fen Lisesi öğrencileri Barış Mançoyu andı. Vefatının 20. yıldönümünde Necmeddin Erbakan Fen Lisesi müzik öğretmeni A. Berrak Aydınoğlu rehberliğinde müzik kulübündeki öğrencilerin hazırladığı müzik etkinliği ile Barış Manço parçalarından oluşan dinleti yapıldı.
"Dağlar Dağlar", "Can Bedenden Çıkmayınca", "Gülpembe", "Dönence", "Alla Beni Pulla
Beni" koro parçaları ve müzik öğretmeninin "Unutma Beni" adlı eserleri bağlama ve gitarlar eşliğinde icra edildi. Program dakikalar süren alkışlarla devam etti. İnsanın öğrenmesi
gereken ilk dil tatlı dildir diyen Barış Manço'yu saygı ve sevgiyle andılar.
Lise öğrencileri Barış Mançoyu andı.