Merhum Demirel, siyasette 24 saat çok uzun bir zamandır derdi.
İşin doğrusu haklı da çıkardı.
Çünkü Türkiyede her an her şey olabilir.
Özellikle siyasette hemen her saat yeni bir gelişme yaşanır.
Bir bakmışsınız baskın seçime gitmişiz, bir bakmışsınız Meclisteki parti sayısı artmış ya da
azalmış.
CHP, (Millet İttifakı) Ankaradan sonra İstanbulu da üstelik uzak ara bir farkla ikinci kez kazandı ya, haliyle kendini siyaset meydanının en güçlü pehlivanı olarak görmeye başladı.
Öyle inanıyor ki, eğer bu hızla erken seçim yapılırsa, zaferini iktidar olmakla taçlandıracak.
Olur ya da olmaz; elbette buna karar verecek olan bizzat milletin ta kendisidir.
Lakin CHPnin Türkiyenin gündeminde erken seçim olmamalı şeklindeki ısrarlı söylemine karşın adı CHP ile anılan kimi çevrelerin usul usul erken seçimi dillendirmesi, siyasette
taşların yerinden oynayacağına işaret ediyor.
Üstelik aynı gün ve saatlerde başka haberler de ajanslarda önemli gelişme diye manşetleri süslüyor.
Misal; Abdullah Gül-Ali Babacan cephesinde bir süreden beri devam eden yeni parti hazırlıkları besbelli ki artık son şeklini almış durumda. Siyaset ekabirlerinin ön görülerine bakarsanız, bu ikilinin yanına Davutoğlu da eklenecek.
Böylelikle muhtemel bir erken ya da zamanında yapılacak seçimde AK Partinin karşısında AK Partinin içinden çıkma yeni bir parti yarışacak.
Gerçi geçmiş yıllarda Abdullatif Şener üstünden bu senaryo sahneye konulmuş ancak tüm uğraşlara rağmen akim kalmıştı.
Bu yeni denemede ne olur, şimdiden kestirmek mümkün değil.
Gidişata ve geçmişe bakarak söyleyecek olursak, iktidar, yeni bir parti için kesinlikle çantada keklik değil.
Erken seçim isteyenlere bir isim daha katıldı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu
Temel Bey, belki çok erken değil ama iki yıl sonra Türkiye erken genel seçime gider mealinde konuşmuş.
Muhtemel Temel Bey, temennisini dile getirmekle beraber, birlikte yol yürüdüğü CHP ve İPe de mesaj veriyor:
Şimdi değil, iki yıl sonra
Yani seçimin normal zamanında yapılmasından yaklaşık bir buçuk yıl önceyi işaret ediyor.
Oysa millet yeni bir seçim filan istemiyor.
Milletin tek derdi, piyasaların normalleşmesi, enflasyonun düşmesi, pahalılığın gerilemesi, işsizliğin çözülmesi, maaşların artması, eğitim ve sağlıkta sorunların giderilmesi ve dış politikada yeni krizlere kapı açılmaması
Başkan Erdoğan Japonyada eli dolu dönüyor.
Baksanıza ABD Başkanı bile ülkesinin Türkiyeye nasıl büyük haksızlık yaptığını itiraf etti ve yaptırım uygulamayacaklarını söyledi.
Bu gelişme bile tek başına Tayyip Beyin içeride politikaya yeniden nüfuz etmesini sağlayacak ve yeniden güçlü lider imajını kuvvetlendirecektir.
Hal böyle olunca da erken seçim talebi, hem siyasi realite açısından çürüğe çıkar, hem de toplumda asla alıcı bulmaz.
Dolayısıyla Abdullah Gülü fileleyen çevreler için siyasi ortam hiç de mümbit değil.
Bekleyecekler, anlayacağınız
Onlar beklerken tabi ki Erzurumda yeni partiye gitmek için gün sayan kimi AKP trolleri de yedekte kalmaya devam edecekler.
Öyle ümit etmişlerdi ki, İstanbul yenilgisinden sonra AK Parti dağılıyor, Abdullah Gülün kuracağı yeni parti Mecliste grup kuruyor ve ardından da en geç bir yıl içinde erken
seçime gidiliyor!
Siyasette 24 saat çok uzun bir zaman ama bazıları için siyaset öylesine kapı duvardır ki, kaç
zaman geçerse geçsin onlar yanlış atlara oynayıp durdukları için hep kaybedenler tarafında
olacaktır.