ASAYİŞHaber Girişi : 24 Ekim 2008 00:26

Ekonomik ve Siyasi Çalkantılar

Ekonomik ve Siyasi Çalkantılar

Dünya piyasaları allak pullak. Kapitalizm çöküş çok sancısı çekiyor. Bunun yansımaları herkesi sarıyor. Bizleri de elbette etkilemekte. Yabancı sermayenin bir kısmı ile yerli zenginlerin bazıları servetlerini yabancı ülkelere çıkarmaları dolayısıyla daha düşük ölçekli geçirmemizi mümkün olacak sarsıntıyı daha büyük hisstememize neden oldular. Ama ne kadar büyük olsa da yıkıcı tesirleri olmayacağa benziyor.

Seksen öncesi yıllarda Ecevit Hükümetine karşı cephe alan zenginlerin tavırları geldi aklımıza. Krizden beslenmeye alışmış sermayedarların yeniden kendileri için oluşturmak siyasi ve ekonomik saltanat sağlamak yolunda ki karaları bizi etkilemektedir.Piyasalar hassas olunca hemen ürkmekte ve paniklemektedir. Böylece da olması gerekenin üstüne tırmanmıştır. Vatana ihanetin başka bir anlamı halka karşı işlenen bu cürümdür. Halkın ürkekliğini ranta çeviren çevreler bu işi çok iyi biliyorlar. Halkta bunu bir anlasa da hemen alma peşine koşmasalar onların halkan bekledikleri tepkileri alamamasına ve böylece umduklarına kavuşmamalarına sebep olacaklardır. Halk ürkek olunca fırlayacak ve böylece zenginlerimiz servetlerine üretime dayalı bir tüketim hakkı değil, ranttan gelir elde etmiş olacaktır. Fakir fukara arkadaşlarımız da bir gece de aldığı dolardan kazandığı üç kuruşu kazanç sayacaktır. Aslında kazandığından fazla kaybetmekte olduğunu görememektedir.

Kurulan tuzak büyük. Halk az kazanç sağlama adına kendisini şişlemektedir. Geleceğinden götürdüğü, dövize yönelmekle aldığından fazla olacaktır. Düzenin sahipleri, halkın efendileri halkının yönelim potansiyeinin bilgisine sahipler. Bu da onları efendi kılan aklı ve erki ele geçirmeyi sağlıyor. Halkı halk yönetemez hale getirmiş oluyorlar.Halkın gizli yönetimi ve yönelimini sağayanlar iktidarlarını sağlamaya ve sömürülerini devam ettirmeye muvaffak olmuş oluyorlar. Milli hassasiyetler de böylece kaybolmaktadır.

Halkın düzenini, haklının düzenini, hak edenlerin düzenini tesis etmeye halk talip olmamış ve yönetilmeye de böylece öle mantığıyla gideceği yer belli oluyor. Sömürünün, sömürenin kapitalizmin vahşi çehresi işliyor. Dünya kapitalizmin dişleri sökülürken, halkın yanlış yönelimleri bizde  kapitalizmin yeni sömürü dişleri çıkarmasını besliyor.

Elektirike yapılan % de 55 zamlarla ve kömüre gelen zamlar ve üstüne üstlük ın fırlamasıyla bu kış çetin geçeceğe benziyor. Baharda karlardan önce ekonomik erimenin daha erken başlayacağı da öngörülüyor. Panik havası estirilmeye ve seçimlerde hükümeti alt etme yolları olarak da ekonominin silah olarak kullanılma riksi bulunmaktadır. Siyasi devşirmeler de ekonomik devirmeler önemli rol oynamaktadır. Altenatif olmayanların alternatifi, ekonomik baskı unsuru olarak ortaya çıkmaktadır.

Ergenekon duruşması ve olayları, Üniversitelerin karıştırma faaliyetleri Pkk ve güneydoğu olayları, Anayasa Mahkemesinin aylar sonra yayınladığı gerekçeli kararları buhranlarımız körüklemektedir. Bizim itidallerimiz bizi geçici değil, daha doğru zeminde kurtaracakır.

PKK paravanı arkasında Türk siyasi hayatını kontrol etme isteği olduğu bilidiğine göre, bütün olanların siyasete yeni bir yön verme, şekillendirme isteği görülmektedir.

Dün siyasi iktidarları için çetelere sığınan partilerin bugün onları kamuoyu önünde savunmak zorunda kalmalarını da ibretle izliyoruz. Ergenekonu savunanlar, aslında faili meçhulleri ve PKKyı ve olup bitenleri de savunanlardır.

Ülke ekonomik  ve siyasi çalkantılarla bir krize sürüklenmek istenmektedir.

Ülkemiz için bugünlerde tek güzel bir gelişme olmuştur. BM güvenlik konseyine yüksek bir oyla geçici üyeliğe seçilmemizdir.

Olanlar ülkemizin dönüşümünün sancılarının ağır olduğunu ve olacağını göstermetedir. İnkilap etmek, kolay değil. Sancı kaçınılmaz. Karanlık yoğunlaşmışsa aydınlık yakındır.