Kabul edelim ki, 13 yılı aşan AK Parti hükümetlerinde, eğitim, sağlık ve ulaşım alanlarına çok büyük yatırımlar yapıldı ve bunun tabii sonucu olarak da bu alanlarda çok ciddi bir iyileşme oldu.
Bugün Türkiye'nin neresine giderseniz gidin,
bölünmüş yollar, neredeyse hemen her ilde
havaalanı, modern hastaneler, büyük sağlık
kompleksleri, sayısı ikiyüzü geçen üniversite ve iyi donanımlı okullar bulacaksınız...
Bu pastadan Erzurum da payını aldı, almaya da devam ediyor. Her ne kadar zayıf bir ekonomimiz ve neredeyse durma noktasına gelmiş bir üretimimiz olsa da Erzurum, sağlık, eğitim, ulaşım gibi alanlarda kamu eliyle yapılan yatırımlar sayesinde dibe
vurmaktan kurtuluyor.
Eğitim açısından belki Türkiye sıralamasında çok parlak bir yerde değiliz. Ancak son yıllarda hatırı
sayılır bir hamle yaptığımız da yadsınamaz bir
gerçek. İşte son örnek; TEOG sınavında Erzurum onun üzerinde Türkiye birincisi çıkardı.
Yeterli midir, değil elbet...
Lâkin hiç yoktan da hallicedir.
Eğitim alanındaki bu başarı, okulların adlarına
baktığınızda göreceğiniz gibi kamu sayesinde elde edilmiş. Yani eskiden özel okullar karşısında nal
toplayan devlet okulları, şimdi artık özel okullara tur bindiriyor.
Aynı başarının üniversite sınavlarında da yavaş yavaş uç vermeye başladığını biliyoruz.
Tamam; birbirimizi de kendimizi de kandırmayalım. Erzurum, ekonomisi itibariyle iyi bir noktada değil.
Otuz yıl önce aynı kulvarda olduğumuz şehirlerle aramızda derin uçurumlar oluştu. Onlar aldı yürüdü, biz önce yerimizde saydık sonra da gerilemeye
başladık.
Bu gerçeği herkes biliyor.
Buna rağmen şu son on yıldan beri şehrimiz adına güzel şeyler de oldu.
Eğitim alanındaki inkişaf, bunlardan yalnızca biri...
Eskiden aynı sınavda bir ya da iki birinci
çıkardığımızda, dershaneler günlerce kutlama
yapardı. Bugün dershane yok ama çok daha fazla birincimiz ve sürekli yukarıya doğru yükselen bir
eğitim çıtamız var.
Çok rahatlıkla bardağın yarısı dolu diyeceğimiz bir noktadayız.
Aynı başarıyı ticarette, üretimde, tarımda, hayvancılıkta ve ihracatta da yakalamamız gerekiyor.
Bu asla imkânsız bir şey değil...
Bütün mesele, kendimize güvenmemizden ve çok çalışmaktan geçiyor.
Sürekli olarak, "bu şehirden bir halt olmaz" deyip durursak, hakikaten
sonunda top yekün batıp gideceğiz...
"Bu şehirden herşey olur" diyelim ve bu inançla öyle bir çalışalım ki, önce
düştüğümüz yerden kalkalım.
Kimse bizden ne daha çok akıllı, ne çok cesur, ne de kimse bizden daha
becerikli değil...