Eğitim-Bir-Sen’in Erzurum’daki yöneticileri, siz sendikal faaliyette bulunun… Bırakın da milli eğitimi yetkili ve de sorumlu olanlar yönetsin…
Demokrasiyle yönetilen toplumlarda, şüphesiz ki olmazsa olmaz yapılardan biri de sendikalardır.
Sendika, alın terinin hakkını, insanca yaşamanın şartlarını, üretimin önemini ve örgütlenmenin değerini savunan bir nevi maşeri vicdandır.
Teorideki hakikat buyken sendikaya karşı olmak abesle iştigal olur…
Teoride böyle de, peki pratik planda ülkemizde sendika ne demek?
Meselenin teferruatına girersek eğer bu köşenin istiap hakkı bu yükü kaldırmaz…
Bu sebeple bu yazıda, son zamanlarda, kendisini iktidar şeriki olarak gören Eğitim-Bir-Sen’den söz etmek istiyoruz.
Malumunuz; Eğitim-Bir-Sen, iktidar yanlısı bir sendika olması hasebiyle, eğitim alanında genel yetkili kılan bir sendika…
Bu yetkiden hareketle olsa gerek Eğitim-Bir-Sen, kılıcının önünün de arkasının da kestiğine inanıyor ve istiyor ki, eski ifadesiyle maarifi baştan sona kendisi çekip çevirsin!
En azından Erzurum özelinde gördüğümüz manzara-i umumiye böyle…
Başka yerlerde de durumun çok farklı olacağını zannetmiyorum.
Altı yedi yıl öncesine kadar, eğitim sistemimizin üstüne karabasan gibi çöken FETÖ terör örgütünün sendikası vardı.
Kestiği kestik…
Ona üye olmayan bir öğretmenin terfi etmesi, ona biat etmeyen bir eğitim bürokratının koltuğunu koruması, onun sözünün dışına çıkan bir bakanın görevine devam etmesi, onun gösterdiği hedefin ötesinde eğitim rotası çizilmesinamümkündü…
Velhasıl kelam o melanet ve şer yuvası sendikanın hilafına eğitimde kuş bile uçamazdı.
Neyse ki hem eğitim camiası, hem de ülkemiz, devletin ve milletin omuz omuza vermesiyle o sendika başta olmak üzere, FETÖ’nün tüm ihanet odaklarından kurtuldu.
Çok kıymetli bir sonuçtur bu…
Bugün için elbette ki FETÖ terör örgütüne bağlı bir sendika yok, eğitimde benzeri bir yapılanma da söz konusu değil.
Fakat bu sefer de eğitimci üzerinde daha farklı baskı ve tahakküm vücut bulmuş durumda…
Yine Erzurum özelinden hareketle bir durum tespiti yapmaya çalışacağız:
Erzurum, eğitimde son yıllarda olmadığı kadar büyük ve değerli başarılara imza atıyor.
Bir zamanlar sondan yirminci sıradayken şimdi genel sınavların tamamında artık ilk onun içerisinde mücadele ediyor.
Takdire şayan bir gelişme…
Peki bu takdirlik duruma çomak sokmak isteyenler var mı var!
Başta sendikanın kimi yöneticileri olmak üzere, bir takım layüsel kimseler istiyor ki, milli eğitimdeki atamaları, terfi ve taltifleri bizzat kendileri yapsın, ama hiçbir sorumlulukları olmasın.
Yani davul milli eğitim müdürlerinin ve yöneticilerinin boynundan asılsın, tokmak kendilerinde olsun…
İstiyorlar ki başarı ve alkış kendi hanelerine, başarısızlık ve protesto müdürlere yazılsın…
Düpedüz tahakküm
Bir sendikanın siyasi iktidardan yana olması bir yere kadar anlaşılabilir, ama aynı sendikanın hükümetin koalisyon ortağı gibi fiili durum oluşturması akla ziyan bir durum…
Bazen bu sendika yöneticileri öylesine gemi azıya alıyor ki, misal, ziyaret ettiği ilçe milli eğitim müdürünün koltuğuna oturup talimatlar sıralayabiliyorlar!
Başka?
“Falan okula şu isim filanca ilçeye de bu isim müdür olsun” diyecek kadar cüretkar olabiliyorlar.
Yahut da başarısızlığıyla müseccel bir yönetici idare tarafından görevinden alınınca, anında yaygara çıkarıp kaos yaratmaya çalışıyorlar.
Muvaffak oluyorlar olamıyorlar, bahsi diğer…
Asıl mesele, bir sendikanın kendinde böyle bir hakkı görmesidir.
Sendika, tüm üyelerinin hak ve hukukunu savunur.
Sendika, bazı üyelerini diğer üyelerinden daha önemli görme yeri değildir.
Vaktiyle FETÖ’rün şer odağı sendikası eğitim üzerinde terör estiriyordu.
Ne yani Eğitim-Bir-Sen, sen de “madem hükümeti destekliyorum ve yetkili sendikayım; şu halde maarif üzerinde benim borum öter” mi diyorsun?
Hiç zannetmiyorum ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sevimsiz vaziyete “aman sende” deyip geçsin…
Ulusal basında yer alması gereken bir yazı kalemi nize sağlık gerçekler yanlış yapanları rahatsız eder.
Gazetecilik, kalemini ve gazete köşesini keyfi hesaplarla, aslı- astarı olmayan uydurma ve masa başı yazılarla kaleme almaz. Bu yaptığı da gazetecilik olmaz.. Gazeteci,; araştırır, sorar, haberin kaynağına iner ve okuyucusuna yalan ve iftiradan uzak en doğru haberi verir. Gazeteci ortadaki iddiaların üzerini ötmez aksine ortaya atılan iddiaların doğru olup olmadığını araştırıp kamuoyu ile paylaşır. Belli ki bir yerlerden alınan bir talimatın sözcülüğünü yapıyorsunuz.