İnsanoğlunun “altınla imtihanı” tarih boyunca hep sürmüş gitmiştir.
Belki de bu yüzden, 1925 yılında sessiz sinemanın ünlü aktörü Charlie Chaplin, o meşhur “Altına hücum” filmini çekmiş.
Öyle ki Charlie Chaplin, bu filmin hem senaristi hem yönetmeni hem aktörü hem de yapımcısı…
1800’li yılların sonu 1900’ların başında Amerika’da altın bulmak yolu ile zengin olmak isteyen insanlara oldukça eziyetli de olsa bir fırsat sunulmuştu.
Bu sayede altın bulup zengin olanlar olduğu kadar, bir gram altın uğruna ölüp gidenler de çoktu…
Neyse bizim asıl konumuz şu:
Osmanlı Ocakları Derneği Genel Başkanı Kadir Canpolat ( nereden icap etmişse artık ) durup dururken Erzurum’da 1915 yılında tehcir sebebiyle göç eden Ermenilerin, gitmeden evvel yüklü miktardaki altınlarını şehirde bir yerlere gömüp gittiklerini söylüyor!
Yani kadim bir hikaye ve tazeliğini yitirmeyen bir efsane…
Evet…
Erzurum’dan da binlerce Ermeni tehcir sebebiyle gitti.
Erzurum’un tarihini yazan merhum tarihçi Enver Konukçu iyi bir dostumdu ve gazetemizin de yazarıydı.
Zaman zaman bu meseleleri konuştuğumuzda, yani “Ermeniler Erzurum’dan giderken yüklü miktarda altını bir yerlere gömüp gitmişler” dediğimizde…
Rahmetli gülerdi.
Zerre miskal bu iddiaları ciddiye almadığı gibi standart cevabı şuydu:
“Erzurum halkı bugün ne kadar zenginse o günkü şehir halkı da o kadar zengindi. Bunun için Ermeni de aynı Müslüman halk da aynıydı”
Düz bir mantıkla size şunu soruyorum:
Allah korusun diyelim ki birileri size, “…derhal bu şehri terk edin” dedi.
Siz göç yoluna çıkarken yanınıza koltuk kanepe mi alırsınız, yükte hafif pahada ağır olan şeyleri mi?
O tarihte de aynı gerçekler geçerliydi.
Dolayısıyla 1915 yılında Erzurum’dan göç eden Ermenilerin zaten bir yerlere gömecekleri kilo kilo altınları yoktu.
Olanlar ise yanlarına alıp götürdüler.
Osmanlı Ocakları Başkanı Kadir Canpolat nereden böyle bir zanna ya da bilimsel veriye ulaştı bilmiyoruz.
Lakin bu zatın açıklamasından sonra nerede define avcısı ve altına hücum sevdalısı varsa artık eline kazmayı küreği alıp şehri delik deşik etmeye başlayacaktır.
Birilerinin zaten inancı şu:
“Erzurum altın madeni!”
Keşke olsa diyeceğim de…
Yok; koskocaman ham bir hayal…
Erzurumlunun bugün ne kadar ton altını vardıysa, dünkü Erzurumlu Ermeni’nin de işte o kadar altını vardı.
Tam sırası gelmişken Osmanlı Ocakları Derneği Başkanı Kadir Bey’e sormak lazım:
Madem bu kadar nokta adres biliyorsunuz, o halde ya siz izinli kazı yapıp milyarların sahibi olun yahut da vatanseverlik gösterin altınların nerede olduğunu yetkililere haber verin bu sayede övünç madalyası alın!
Altına hücum hep devam ediyor.
İster Amerika’da isterse Anadolu’da olsun…
Hele bu altın Ermeni’nin altınıysa gramı daha değerli!
Osmanlı Ocakları Başkanı’na soruyorum:
Anadolu’nun onlarca şehrinden göç eden Ermenilerin yerinde siz olsaydınız, yola çıkarken yanınızda ne götürürdünüz?
Kadir bey gündemde kalmak için konuşmuş daha düne kadar Erzurum a Osmanlı Ocak başkanı olarak atadığı kişi Adem bey Palandöken Hastanesi'nde temizlik şirketinde çalışan bir isciydi nasıl olduysa Adem bey bir anda maden şirketi sahibi oldu belki de bundan dolayı Erzurum altın dolu diyorlar
işte siz işte erzurum bulun o altını size olsun. Hodri meydan. elnizi tutan yok. bulun alın hazineyi. Ama hesap başka belkide arkadaş dedektör dükkanı açmıştır müşteri buluyordur. Söz keklerde benden çalışın kazın bulun.
İşte eldeki mevcut kumaş bu Sayın Şener; sözde de olsa bir sivil toplum kuruluşu lideri olmuş bu yurdum insanı doğup büyüdüğü vatanını her yönden geliştirip marka şehir haline getirerek bir Anteple , Urfayla , Konyayla ve hatta Mardinle kıyaslanabilecek il konumuna getirmek yerine definecilikle , bedava parayla vb. sıfatlarla Erzurumu özdeşleştiriyor. Dedim ya eldeki kumaş bu tam bir takım elbise çıkmıyor bu kumaştan. Ya yeleği eksik kalıyor ya ceketin bir kolu yada pantolonun bir bacağı.