Edep bir tac imiş Nur-i Huda'dan,
Giy ol tacı, emin ol her türlü beladan.
Edep; akıl ve hikmete uygun hareket edip, Cenab-ı Hakk'ın emrettiği gibi yaşamaktır. Hayâ ise, utanma ve ar duygusu olup, utanç verici durumlardan sakınmak ve nefsin süfli arzularını terk etmektir.
İslam'ın özü edeptir. Saygı ve edepte cimri olanın parada cömert olması bir kıymet ifade etmez.
Edep, her zaman ve her yerde istikamet ve iyilik üzere bulunmaktır.
Edep, olgunlaştıran, insanı ruhen yüceltip huzur ve selamete kavuşturan en mühim bir sermayedir.
Hz. Mevlâna şöyle der: "Eğer insanoğlu edepten mahrum ise insan değildir. İnsanın hayvandan farkı edeptir. Gözünü aç ve Allah'ın bütün kelamına dikkat et. Âyetâyet bütün Kuran'ın manası edeptir."
Günümüzde edep ve haya timsali çok güzel insanlar bulunmakla birlikte toplum genelinde edepli insanların azaldığı bir dönemi yaşıyoruz. Toplum arasına karıştığınız zaman giyim-kuşam başta olmak üzere, hal, hareket, davranış, konuşma, jest-mimik olarak ahlakın yerle yeksan olduğu bir devirdeyiz.
Eskiden insanlar başta İslami hassasiyetler olmak üzere örf- adet, gelenek- göreneklerine bağlı olmakla övünür, yükseldiğini düşünürdü. İslam'a uygun olan örf- adetlerin yaşatılması toplumları yüceltirken, şimdilerde bazı insanlar İslam'dan, örf-adet gelenekten uzaklaşırsa yükseleceğini, ilerleyeceğini, çağdaşlaşacağını düşünüyor.
Necip Fazıl KISAKÜREK'e kulak verelim:
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,
Çekiyor tebeşirle yekun hattını afet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!
Durum diye bir laf var, buyurun size durum;
Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodrum!
Bir şey koptu benden, şey, Herşeyi tutan bir şey.
Benim adım bay Necip, babamın ki Fazıl bey,
Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.
Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina;
Evde cinayet, tramvay arabasında zina!
Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil;
Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil!
Ve ferman, kumardaki dört kralın buyruğu:
Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!
Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!
Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!
Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!
Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;
Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.
Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilac;
Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilaç.
Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan;
Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!
Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde;
Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!
Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;
Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?
Ah! küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;
Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!
Eskiden kadınlar kısık sesle konuşurlardı, şimdi tam tersi. Çocuklar ana- babasına değil asi olmak, ters bile bakmazdı. Çünkü anne- babaya asi olmak Allah'a asi olmak olarak algılanırdı. Ana babanın yanında ayak uzatmak edepsizlik kabul edilirdi. Sakız çiğnemek, sigara içmek görgüsüzlük kabul edilirdi.
İnsanlar insanlara, hayvanlara, hatta çevreye bile zarar vermezler, can kutsal bilinirmiş. İnsanların insanlığa saygısı öyle azaldı ki kutsallığı olan insan hayatının hiçbir kıymeti harbiyesi kalmadı. Vicdan yoksulu, terörist ruhlu insanlar, tavuk öldürür gibi basit bir yol verme meselesinden bile insanları öldürebiliyorlar?
Edep sevgidir, şefkattir, hürmettir, tevazudur. Edep sevgiden beslenir, şefkatten beslenir. Edep gönül almaktır, kalp kazanmaktır. İnsanları incitmemektir. Sevmeyenin edebi olmaz. Siz hiç sevdiğinize karşı edepsizlik yapar mısınız? Sevdiğinizi üzecek, kıracak davranışlarda bulunur musunuz?
Edep, insanın her şeye şefkat ve merhamet gözüyle nazar etmesidir. Hoş görmektir. Kendini kibirden beri etmektir. Kibirle edep aynı kalpte bulunmaz. Hani derler ya şeytan Rabbine edepsizlik ettiği için huzurdan kovulmuştur. Onun için diyoruz ki edep haddini bilmektir. Kul haddini bilecek. Edebin en yücesi kulun Rabbine olan edebidir. Kul Rabbine karşı edepli olmalıdır. Rabbine karşı edepli olmak, Rabbine şirk koşmamak, Rabbinden hakkıyla korkmak, Rabbinin emir ve yasaklarını yerine getirmektir. Bizler biliyoruz ki biz rabbimizi görmesek de Rabbimiz bizleri görüyor. Kul bu bilinçli yaşarsa edepte zirve noktasına ulaşmış olur. Her an Rabbinin gözetimine olduğunu bilen kul yanlışlar yapmaktan kaçınır.
Edep susmaktır. İnsan bazen susar, susması gerekir. Bazen binlerce kelimenin anlatamayacağı şeyi susarak anlatabiliriz. Edepten nasibi olanlar için susmak ona verilecek en güzel cevaptır. Ama edepten nasibi olmayanlar için yapılacak bir şey yok. Ne söylersen söyle bir şey ifade etmez. Nefesini boşa harcama, kendini boş yere heba etme. Ne güzel demiş Yunus Emre:
Edebim el vermez edepsizlik edene!
Susmak en güzel cevap, edebi elden gidene!