Merhabâ merhabâ meh-i Ramazân
Merhabâ halka rahmet-i Rahmân
Merhabâ verdi âleme ziynet
Merhabâ ey müzeyyen-i devrân
Edebiyatımızda Ramazan en başta “Ramazaniye” isimli özel bir türün doğmasına sebep olmuştur. Ramazaniyelerin yanı sıra kimi şairler iftariye de kaleme almışlardır. Bunlardan en tanınmışı Koca Ragıp Paşa’ya aittir. Bu tür eserlerde ana konu ramazan¸ oruç¸ teravih¸ kadir gecesi¸ iftar¸ sahur¸ camiler¸ mahyalar¸ kandiller ve bayramdır.
Divan şiirinde edebî mahiyette yazılmış Ramazan şiirleri de mevcuttur. “Ramazaniye” adını verdiğimiz asıl şiirler bunlardır. Bu şiirlerde¸ ramazan ayı münasebetiyle devrin devlet büyüklerine sunulan kasidelerdir. Nesib bölümlerinde Ramazanın gelişi¸ faziletleri¸ oruç tutan insanların davranışları¸ camiler¸ mahyalar¸ kandiller¸ iftar ve sahur sofralarının çok edebî bir dille anlatıldığı bu kasidelerde övülen devlet büyüğünün nitelikleri ramazanla bir bağ kurularak ele alınır.
Teravih namazından sonra yapılan bazı eğlenceler içinde günümüze kadar ulaşan Karagöz, Ortaoyunu ve Meddah gibi edebiyatımızın değerli ürünleri Ramazan ayında insanlarla bir araya gelen güzel temaşa sanatlarıdır. Bu gösteriler sahura kadar sürer, insanlar ibadet ayı Ramazan’da bir yandan Allah’a olan ibadetlerini gerçekleştirirken diğer yandan güzel bir biçimde eğlenirdi.
XVI. asırdan itibaren daha yoğun görülmeye başlanan bu tür eserlerin en tanınmışları ise Sabit¸ Nazim¸ Enderunlu Fazıl¸ Enderunlu Vasıf¸ Sururi¸ Nedim¸ Koca Ragıp Paşa¸ Leyla Hanım¸ Edirneli Kânî ve Enderunlu Vasıf’a ait olanlardır. Yine Şeyh Galib¸ Sümbülzade Vehbi gibi şairler de bu türü deneyen isimler arasındadır.
Ramazaniyelerin gazel şeklinde yazılmış olanları da vardır. Cafer Çelebi¸ Fuzûlî¸ Bağdatlı Ruhî¸ Eşref Paşa gazel tarzında Ramazaniye yazan şairlerden bazılarıdır.
Bu edebi tür genellikle manzum olarak ve kaside, mesnevi, gazel ve terkib-i bend nazım şekilleriyle kaleme alınmıştır.
Ramazan ayında bin aydan daha önemli bir gece olan Kadir gecesi çok özel bir yere sahip olduğundan ramazaniyelerde çokça vurgulanmıştır. Şiirlerde Kadir gecesinin yüceliği anlatılıp kıymetinin (kadr) bilinmesi gerektiği vurgulanırken “Kadr” kelimesi ile muhtelif sanatlar yapılır:
Bu gece kadri bin aydan yeğ ise tan mı
Hak Kudret ile şeb-i Kadr etdi mukadder bu gece. (Şeyhi)
Bil kadrini zîrâ ki bu şehrin şeb-i kadri
Bî-şekk sebeb-i mağfiret-i âlemiyândır. (Enderunlu Vasıf)
Şairler ramazaniyyelerinde bir yandan ayet ve hadislerden yararlanarak halka öğüt ve tavsiyelerde bulunup manevi olarak bu aydan istifade etmenin yollarını gösterirler, bir yandan da bu ayda pek çok açıdan meydana gelen değişiklikleri dile getirirlerdi. Ramazan ile ilgili olarak kaleme alınan edebi eserler arasında ramazaniyelerden başka Ramazan ilahileri ve Ramazan manileri de yer alır.
Zâti bir Ramazaniyesi’nde bu mübarek ayı şöyle anlatır:
Geldi bir şehr-i şerîf itdi müşerref halkı
Şehr içi buldı kudûmından anun emn ü emân
Cümle şehr içre bulınmaz o kadar mâh-ı şerîf
Saklaya anı kazâdan dilegüm bu Rahmân
Ehl-i irfân bilür ol mâh-ı münîrün şerefin
Anlamaz kadrini yinür sanur anı nâdân
Tâ gidince anı hôş tutmağa niyyet idelüm
Sâlihi on iki şehrün bize oldı mihmân
Gicrek deprenenün kalmadı mescidde yiri
Oldılar ehl-i namâz anı görüb halk-ı cihân
(...)
Tüm İslâm âleminin rahmet, bereket ve mağfiretle gelen Ramazan ayı mübarek olsun.