Özel yetkili savcıydı, öyle ki kılıcının her iki yanı da adam biçiyordu!
Birine, "sen Ergenekoncusun" diye hüküm vermesin, o kişi ister
genelkurmay başkanı olsun isterse bir işadamı ya da profesör veya gazeteci farketmez hemen oracıkta işi biterdi.
Dubai'de bedava tatilin yanısıra, tavla oynamaya da pek bi meraklıydı.
Nasıl oluyorduysa oluyordu, dünün mağrur, bugünün sabık ve kaçak
savcısı herkesi yeniyordu!
Misal; bir kış günü geldiği Erzurum'da, otelin lobisinde tavla oynarken
bendenizle tanışmak istemiş, bunun üzerine müşterek bir dostumuz bu
tanışmada aracı olmuştu.
O tanışma esnasında daha "merhaba savcı bey" dememe fırsat vermeden, "...söyle bakalım
Ergenekoncu musun değil misin" şeklinde son derece nobran bir tutum sergilemişti. Bir çok kişi şahitlik
edecektir, o tutumu üzerine kendisine, "hayırdır savcı bey, eğer
sorgudaysam, avukatımı getireyim" demiştim.
Sonra bir daha da karşılaşmadık; ama her gün medyada gördüğümüz için o mağrur ve küstah adamı hiç
unutmadık.
Gün geldi ki sap döndü,
hesap döndü.
Neredeyse memleketin yarısını "darbeci" olmakla suçlayıp içeri tıkan o savcı, "darbeye teşebbüs" iddiasıyla hem meslekten men edildi, hem de bugünkü haliyle "kaçak sabık savcı" oldu...
Kimsenin felaketine sevinmeyiz. Lakin bu sabık savcı o kadar çok
çocuğun, kadının, anne-babanın ve kardeşin ahını aldı ki, günün birinde bunların hesabının sorulacağı belliydi.
Sadece o değil; O'nun gibi hukuk,
adalet ve asgari insan haklarından
bihaber yüzlerce hakim savcı vardı, kısmen de var.
Dosyaya sahte deliller koyarak
insanların ocaklarını söndüren bu
tiplerden, eğer bir gün hesap
sorulmasaydı, inanınız ki kimsenin adalete ve devlete olan inancı
kalmazdı.
Baktılar ki, işlediğimiz suçların hesabı çok ağır olacak, kendilerinden önce firar eden paralelci abileri gibi onlar da soluğu yurtdışında aldılar, yani kaçtılar.
Abileriyle aralarındaki tek fark şu:
Onlara bu hukuk katliamını yaptıran ağabaları Amerika'ya tüyerken, bunlar ancak Ermenistan'a kaçabildiler!
Tutunuz ki bir yolunu buldunuz ve işlediğiniz suçlardan ötürü bir ömür boyu adalet önüne çıkmadan firarda yaşamayı başardınız. İyi de
mahkeme-i kübradan nasıl yırtacaksınız, hiç
düşündünüz mü?