Farsça'da "seven, sevgili, yâr" manasındaki "dôst" kelimesinden gelen dostluk, sadâkat, uhuvvet, meveddet, sohbet gibi değişik kelimelerle ifade edilmiş, ayrıca velîve refîk kelimeleri başka anlamları yanında "dost" manasında da kullanılmıştır.
Kur'ân-ı Kerîm'de bu anlamda en çok geçen kelime "velî" dir. Velî tekil ve çoğul olarak (evliyâ) yer aldığı ayetlerin bazılarında Allah'ın insanlara dostluğu ve insanların Allah'a dostlukları, bazı ayetlerde insanlarla şeytan arasındaki dostluk, bazılarında ise iyi veya kötüler arasındaki dostluklar (meselâ bk.Nisâ 4/ 139, 144; Enfâl 8/72) için kullanılmıştır.
Bu ayetlerin çoğunda insanlara, müminlere ve Peygamber'e yardımcı olacak, onları koruyacak, bağışlayacak, karanlıklardan aydınlığa çıkaracak olan gerçek dostun Allah olduğu, insanların bu anlamda Allah'tan başka dostları bulunmadığı ifade edilmekte, böylece onların gerçek ve ebedî dost olarak Allah'ı bilmeleri, O'na dayanıp güvenmeleri tavsiye edilmektedir.
Ayrıca, kâfirlerin, zalimlerin, Yahudi ve Hristiyanların sadece birbirlerinin ve şeytanın dostları olabilecekleri bildirilir. "Sizin dostunuz Allah, O'nun elçisi (Hz. Muhammed) ve iman edenlerdir" buyurulur. (Mâide 5/55). Başka bir ayette, "Ey inananlar! Eğer iman yerine küfrü beğenip tercih etmişlerse babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost kabul etmeyiniz"(Tevbe 9/23) mealindeki ifadelerle dostlukların tesisinde kan bağı yerine inanç birliğinin esas alınması gerektiği vurgulanmıştır.
Kur'ân-ı Kerîm'de yine dostluk anlamında kullanılan "hulle" kelimesi, sözlüklerde genellikle "kalbin derinliklerine nüfuz ederek kökleşen engin dostluk" şeklinde açıklanmaktadır. Allah'ın Hz. İbrâhim'i dost (halîl) edindiğini (Nisâ 4/125), ahirette zalimlerden birinin,"Keşke falanı dost (halîl) edinmeseydim" (Furkan 25/28) şeklindeki pişmanlığını anlatan ayetlere göre hulle kelimesi ilgili diğer terimlerden daha dar kapsamlı, fakat daha içten ve güçlü bir dostluğu ifade etmektedir.
Ayrıca ashaptan bazıları Hz. Peygamber'i kastederek "halîlî" (dostum) ifadesini kullanmışlardır. "Kişi dostunun (halîl) dini üzeredir" manasındaki hadis, dostluğun ancak ahlâkî, psikolojik vb. yönlerden uyuşabilenler arasında kurulabileceği şeklindeki felsefî görüşün özlü bir ifadesidir.
Bazı hadislerde Peygamberimiz, Hz. Osman ve Ali gibi sahâbîlere karşı dostluğunu refîkkelimesiyle de ifade etmiştir. Resûl-i Ekrem, irtihali sırasındaki sözleri içinde geçen "er-refîku'l a'lâ" (En Yüce Dosta) deyimiyle Allah'ı kastetmiştir (Buhârî,).
Dost ol kişidir ki öldürülmesi muhakkak ve mukarrer olan gecede Peygamber-i Ekber'in yatağında yatar, O'na Şah-ı Velayet denir. Dost ol kişidir ki Yar-ı Ğar'dır. Kucağında mübarek bir emanet vardır. Bütün delikleri elbisesinden muhtelif parçalarla tıkar, son deliğe tabanını dayamıştır. Kucağındaki mübarek emanet, uyumayan uyanıklık içinde uyur görünmektedir. Oradan Ebu Bekir'i yılan sokar. Dost, son deliğe tabanını, taban gibi görünen gönlünü uzatandır, gönlü ile orayı tıkayandır. (Fethi Gemuhluoğlu)
Dostun varlığı ekmek kadar gerekli, su kadar azizdir. Ne kardeşe benzer ne de arkadaşa. Dost dışındaki cümle tanıdıklarımız hayatın,dünyanın bir hatırası olarak yaşar ve kalır içimizde; ama dostluk ezeli ve ebedi bir hatıranın tekrar tekrar yaşatmasıdır kendisini.
"Seyyah olup şu âlemi gezerim / Bir dost bulamadım gün akşam oldu"(Kul Himmet)Görünürde çok dostumuz olsa da, yalnızca bir tanesi gerçek dosttur onca kalabalık içerisinden. Yanlış anlayan dost, dost olsa da gerçek dost değildir mesela.
Kırgınlıklar, küskünlükler, usanmalar, tahammülsüzlükler yeşermez dostluk bağında.
Dağın taşın, kurdun kuşun uykuya daldığı vakitlerde bizim için avuçlarını göğe açan dostlarımızdır.
Evet, onca dalkavuk arasında bir tek dostumuz sözünü eğip bükmeden söyler.
Dost, alkışlandığında değil, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girendir.
Dost, seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaştır.
Ve sen ağladığında gerçek dostunun gözlerinden de yaş akmalıdır.
Bakınız Mevlana dostluk üzerine neler söylemiş:
Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile seni sevmeli...
Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile sana sarılmalı...
Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı...
Dost dediğin; fanatik olmalı;
Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli.
Güzel haberler aldığında seninle gülmeli,
Ve ağladığında, seninle ağlamalı...
Ama hepsinden daha çok dost matematiksel olmalı;
Sevinci çarpmalı...
Üzüntüyü bölmeli...
Geçmişi çıkarmalı...
Yarını toplamalı...
Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...
Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...
İşi bitince seni bir tarafa atmamalı...
"Dost dost diye nicesine sarıldım/ Benim sadık yârim kara topraktır"der Aşık Veysel. Toprak insanı dost bilmese ayakları altına serilmezdi.
Evet! Dostluk üzerine söylenecek çok söz vardır, ama ben, N. Fazıl gibi "Toprak post, AllahDost" deyip, Aşık Veysel'in bir şiiriyle bitiriyorum:
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır
Nice güzellere balandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sadık yârim kara topraktır
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırmığınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yârim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yârim kara topraktır
Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yârim kara topraktır
Dileğin var ise Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yârim kara topraktır
Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul Allaha
Hak'kın hazinesi gizli toprakta
Benim sadık yârim kara topraktır
Bütün kusurlarım toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yârim kara topraktır
Herkim olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yârim kara topraktır