14 Şubat Pazartesi’yi Salı’ya bağlayan gece, Yüce Rabbimizin bütün âlemlere gönderdiği en son rahmet elçisi Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın hicri takvimle mevlid kandilini idrak edeceğiz. Öncelikle kandilin bütün insanlığın yüreğinde muhtaç olduğumuz manevi ışığa dönüşmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyor; ülkemize, milletimize ve bütün insanlığa huzur ve bereket getirmesini temenni ediyorum.
Sevgili Peygamberimizi anlatan en güzel kavram şüphesiz rahmettir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Resul-i Ekrem’e hitaben: “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107) buyrulmuştur. Sevgili Peygamberimiz de kendisinin rahmet Peygamberi olduğunu ve bu rahmeti yeryüzünde egemen kılmak için her türlü sıkıntı ve meşakkate katlanmaya razı olduğunu ifade etmiştir.
Bugün Hz.Peygamber’in, merhamet etmeye ve müsamaha göstermeye yönelik insanlığa sunduğu zengin mirastan yararlanmak ve sosyal yapımızda aksayan unsurların çözümünde bu dinamik değeri harekete geçirmek gerekmektedir. Bu hareket, küçük yaşta minik omuzlarına hayatın tüm yükünün yüklendiği ve istismara açık çocukların gözetilmesini, her yaşta ve sosyal tabakada mağdur insanların insanlık onuruna yakışan bir şekilde saygınlıklarını yeniden kazanmasını ya da son zamanlarda artış gösteren ve hepimizi insanlığımızdan utandıran töre, şiddet, rant ve değişik gerekçelerle suiistimal edilen kadınların korunmasını ve çeşitli sıkıntılara maruz kalmış tüm insanların durumlarının iyileştirilmesini içine alacak bir merhamet seferberliğine dönüşebilir. Bu çerçevede bir merhamet eğitimi ve merhamet kültürü seferberliğine muhtacız.
Onun bize öğrettiği merhamet içimizde bir yerlerde sönmeye yüz tutmuş insanlık kandilini yeniden tutuşturan ve bizi en temel halinde insanlığımıza geri çağıran bir duygu, düşünce, tutum ve davranışlar manzumesidir. İnsanın iç güzelliğini yansıtan ve merhamet duygusunun en somut tezahürlerinden olan hasbilik, isar ve diğerkâmlık gibi toplum dayanışmasının temel dinamiklerinin adlarının bile unutulduğu, bunların yerini, daha çok kazanmanın, daha çok tüketmenin, bencilliğin ve öğretilmiş bir şiddetin aldığı sosyal yapılar, insanları mutsuzluğa mahkûm etmektedir. Hâlbuki toplumsal yapı, ilke ve normların ruh ve maneviyattan uzak şekilde alelusul uygulandığı ve ahlaki değerlerin ancak müeyyidelere bağlı olarak sergilendiği bir vitrin değildir. Aksine, sevgi ve muhabbet hislerinin, merhamet ve hürmet tezahürleriyle insani ilişkilere yansıdığı bir yerdir.
O bize öğretmiştir ki, hiçbir insan yaşadığı topluma kayıtsız kalamaz, inanan insan için ise yanı başında acı çeken bir insana, gözyaşı döken bir ihtiyaç sahibine, geleceğe dönük ümitlerini daha hayatının baharında kaybetmek üzere olan bir yetime sırt dönmek, Allah’ın rızasına, Rabbin vaat ettiği sonsuz güzellikteki cennet nimetlerine ve insanın yeryüzüne gönderiliş misyonuna yüz çevirmektir. Kur’an kendine has üslubu ile “Rabbimiz kendi üzerine merhameti yazdı” diyerek (En’am, 6/54) insanların aynı şekilde birbirlerine ve çevrelerinde bulunan tüm varlıklara acıma hissiyle yaklaşmalarını istemiştir.
Sevgili Peygamberimizin tebliğinde yer alan merhamet vurgusu yeniden okunmayı, üzerinde düşünülmeyi ve şiddetin açtığı yaralara merhem olarak sunulmayı beklemektedir. “Merhametlilerin en merhametlisi” tarafından insanlığın son ümidi olarak gönderilen Hz. Peygamber, birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet ve şefkat göstererek bütünleşme konusunda “bir vücudun organlarından farksız olan” bir toplum oluşturmakla görevlendirilmiştir. Dolayısıyla barbarlığın yaşam tarzı haline geldiği Câhiliye toplumunu şefkat, insaf ve adalet ile tanıştıran Rahmet Elçisi’nin izlediği yöntemler, belirlediği ilkeler, benimsediği tavırlar, aldığı kararlar kısacası merhameti öğretirken harcadığı çabalar modern zamanların insanı ile bir kez daha buluşturulmalıdır.
Böyle bir amaca katkı sağlamak adına Başkanlığımız tarafından 2011 yılı Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin ana başlığı “Hz. Peygamber ve Merhamet Eğitimi” olarak belirlenmiştir. Hafta boyunca gerçekleştirilecek etkinliklerde merhameti toplumumuzun gündemine taşımak, şefkati duygu dünyasından eylem boyutuna geçirebilmenin yollarını konuşmak, “ancak yeryüzündekilerle merhamete dayalı bir ilişki tarzı geliştiren kimsenin Rahmân’ın merhametine kavuşabileceği” konusunda bilinç oluşturmak, kısacası Hz. Peygamber’in izinde fiilî bir merhamet seferberliğinin başlatılması hedeflenmektedir. Böylelikle televizyon ekranlarından bilgisayar oyunlarına, anne-baba-evlat üçgeninden eşler arası iletişime, siyasetten sanata, spordan eğitime hayatın her alanında şiddetin en acı örnekleriyle yüzleşmek durumunda kalan insanımız için nübüvvetin merhamet pınarına başvurulacak; kirlenen gönüller arınacak, merhameti okulda, evde, iş yerinde, çarşıda, sokakta kısacası hayat nerede devam ediyorsa orada hâkim kılacak şekilde eğitim sürecine dâhil etmenin gereği ve imkânı tartışılacak ve bu çerçevede çabalara zemin hazırlanacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle Mevlid Kandilinizi tebrik ediyor, Sevgili Peygamberimizin doğum günü münasebetiyle, başta ülkemiz ve İslâm dünyası olmak üzere tüm insanlığın Rahmet Peygamberinin rahmet yüklü mesajlarından nasibdar olmasını Cenab-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.