1986 yılından beri her yıl Ekim ayının ilk haftası “Camiler Haftası olarak kutlanırken, 2003 yılından itibaren de bu hafta,“Camiler ve Din görevliler Haftası” olarak kutlanmaktadır. Bu haftanın ülkemiz, milletimiz, tüm meslektaşlarımız ve üyelerimiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.
Camilerimiz dua ve ibadetlerimizin topluca Allah’a arz edildiği, gönüllerin huzur bulduğu, elem ve sevinçlerin paylaşıldığı, birlik ve beraberliğimizin temininde vazgeçilmez, kutsal mekânlarımızdır.
Değerli Basın Mensupları;
Bilindiği üzere Diyanet İşleri Başkanlığımızın kuruluş amacı, bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütme, Din konusunda toplumu aydınlatma ve ibadethaneleri yönetme, görevini yerine getiren kuruluştur. Diyanet İşleri Başkanlığımızın, Kuruluşundan bu zamana kadar olduğu gibi, bundan sonra da güvenilir, tutarlı, siyasetin üstünde, tarafsız olma durumunu devam ettirmesidir. Bu konuda herkesin sorumlu ve duyarlı olması, Diyanet İşleri Başkanlığının itibarlı olması bakımından son derece önemlidir. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığımız 74 milyonun Diyaneti, Din adamlarımızda 74 milyonun imam-hatibidir.
Diyanet Çalışanları, yani Din adamlarımız şimdiye kadar kendilerini siyasetin dışında tutmayı başarabildiler. Üzülerek belirtelim ki, malum zihniyetler, şimdiye kadar başaramadıkları bu uhdelerini şimdi sendikalar vasıtasıyla başarmaya çalışmaktadırlar. Çünkü sendikalar ve bağlı bulundukları üst kuruluşlar bizzat siyasetin içerisindedirler. Bu anlayış, belki başka kurumlarda kabul edilebilir, ancak toplumun her kesimini kucaklamayı, ayrılıkları birliğe dönüştürmeyi kendine şiar edinmiş olan din adamlarına kesinlikle yakışmamaktadır. Diyanet çalışanlarını bu siyasallaşmanın içine iten sendikacılık anlayışına kesinlikle karşıyız.
Diva-Sen olarak; hiçbir siyasi partinin içinde ve karşısında olmadan, milli ve manevi değerlerden asla taviz vermeden diyanet ve vakıf çalışanlarının ekonomik, sosyal ve özlük haklarının korunması anlayışı ile yola çıktık, bu anlayışımızdan kuruluşumuz olan 2005 ten beri taviz vermedik, vermeyeceğiz de. “Toplumu; İslam dini hakkında bilgilendirmek ve irşat etmek, din, dil, ırk, mezhep, cemaat ve siyasi fikir ayrılığına girmeden ülkemizin birlik ve beraberliğini devam ettirmesi, saygı ve hoşgörü ortamının sağlanması için şartlar ne olursa olsun sorumluluğumuzun bilincinde olarak görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz” .
Din adamı; bu önemli görevin yerine getirilmesin de, yurt içinde ve yurt dışında her türlü olumsuzluk ve zor şartlarda bile olsa, mesai mefhumu tanımdan görev yapan, insanlarımızın gece gündüz yanında bulunarak üzüntülü anlarında dertlerine çözüm arayan bir psikolog konumundadır. Düğünün de, nişanın da, sevinçli anında onlarla beraber gülen, insanımız arasında uzlaştırıcı ve bütünleştirici bir tutum sergileyen, dini konularda ve sosyal problemlerinde onlara çözüm arayan, Ülkemizin geleceğinde sigorta görevi yapan, üslendiği Peygamber misyonunun bilincini, hiç bir zaman kaybetmeden, toplumun her kesimi ile diyaloga giren Diyanet Çalışanı arkadaşlarımızın çok önemli sorumlulukları vardır. Camilerimiz de, Peygamberimizin döneminde olduğu gibi, sadece ibadet edilen bir yer değil, dini bilgilerin verildiği, her kesimin hizmet aldığı, bir okul gibi hizmet vermeye hazır hale getirilmektedir. Dini bilgiler ehil insanlar tarafından verildiği müddetçe, hurafeler ve cehalet son bulacaktır.
Muhterem Basın Mensupları;
Yıllardır toplum vicdanında yara olan, yasakçı yönetim ve kurumlar tarafından insanlarımızın inançları gereği başlarını örtmelerine getirilen yasakların bir an evvel son bulmasını temenni ediyoruz. Bu konuda hükümetten, ana muhalefet ve meclisteki diğer partilerin bir araya gelmek suretiyle, uzlaşarak Kamu alanlarında ve üniversitelerdeki başörtü yasağına, çözüm bulmalarını talep ediyoruz. Yasakçı zihniyetler son bulmalı, İnançları gereği başlarını kapatmak isteyenler, kapatabilmelidir.
Değerli Basın Mensupları,
Din adamını katleden, tek derdi bölge insanını eğitmek olan öğretmenlerimizi kaçıran, çoluk-çocuk, kadın-ihtiyar demeden cana kıyan, ülkemizin birlik, beraberlik, huzur ve barışına kurşun sıkan vatan hainlerinden dolayı Camiler ve Din Görevlileri Haftasını maalesef, içimizden gele gele, kutlayamıyoruz. Millet olarak acımız büyük! Ülkemizin başına musallat olan terörü şiddetle lanetliyor ve kınıyoruz.
Diyanet çalışanları olarak; Kurtuluş Savaşında olduğu gibi, bu günde Yüce milletimiz ve Yüce Ordumuzun tam destekçisi olmaya devam edeceğiz. Askerimize ve Polisimize kahpece kurşun sıkanlar, bu güne kadar cezalarını almışlardır ve bundan sonrada almaya devam edeceklerdir. Yüce Türk Ordusu, bu vatan hainlerini inlerinde bulup imha edecektir, bundan hiçbir kimsenin şüphesi olmasın.
Muhterem Basın Mensupları,
Camiler ve Din Görevliler Haftası münasebetiyle ahirete irtihal etmiş Diyanet Çalışanları ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle tüm Diyanet Çalışanı arkadaşlarımızın ve milletimizin Camiler ve Din Görevlileri Haftasını kutluyor, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.