Bu hükümet, hiçbir zaman Osmanlı’nın son Maarif Nazırının yakıştırdığı gibi “…şu okullar olmasaydı Maarifi yönetmekte ne vardı” demedi. Maarif, yani bugün ki adıyla Milli Eğitimi hep “şahika” yapmak istedi.
Oldu olamadı, bu bahsi diğer…
Bu ülkenin yüz binlerce daha yeni öğretmene ihtiyacı var…
Nüfusumuz artıyor, öğretime hasret milyonlarca evladımız çoğalıyor.
Buraya kadar tamam…
Lakin senelerce atanma umudu ve arzusuyla yanıp tutuşan binlerce insanımız öğretmen olarak atandıktan hemen sonra…
Kimi ilk üç ayda, kimi altı ayda, en insaflı olanlar da bir yılda görev yerlerinin değiştirilmesini istiyor; üstelik imzaladıkları sözleşmelere rağmen…
Yüreğimizi yakıyor kabul de, neylersiniz ki Batı’da artık genel geçer bir inanç:
“Paran ya da Ankara’da güçlü bir arkan varsa Türkiye’de, asla olmaz olmaz diye bir şey yoktur.”
Öğretmen olarak atanırken imzaladığı sözleşmeye, “…meslek hayatım boyunca burada görev yapacağım” taahhüdünde bulunmasına rağmen, milletvekili akrabası sayesinde, üç ay sonra kendi şehrine atanan öğretmenlere örnek verecek olsak, gazete sayfaları yetmez…
“Öğretmen olayım da isterse dağ başında öğretmen olayım” diyen sözde idealist gençlerimizin neredeyse yarısından fazlası torpil bulur bulmaz soluğu memleketinde alıyor!
Erzurum Valisi Okay Memiş, işte tam da bu ahlaksız duruma itiraz etti.
Öğretmen olarak atanayım, ama mümkünse evime yüz metre mesafedeki okula atanayım, anlayışındaki sözde kahraman ve idealistler Erzurum’da da zuhur ediyorlar!
Vali Okay Memiş, her gün en az yüz civarında rica ve talep alıyor:
“Benim çocuğum köyde değil de ilde hiç olmazsa ilçe merkezinde görev yapsın.”
Vali bu talepleri elbette geri çeviriyor ve yasaların öngördüğü şekilde uygulamaya gidiyor.
Peki vali bunda başarılı oluyor mu?
Asla…
Çünkü “deveden büyük fil var” misali kimi tosunlar, Ankara’daki ahlaksız egemen akrabaları ve yakınları sayesinde, daha atandığı köyde öğretmenliğe başlamadan başkentin göbeğindeki bir okula geri dönüyor!
Erzurum Valisi Okay Memiş meseleyi bizim gibi kategorize etmedi, örnek de vermedi ama siteminden anlaşılıyor ki, atandığı yerden anında tayin isteyen genç öğretmenlere sitem ediyor.
Ya da ben yanlış anlıyorum…
Vali Bey, o genç öğretmenlere niye Erzurum’u tercih ettiniz mi diyor!?
Sevgili dostlar, Erzurum’u yönetenlerin üçte biri günlük ya da haftalık gazeteleri hiç olmazsa ayda bir okumuş olsaydı emin olun ki, Erzurum bugün maksadını aşan ifadeler kullanan bir kadın doktoru konuşmuyor olacaktı.
Sevgili dostlar…
İstanbul’da neredeyse her yirmi dört saatte bir kadın ya tecavüze uğruyor ya da sokak ortasında bıçaklanarak yahut da silahla vurularak katlediliyor.
Erzurum’da bugüne kadar sokak ortasında tecavüze uğrayan bir kadın vakası yaşanmadı.
Buna rağmen Erzurum’u “Coşkunun dünyası” olarak gösterenler, ya kazandıkları bu kadar çok paradan ötürü azıp kudurdular ya da yeni dönem için kendilerince “iyi”lerin saflarına yazıldılar!
Bu şehir, özrü de kusuru da ve cahilliği de affeder ama bu şehir asla ihanet edeni affetmez…
Ben size söyleyeyim; sizi gaza getiren o tosunların hiçbiri arkanızda olmayacak ve yarın bir gün hastanenizin gerçek bir hastane olup olmadığı, adil biçimde araştırıldığında bugün iş tuttuğunuz müttefiklerinizi anında sizi satacak olmasından şüpheniz olmasın…
Aslında bu topa girmeyi hiç mi hiç düşünmüyordum: çünkü çok saçmaydı.
Bir kadın doktor sayıkladı diye, bütün bu şehir o yalanının peşine mi düşecekti?
Galiba mesele başka…
Eğer doktor Serdar ya da Demet merak edip sorarlarsa onların nasıl bir kumpas içerisinde olduklarını anlatırım…
Neyse…
Çok uzunca bir parantez açtık…
Konumuz:
Daha dün öğretmen olarak atanır atanmaz tayin isteyen ve arada bir de olsa bu istediğinde başarıya ulaşanlar!
Vali Memiş buna isyan ediyor.
Biz de isyan ediyoruz.
Öğretmen olmak için aylarca yıllarca bekleyeceksiniz sonrada atandığınız ili beğenmeyip Ankara’daki tosun akrabanız sayesinde ananda dilediğiniz ile gideceksiniz.
Vali Bey demiyor da…
Onu da biz söyleyelim:
Asla ve kata sizden öğretmen olmaz.
Keşke devlet. o atamayı iptal etse…
Mehmet bey yazinidan dolayi size teşekkür ediyoruz.Erzurumun gören gözü duyan kulağı oluyorsunuz
öğretmenlerin gidip köydeki şartlarını görmeden masa başından yazıyorsunuz. gidip köyde durumlarına bakın ev yok veya ahır bozması sobalı bir oda. burada hangi idealist öğretmen tutunabilir devi değişti ama milli egitim hep geride kaldı bilinçli şekilde yapıldı bunlar hersey bilerek yapılıyor. taşıma suyla değirmen dönmediği gibi taşımlaı egitimlede eğitim olmaz. köyde öğretmen olmak 30 sene önce daha iyiyidi 50 sene önce daha iyiyidi.
Sayın Şener , yazdıklarınızda samimiyseniz yapılan kumpasları gün yüzüne getiren bir Erzurum evladı olduğunuzu görelim bu şehrin sesi olan vatan evlatları var çok şükür ,birilerinden korkmadan gerçekler konuşuluyor diyelim.