Haber Girişi : 13 Kasım 2017 13:25

Değerler dünyası üzerine bir eleştiri

Değerler dünyası üzerine bir eleştiri
Değer kavramı; hislerin içerisinde, tüm canlılara ait olmaktan sıyrılıp sadece insanda anlam bulan bir duygudur. Köpeklerin de yavru şefkatine sahip olduğunu görebilirsiniz veya kaktüsler yerlerinin değiştirilmesinden hiç hoşlanmayan, değiştirilince de küsen huysuz bitkilerdir. Fakat bir olguya, olaya, şahsa değer atfetmek insan icadı bir histir. Zira değer verme eylemi irade özerkliğini gerektirmektedir. Değer vermek içerisinde; sevmek gibi canlılığın temelinde yatan ilkel bir duygunun ötesinde, bir seçim doğrultusunda, karşıdaki olguyu içselleştirmeyi barındırır. Öte yandan, saygı duyma eylemi kadar da resmi ve duygulardan arınmış olmaksızın, muhatabı yüceltmek de değer vermenin doğasında vardır. Bir sevgiliye verilen değerden, bir ideolojiye atfedilen değere, tanrılara verilen değerden, bir sanat eserini değerli bulmaya kadar insanlık tarihi boyunca süregelmiş geniş bir değerler yelpazesi görmek mümkündür.
İnsanlığın duygusal ve sosyal gelişiminde hayati bir rol oynayan değerler insanoğlunun zihninde hiyerarşik bir sıralamayla kategorize edilmektedir. Bu hiyerarşik sıralamanın hangi ölçüt çevresinde geliştirileceği ise; kişinin tanrı inancıyla, kişilik özellikleriyle ve hayat görüşüyle doğrudan bağlantılıdır. Nitekim, hayatının merkezine mensubu olduğu milletin çıkarlarını koyan bir kimsenin, değer algısının da milliyetçilik çevresinde gelişeceğini düşünmek yersiz değildir. Öte yandan, popüler kültürün etkisi ile hayatını şekillendiren bir kişi için, değer unsurlarının modern dünyanın getirileri arasından seçileceğini düşünmek mümkündür. İnsanlar arasında kargaşa çıkaran ve gerek kişinin kendi içindeki kavgalarına gerek de toplumsal ilişkilerde anlaşmazlıklara sebep olan ise bu değer yargılarının çatışması ve beklenen kıymeti görmemişidir. Bu çatışmalardan bazıları olan doların değerinin kaça yükseldiği, bir siyasinin sarf ettiği içi boş bir slogan; büyük pahalara layık görülürken, insanlık olarak değer pusulamızın yanlış yönlere saptığını düşünmekteydim. İşte bu düşünceler içerisindeyken, Can Yücel'in "Belkim bir kertenkeleyim" şiirini hatırlamak, dünyada bir yerlerde, hala o hiyerarşik sıralamanın en altında yer alan değersizlere (!) kulak verecek incelikte insanların varlığına olan inancımı artırdı. 
Can Yücel "belkim bir kertenkeleydim" şeklinde başladığı şiirinde insan olmanın canlılar içerisinde üstün bir yere konulduğu anlayışına meydan okuyarak; öncelikle bir homo sapiens olmaya ek bir değer atfetmediğini haykırıyor. Bunu yaparken de hayvanların içinde insanlar tarafından en az sevilecek bir hayvanla bağdaştırıyor kendini. Ekolojik denge tartışılarken dahi merkeze insan menfaatini koyan bakış açısı, kertenkelenin de insana hizmet ettiğini düşünmekten geri durmaz. Nitekim kertenkele, genel geçer güzellik tanımlarına uymayan, kutsiyeti hak etmemiş bir hayvan olarak değersiz görülmektedir. Oysaki Can Yücel; eserine, kertenkeleyi toplumumuzun içindeki tiplemelerle bağdaştırarak devam etmektedir. "Ben en hızlı yeşiliydim/ Kurbağa yarışlarında annemin" (Yücel). En çok da kişinin annesi için su götürmez bir değere sahip olduğu ve herkesin, toplumun gözdesi olsun olmasın, yapmakta iyi olduğu bir meziyete sahip olduğu düşünülürse; değer kavramının ancak bizlerin değer ölçütlerine hapsolduğunu fark etmek gerekmektedir. İnsanlar, zaman içerisinde tecrübe ettikleri olaylar çevresinde geliştirdikleri değer yargıları ile insanları insafsız bir mahkemeden geçirirken; yargıladıklarının bizzat kendileri olduklarını gözden kaçırmaktadırlar. Nitekim, yargılayıcı ve küçük düşürücü oklarını çevresine salmış bir kimse için, bu okların kendisine isabet etmemesini beklemek mümkün değildir. Öyle ki; kişi bilginin gücünün ve hislerinin aydınlığında yarattığını düşündüğü değer yargılarını, hayatı anlamada yardımcı bir araç olarak algılamayı bırakıp, bu değer yargılarının tebası haline gelmektedir.
Can Yücel'in kertenkele manifestosunun yanında Kur'an-ı Kerim'de arı, karınca, inek, örümcek içerikleriyle belirtilen ayetlerin yer alması; İncil'de tanrının hayvanları muhatap alması ve hayvanlara mevsiminde yiyecek verdiğinin belirtilmesi; insanoğluna kendini evrenin merkezi saymaması ve böbürlenmemesi gerektiğini öğütleyen ilahi öğretilerdendir. Öte yandan; Hindu inanışında, reenkarnasyonun temelinde tüm canlıların biyolojik yaşamının değerinin eşit olduğu yatmaktadır. Reenkarnasyon felsefesine göre önemli olan canlıların kendilerine verilen zaman dilimini hangi fizyolojide olurlarsa olsunla erdemli geçirip geçirmedikleridir.
Can Yücel, şiirinde bir kertenkeleyi yüceltirken, aşağıların aşağısına değer yargılarını çıkarlarına bağlamış kimseleri koymaktadır. "Fildişinden bir kuleydim yıktım kendimi" diyerek egosundan sıyrılmış, dünyayı yalnızca kendi penceresinden değerlendirmeyi terk etmiş insanları kıymetli bir kertenkele tayin ederken; değerden yoksun olanların, kuyruğunu kaybetme endişesiyle bir fenalıkta bulunabilecek insanlar olduğunu göstermektedir. Yine Kur'an-ı Kerim'de eşek sesinin en kötü ses olarak nitelendirilmesi, Can Yücel bakış açısıyla değerlendirildiğinde eşeğin bir ayıbı ya da aşağılanması değildir. Eşeğin çıkardığı seslerin insanlar tarafından anlaşılmadığı ve yüksek bir ses olduğu düşünüldüğünde; asıl çirkin olanın eşek sesi değil, anlaşılmaz ve boş sözleri üstün buyurma tavrıyla dile getirmek olduğu anlaşılabilir. Bu yüzdendir ki eşeğin doğasına uygun sesleri çıkarması, kertenkelenin koşu yarışmasını kazanmasına denktir. İkisinde de esas olan, değer atfetmenin doğru ölçütler eşliğinde yapılmış olmasıdır.
Can Yücel şiirini "belkim ince belkim kalın bir sestim/ belkim belki bile değildim" şeklinde bitirerek; ince ve kalın seslerin bir arada, hatta bir bünyede bulunmasının güzelliğine vurgu yaparken; şiirin temeline oturttuğu belkilerden anarşik bir dönüş yapmaktadır. Ben de Can Yücel'in bu dönüşüne katılarak ekliyorum ki; farklılıklara değer verdiğimiz ve bazen de toplum içinde kabul görmüş bir "belki" olmayı bile reddedip sağlam bir duruşa sahip olduğumuz zaman, zihinlerimizde kurguladığımız değer yargılarımızın bir tebası değil değerli bir öznesi olabiliriz.
KAYNAKÇA
Yücel, Can. Belkim Bir Kertenkeleyim. İstanbul, tarih yok.

Etiketler : rabia
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.