Mahut çevrenin siyasi argumanı şudur: Recep Tayyip Erdoğan, vaktiyle Erbakan Hocayaya yaptığının aynısıyla bugün karşı karşıya kaldı!
Pekii hakikaten böyle mi, yani Erdoğan, hocası Erbakanı arkadan hançerlemiş miydi?
Saadet Partililere bakarsanız, durum tam da böyledir. Fakat maşeri vicdan ve siyaset ahlakı açısından durum hiç de aynı değil.
Değil Çünkü:
Recep Tayyip Erdoğan, ne AK Partiyi kurma aşamasında ne de AK Partinin bunca yıllık iktidarı döneminde bir defa bile Hocasını kasderek, Ben konuşursam bazıları insan içine çıkamaz, ben konuşursam yer yerinden oynar mealinde tek kelime etmedi, hatta kimseye de haddi aşacak ifadeler sarf etmesine izin vermedi.
Erdoğan ve arkadaşları AK Partiyi kurarken Türkiye öyle bir çıkmaz ve öyle çirkin bir sarmal içindeydi ki, ya milletin sinesinden yeni bir haykırış kopup, uçurumun ağzına götürülen Türkiyeyi kurtaracaktı ya da herkes kaderine razı olup başına geçirilmek istenen çuvala rıza gösterecekti.
Erdoğan, 2002 yılında, Erbakan ölmeden benim bu partinin başına geçmem mümkün değil, şu halde hemen bir parti kuralım ve adım bundan böyle genel başkan diye anılsın şeklinde bir düşünce içinde AK Partiyi kurmadı. Erdoğan, AK Partiyi çok ciddi bir mecburiyet neticesinde kurmuştu.
Bugün durum bambaşka
Ne uçurumun ağzına giden bir ülke var, ne de vesayet odaklarının elinde oyuncak olmuş güçsüz bir hükümet
Dolayısıyla ister Abdullah Gül olsun, ister Ahmet Davutolu isterse Ali Babacan
Hiç birinin iyi niyetle yola çıkmış olduklarına inanmıyorum.
Ortada, Batının kurguladığı yepyeni bir oyun ve bir takım insanların da nefsi mücadelesi var.
Temel anlayış da şudur: Biz iktidar olamazsak bile iktidarı da Tayyip Erdoğana yar etmeyiz ya!
Mümkün ki bu isimlerin, Erdoğanla aralarında önemli fikir ayrılıkları ve siyaset etme şeklinde zıtlıklar olabilir.
Bu farklılık yeni bir parti ya da partiler kurmayı gerektirmezdi.
Partinizin içinde kalır, meşru zeminlerde mücadelenizi sürdürürsünüz.
Buna rağmen Erdoğan illa da sizleri partinin dışına atmak isterdiyse işte o zaman da toplumsal feraset sizi haklı görür ve sesinizi kısmak isteyenleri cezalandırırdı.
Ama siz aklın ve vicdanın gereğini değil,Batının ve şer odaklarının değirmenlerine su taşımayı tercih etmekle, en hafif biçimiyle yanılgı içerisinde olduğunuzu göremiyorsunuz.
Seneler boyunca size sunulan tüm imkanları tepe tepe kullanacaksınız, altın tepsi içerisinde verilen makamları müktesep hak gibi göreceksiniz, o dönemler içinde Erdoğana akla ziyan iltifatlar yapacaksınız, sonra da kalkıp ben konuşursam yer yerinden oynar diyerek,güya Erdoğanın ya da AK Partinin milletin affetmeyeceği ihanetler yaptığını ima edeceksin
Unutmayınız ki kendi açınızdan haklı olsanız bile eğer görüntünüz sizi haklı göstermiyorsa inandırıcı olamazsınız.
Seneler boyunca liderimin yanlışı benim doğrumdur diyeceksin, sonra da o liderini, ülkeye ihanetle suçlamaya kalkacaksın
Eyvallah Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür tamam da; milleti de büsbütün balık hafızalı sanmayın yahu
Kurnazlık başka bir şey dava adamı olmak bambaşka bir şeydir
Yaratmak istediğiniz devr-i sabıkın neredeyse her anında sizin de mührünüz ve imzanız yok mu?