Camiler ve Din Görevlileri Haftası (1-7 Ekim) çeşitli faaliyetlerle devam etmekte. Her sene farklı bir konunun öne çıkarıldığı hafta için bu yıl “Cami-Kadın ve Aile” teması tercih edildi. Hafta münasebetiyle “Cami - Kadın ve Aile” konusu merkeze alınarak İslam dininin kadınlara tanıdığı kolaylıklar, Kur’an’da ve hadislerde kadınların yeri ve saygınlığı, Hz. Peygamber’in kadın ve aileye bakışı ve örnekliği gibi konularda toplumda farkındalık oluşturulması amaçlanıyor.
Hafta münasebetiyle düzenlenen etkinliklerde “Cami - Kadın ve Aile” konusuna ağırlık verilmesi, camilerde kadınlara ait mekânların iyileştirilmesi, aile fertlerinin ve özellikle kadınların da cemaate katılımının sağlanması amacıyla düzenlemeler yapılması da hedefler arasında yer alıyor.
Malum, Peygamberimizin mescidinde herkese yer vardı. Orada çocuklar vardı. Enesler, Hasanlar, Hüseyinler… Onun mescidinde kadınlar vardı. Âişeler, Fatmalar, Âtikeler, Esmalar…
Hz. Ömer’in eşi Âtike binti Zeyd, yatsı ve sabah namazlarını bile Peygamberimizin arkasında kılıyordu. Hz. Ömer, bu durumu yadırgamasına rağmen, Peygamberimizin; “Allah’ın kadın kullarını Allah’ın mescidinden alıkoymayın!”emrinden dolayı sesini çıkaramıyordu.
Peygamberimiz, kadınların rahatlıkla mescide gelip ibadetlerini ifa edebilmeleri için onlar için özel bir bölüm tahsis etmişti. Giriş çıkışta kolaylık olsun diye de bu bölüme “bâbü’n-nisâ” adında özel bir kapı açılmıştı.
Allah Resulü’nün döneminde kadın, hayatın merkezi ve eğitim yuvası olan Mescid-i Nebevi’nin müdavimiydi. Kucağında çocuğuyla, gönlünde Allah ve Peygamber aşkıyla mescidin yolunu aşındırırdı.
Ancak zamanla düşünce ve algılar değişti. Olumsuz yargılar gelişti. Neticede kadınlarımız ve çocuklarımız camilerden soyutlandı. Ailelerimiz, aynı kubbe altında ibadet etmek için Ramazan ayının gelmesini dört gözle bekledi, teravih namazını camilerde kılmak için.
Peygamberimizin asırlar öncesinde gösterdiği inceliklere bu gün daha da çok muhtacız. Artık camilerimizin kapılarını ailemize açmalıyız. Bugün hayatın her alanında var olan kadınlarımız, Allah’ın evlerinde de kendine yer bulabilmeli, orada yine asli unsur olabilmelidir, tıpkı saadet asrında, Peygamber mescidindeki gibi.
Camiler, Allah’ın evi; oraya gidenler de yüce Mevla’nın misafirleridir. Bu hakikat unutulmamalı ve Babü’n-Nisa hiçbir zaman kapanmamalıdır…
Kadınlarımızı mabede kabul buyuran Rabbimizdir. Davet Rabbimizden, icabet hepimizden. Ailece Rahmanın davetlisiyiz. Ailece Allah’ın huzurunda saf tutalım.
Camiler ilim ve irfan mektepleridir; ilim öğrenmek ise herkese farzdır. Öyle ise, camiye gelene asla ve kat’a mani olmayalım.
Not:Bu yazı Diyanet İşleri Başkanlığı materyallerinden iktibas edilerek hazırlanmıştır.