Bir ecdat düşünün ki, sıkacak mermisi kalmayınca sırf düşmana cephane harcatmak adına güle oynaya, elinde boş tüfeğiyle düğüne gider gibi ölüme koşarak gidiyor.
Neden peki?
Cephanesi azalan düşmana yeniden mühimmat gelene kadar, diğer birliklerimize zaman kazandırmak, planlarını aksatmak, yormak ve en önemlisi korkusuzluğuyla düşmanın yüreğine korku salmak için.
İlk okulda vatan sevgisinin tohumları atılırken beynime, o günleri yaşayanların hatıraları bu tohumların tez elden çatlayıp yeşererek, sağlamca yüreğimi saran kökleriyle bir ağaca dönüştüren can suyu olmuştu bende.
Birçok konuda olduğu gibi anne yarısı, canım öğretmenimin bizlere aşıladığı vatan sevgisini samimiyetle yüreğimde taşıyan ve yaşayan birisi olarak yaşatmak adına da elimden ne geliyorsa yaptığıma inanıyorum.
CUMHURİYET
"Halkın kendi kendini yönetmesidir" diye öğrendik Cumhuriyetin tanımını! Oysa bu tanım bana çok şey ifade etmediğini peşinen söylemeliyim.
Her cumhuriyet bayramı kutlamalarında meşrutiyetten cumhuriyete geçişin sevinci yerine; sadece düşman işgalinden vatan toprağını kanının son damlasına kadar savunan ve bu şanlı bayrağın tüm ihtişamıyla gönderde dalgalanmasını sağlayan dedelerimizin o yokluk şartlarında yaşadıklarını düşünür ve hüznünü tüm benliğimde hissederim.
Sadece cumhuriyet bayramında mı? Değil elbet! O günleri bana hatırlatan her olayda. Özellikle her Milli Marşımızı dinlediğimde de. Hem de vücudumun bütün hücrelerini hüzünle doldurana kadar.
Unuttuk. Unutturuldu belki de. Belki de normal bir süreç, zaman içerisinde o günlerde olan bitenleri unutmak. Sadece bir gün öncesi, ziyadesiyle bugün ve en fazla bir ay sonrası olarak görmek hayatı! Ona göre planlar yapmak!
Bol bol vatan sevgisinden bahsetmek ama gerçekte neden bahsettiğimizin idraki içerisinde olmadan sadece konuşmak ve var kuvvetimizle aziz bayrağımızı sallamak yeter bir ölçü oldu vatan sevgisi adına.
Konuştuk konuştuk ve konuştuk!
Yönetim şeklinin, hangi sistemle yönetildiğimizin çok da öneminin olmadığını yazdım kendi adıma!
Belki yanlış bir düşünce! Belki de eksik. Çok da umurumda değil ya şu zamanda! Bildiğim ve aklımın kestiği kadar söylemem icap ederse, derim ki;
Ben ne kadar adil, vicdanlı, demokratik ve huzur içerisinde yönetildiğime bakarım. Bu değerleri de bir kişiye değil, bir siteme bağlayacak her türlü yönetim makbulüm olacak!
Kardeşçe, barış içerisinde, refah düzeyi yüksek, huzurlu insanların yaşadığı bir memleket hayalini yaşatacak bir yönetim.
Allah korkusuyla devletin bir kuruşuna dokunurken yüreği titreyecek, Hz. Ömer'in: "Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer'den onu". Sözünü bilen değil, yaşayan sistem olacak en güzeli.