7 Haziran seçimleri sonrası ilk kez konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Anayasal süreç içerisinde herkes egolarını bir kenara koyup bir an önce hükümet kurulmalıdır.' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinin ardından tüm siyasi partileri sorumluluk almaya davet ettiğini belirterek, "Türkiye'yi hükümetsiz, Türkiye'yi başsız bırakan, egolarına mahkum olanlar ne tarihe, ne de milletimize bunun hesabını veremezler. Onun için de anayasal, yasal süreç içerisinde herkes egolarını bir kenara koyup bir an önce ülkemizde hükümet kurulmalı ve kaldığımız yerden devlette devamlılık esastır anlayışıyla bu süreç devam etmelidir" dedi.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Öğrenciler Mezuniyet Töreni, ATO Congresium'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Yaklaşık 4 bin davetlinin katıldığı törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin geçilen 12 yılda alt yapıdan demokrasiye ve uluslararası ilişkilere kadar her alanda çok büyük mesafeler kat ettiğini belirtti.
Ülkenin bu kazanımlarını korumak mecburiyetinde olduklarının alıntı çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dün büyüme rakamları açıklandı. İdeal değil. Hamdolsun Türkiye 2015 yılının ilk çeyreğinde sağladığı yüzde 2.3'lük büyüme oranıyla bu alanda dünyanın 14. sırasında yer aldı. Kesintisiz 22 çeyrektir büyüyen Türkiye'nin bu performansının devamı ve bu devamının, güven ortamının muhafazası şarttır. Dönem başkanlığı yürüttüğümüz G-20'nin Kasım ayında Antalya'da ev sahipliğimizde yapılacak zirve toplantısına belirsizliği geride bırakmış şekilde katılmak mecburiyetindeyiz" diye konuştu.
"HERKES EGOLARINI BİR KENARA KOYUP, BİR AN ÖNCE ÜLKEMİZDE HÜKÜMET KURULMALI"
2023 hedeflerinin herhangi bir partinin değil, Türkiye'nin hedefleri olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"En küçük bir aksamaya, kesintiye izin vermeden bu doğrultuya yürümeye devam etmeliyiz. Türkiye'yi hükümetsiz, Türkiye'yi başsız bırakan, egolarına mahkum olanlar ne tarihe, ne de milletimize bunun hesabını veremezler. Onun için de anayasal, yasal süreç içerisinde herkes egolarını bir kenara koyup, bir an önce ülkemizde hükümet kurulmalı ve kaldığımız yerden devlette devamlılık esastır anlayışıyla bu süreç devam etmelidir. Milli gelirini 800 milyar dolara ulaştırmış, ihracatını yaklaşım 160 milyar dolara çıkarmış, işsizlik ve faiz oranlarını tek haneli rakamlara indirmiş bir ülke olarak bir adım dahi geriye gidişe asla tahammülümüz yok. Bilhassa siyasi alanda yaşanan hiçbir gelişmenin bu kazanımları tehdit edecek boyuta ulaşmasına izin veremeyiz. Bu bizim 78 milyon insanımızın her birine karşı sorumluğumuzun gereğidir. Asla kimse hangi siyasi olursa olsun 'ben' deme hakkına sahip değildir. 'Biz' demek zorundayız. Türkiye'nin doğrudan milletin oyuyla göreve gelmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak şahsımın bu konudaki sorumluluğu çok daha büyüktür. Bunun bilincindeyim, bunun farkındayım."
"TÜM SİYASİ PARTİLERİ SORUMLULUK ALMAYA DAVET EDİYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran'da yapılan milletvekili seçimlerinin Türkiye'nin önünde yeni bir dönem açtığını kaydetti.
Dün CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile bir görüşme gerçekleştirdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hem süreci değerlendirdim, bu süreci değerlendirmenin noktasında da bu işin süratle, kesintisiz devamı için ben üzerime düşen ne ise bunu yapacağımı kendisiyle de paylaştık. Çünkü devam eden yatırımlarımız var. Bu yatırımlarımızın aksamaması lazım. Bu yatırımlar tüm milletimindir, ülkemindir. Buradaki aksamalar milletime kaybettirir, ülkeme kaybettirir. Onun için de devlette devamlılığın esas olduğunu bilinciyle 'şahsımın da, kendi şahıslarının da buna yardımcı olmaları gerekir' dedik ve bunu kendileriyle paylaştık. 7 Haziran Genel Seçimleri'nin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını tekrar temenni ediyorum. Seçim günü sandığa giderek iradesini ortaya koyan her vatandaşıma teşekkür ediyorum. Yüzde 86'nın üzerinde bir katılımın olması Türkiye'de demokrasinin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemlidir.
Acaba demokrasiyle övündüğünü savunan ve söyleyen ülkelerin hangisinde bu oranda bakın dikta rejimlerini kastetmiyorum, dikta rejimlerinde yüzde yüz olur. Ben normal rejimleri söylüyorum. Hiçbirinde böyle yüksek bir katılım yoktur. Kimi zaman yüzlerce kilometre kat ederek başkonsolosluklarımızda ve gümrük kapılarında oy kullanan her bir gurbetçimize şükranlarımı sunuyorum. Ortaya çıkan sonuç milletin iradesidir. Herkes milletin takdirine saygı göstermek zorundadır. Seçim sonuçları milletimizin tek bir partinin iktidara gelmesine imkan sağlamayan bir siyasi tablo takdir ettiğini gösteriyor. Bu tabloyu siyasi partilerin hepsinin de doğru şekilde okumasını temenni ediyorum. Tek partinin iktidarına imkan sağlamayan bu tablo kesinlikle Türkiye'nin hükümetsiz kalması anlamına gelmiyor. Demokrasinin en önemli özelliği işte bu tür durumlarda çözüm yollarını açık tutuyor olmasıdır. Türkiye seçim gününe kadar başka bir tabloyla karşı karşıyaydı. Pazartesi gününden itibaren başka bir tabloyla karşı karşıyadır. Bu dönemi en sağlıklı, en hasarsız şekilde geçirebilmemiz için tüm siyasi partileri serinkanlı bir şekilde düşünmeye ve ülkenin geleceği için sorumluluk almaya davet ediyorum" ifadelerini kullandı.
"ALLAH'IMA HAMDOLSUN DEMEK Kİ DOĞRU YOLDAYIZ"
"Cumhurbaşkanı olarak anayasanın bu süreçte şahsıma yüklediği görevleri bihakkın yerine getireceğimden hiç kimsenin şüphesi olmasın" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkenin istikrarsız dönemlerinde yaşadığı sıkıntıları, ödediği ağır bedelleri yakından bilen birisiyim. İçinde bulunduğumuz sürecin Türkiye'nin kazanımlarına helal getirmeden geride bırakılması hususunda her türlü çabayı gösteriyorum, göstermeye devam edeceğim. Meclis'te temsil edilen partilerin anayasa ve yasada kanunlarda belirtilen kanunlar çerçevesinde tercihlerine krizden değil çözümden yana kullanacaklarına inanıyorum. Umutlarını Türkiye'nin bir kriz ve kaos ortamına girmesine bağlamış olan tüm odaklar inşallah bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacaktır. Özellikle batının şahsıma yönelik tüm çirkin, agresif, hakikaten seviye kaybına uğramış o batı medyasının açıklamalarını tabii ki çirkin bulduğumu buradan açıklamak durumundayım. Bu tahammülsüzlüklerini anlamak mümkün değil. Bu tahammülsüzlüklerinin bir şeyi gösterdiğini de ifade etmek istiyorum; Allah'ıma hamdolsun demek ki doğru yoldayız. Onlar övgü yağdırsaydılar o zaman kendimden şüphe etmem gerekirdi" dedi.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Öğrenciler Mezuniyet Töreni, ATO Congresium'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirildi. Yaklaşık 4 bin davetlinin katıldığı törende Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ugandalı Cemil ismindeki öğrencinin kendisine hediye ettiği Türk bayrağını öperek aldı.
Türkiye'de öğrenim gördükleri okullarından bu yıl mezun olacak tüm öğrencileri tebrik ettiğini belirterek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl mezun olan 4 bin öğrenciyle birlikte Türkiye'deki üniversiteleri bitiren uluslararası öğrenci sayısının 60 bine ulaştığını ifade etti. Ugandalı öğrenci Cemil'e bir nükte yaptığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben Uganda'dan geldiğin günkü gibi göreceğimi zannediyordum. Ama seni bugün çok daha farklı gördüm. 'Kaç kardeşsiniz' diye sordum. '7 kardeşiz' dedi. Üç kız, dört erkek" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yolu açanlara şükranlarını bildirdiğini dile getirdi. Ülkede böyle bir hizmeti vermenin emeği geçen bir hadimi olmanın mefahirini yaşadığını kaydeden Erdoğan, "Öyle bir ecdadın torunlarıyız ve bu mirası bu şekilde yüklendik, inşallah bu şekilde devam ettireceğiz. Halen eğitimlerini sürdüren 70 bin uluslararası öğrenciyle düşündüğümüzde Türkiye'nin bu alanda giderek güçlenen bir marka haline geldiğini görüyoruz" dedi.
"VERDİKÇE ARTTI, VERDİKÇE ARTTI"
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kudret Bülbül'ün konuşmasında "Daha fazla öğrenci alamayız" sözlerine atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Az önce Kudret beyin 'çok daha fazla öğrenci alamayız' ifadesine ben tabi katılmıyorum. Unutmayın zekat, sadaka verdikçe artar. Ben bu tür hizmetleri de aynı noktada görüyorum. Eğittikçe, verdikçe inşallah bunun bereketi çok daha fazlasıyla artar. 12 yıl önce 45 milyon dolar dünyadaki en az gelişmiş ülkelere yardım eden bir Türkiye bugün 4.5 milyar dolar yardım ediyorsa verdikçe arttı, verdikçe arttı, verdikçe arttı. Azalmadı, daha iyi bir yere geldik. Ben bunu da böyle görüyorum."
Türkiye'deki üniversitelerden mezunu olup 160 ayrı ülkede kendi toplumlarına, kendi ülkelerine hizmet vermenin çabası içerisinde olan herkesi kutladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, halen eğitimlerini sürdüren öğrencilere, gençlere başarılar dilediğini vurguladı.
"BİZ UNUTMAYACAĞIZ, SİZLER DE BİZLERİ UNUTMAYIN"
Öğrencilere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz Türkiye olarak sizleri hiçbir zaman unutmayacağız, sizler de bizleri unutmayın. Aramızdaki kardeşlik ilişkisini daima güçlü tutmak için her türlü gayreti göstereceğiz. Türkiye'de öğrenim gördükten sonra ülkesine dönen her bir kardeşimi bu milletin ve bu ülkenin oradaki fahri elçisi olarak görüyorum. Aynı şekilde burada eğitimlerini sürdüren her bir öğrenci kardeşimi de ülkelerinin ve toplumlarının Türkiye'deki fahri temsilcileri olarak kabul ediyorum. Karşılıklı olarak sevgi, saygı, işbirliği ve ortak gelecek tasavvuru etrafında şekillendiğini inandığım bu büyük etkileşimin ülkelerimiz ve toplumlarımız için hayırlara vesile olmasını, hayırlara vesile olacağına inanıyorum" diye konuştu.
"DERİSİNİN RENGİNE, YAŞADIĞI YERE, KONUŞTUĞU DİLE GÖRE AYIRT ETMEDİK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küreselleşme gerçeğinin dünyanın neresinde olursa olsun toplumların ortak, tarihi, kültürel, ekonomik, sosyal ve siyasi değerler etrafında birlikte hareket etmesini zorunlu kıldığının altını çizdi.
Ortak Afrika ile, Güney Asya ile Türkiye'nin fiziki olarak ne kadar uzak olurlarsa olsunlar kaderlerinin birbirlerinden ayrı olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Orta Asya, Orta Doğu, Balkanlar, Kuzey Afrika, Kafkaslar zaten daha düne kadar aynı tarihi, aynı medeniyet değerlerini paylaştığımız coğrafyalardır. Bizim milletimiz yüz yıllar boyunca dünyanın en büyük, en güçlü devletlerine sahip olduğu halde geçmişinde sömürgecilik ayıbı olmayan belki de tek toplumdur. Bugün de dış politikamızın ana ekseninde dünyanın neresinde bir mağdur, bir mazlum varsa ona el uzatma anlayışı vardır. Geçmişte Balkanlarda, Kafkasya'da yaşanan sıkıntılar karşısında hangi samimiyetle oradaki kardeşlerimize el uzattıysak bugün de Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de aynı anlayışla hareket ediyoruz. Biz ülke ve millet olarak hiçbir zaman insanları derisinin rengine, yaşadığı yere, konuştuğu dile göre ayırt etmedik, etmeyiz. Çünkü biz 'yaratılanı severiz, Yaradan'dan ötürü' diyen, buna gönülden inanan bir milletiz.
Bunun en büyük şahidinin de 160 ülkeye yayılmış 60 bin mezun, dünyanın her köşesinde faaliyet gösteren kurumlarımızdan hizmet alan kardeşlerimiz olduğuna inanıyorum. Dünyanın en eski kurumlarına ev sahipliği yapan bu topraklar yeniden aynı misyonu üstlenmenin çabası içindedir. Geçtiğimiz 12 yılda 76'dan 193'e çıkan üniversite sayımız 800 bine ulaşan öğrenci kapasitemiz artan barınma ve burs imkanlarımızla bu alanda önemli bir hamle gerçekleştirdik. Bu çerçevede attığımız önemli adımlardan biri de az önce ifade edildi, 'Türkiye Bursları Projesi'dir. Geçmişte farklı kurumların farklı statülerde verdiği burslar 2012 yılından itibaren, başbakanlığım döneminde Türkiye Bursları adı altında toplandı. Kısa sürede büyük başarı kaydeden bu projeyle eskiden 5-6 ülkeyle sınırlı kalan 8 bin civarında bir başvuruyla yürütülen bu başvurulan 182 ülkeye ve 100 bin başvuruya ulaştı" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda dereceye giren 20 öğrenciye diplomalarını verdi.