Bürokrasi diktasının hüküm sürdüğü eski Türkiyede, devletin en üst kademelerine çöreklenmiş ceberrut mu ceberrut yüksek dereceli devlet memurları yani bürokratlar vardı!
Bunların çoğu ömürleri boyunca ne Doğuyu, ne de Güneydoğuyu görmemişlerdi!
Zerre kadar merak etmezlerdi
Bu bölgelerde yaşayan insanlar; ne yer ne içer, açlar mı toklar mı, hasta olduklarında doktor ve ilaç bulabiliyorlar mı, yolları var mı yok mu, neye inanır neye inanmaz, nasıl bir hayat yaşar neye ihtiyaç duyarlar, Ankaradan beklentileri nelerdir
Tamamı jakoben meşrepliydi ve elbette edebiyatları da imtiyazlıydı!
Misal; kafalarına göre romancıları, filozofları, müzisyenleri ve şairleri vardı.
Ankaranın dışına çıkma ihtiyacı duymazlardı, çünkü şairleri onların yerine, o yerlerin tasvirini yapardı!
Orda bir köy var, uzakta O köy bizim köyümüzdür. Gezmesek de, tozmasak da O köy bizim köyümüzdür.
Ahmet Kutsi Tecer
Sanıyorduk ki o anlayış, tarih mezarlığında çürüyüp gitti
Meğerse büsbütün yok olmamış.
Nereden mi biliyoruz?
Şuradan:
Bugün pek çok gazetenin birinci sayfasında
Enerji Piyasası Kurulu (EPK) Başkanı lütfetmiş, Türkiye tarihine altın hatta platin harflerle geçecek şu kararı almış:
Üç ay süresince elektriğe zam yapılmayacak!
Evet
Açıklama bu
Şimdi söyler misiniz, bu başkanın (!) Ahmet Kutsi Tecerden yahut da,ömründe Erzurumu görmeyen bir bürokratın Erzurum üzerine kararlar almasından ne farkı var?
Bir yanda hükümet neredeyse saat başı, ekonomiye dair yeni kararlar alıyor,kaos oluşmasın diye adım üstüne adım atıyor, ama diğer yanda sanki bu ülkede yaşamıyormuş gibi davranan önemli bir kurumun idrak yoksunu başkanı milletle dalga geçiyor:
Üç ay elektriğe zam yok!
Haydi zam yapsana hacı
Hatta zam yapmakla yetinme bir de de ki, her kim elektrik faturasını zamanında ödemezse, hakkında adli ve idari soruşturma başlatıp gerekirse hapislerde çürüteceğiz!
Sahi der mi?
Sizi temin ederim ki şu açıklamayı yapan o zat, bunu da söyler
Çünkü besbelli ki adamın cismi burada, kafası bilmediğimiz başka bir alemde!
.
Hikayeci, o köyde kırk gece Leyla ile Mecnunun aşklarını anlattı.
Sonunda ve hikâye bitti dedi.
O geceye kadar anlatılan hikâyeyi en meraklı biçimde dinleyen bir adam sordu:
İyi de dedi. Söyler misin Leyla Mecnunun nesiydi?
Demek ki bizim EPK Başkanının da, dünyayı yakıp yıkan bu illet karşısında çıkardığı sonuç şu:
Eğer üç ay elektriğe zam yapmazsak ülkemiz bu küresel illetten kurtulur!
Sanırsınız ki muhterem başkan, Coronavirüs aşısını buldu!
Şaşkın ördek kıçtan dalar
Şu günlerde o kadar çok şaşkın ördek var ki artık çoğunu takip edemiyoruz.
Hangi televizyon kanalını açarsan aç her daim hazır kıta karşında bir düzine bilim insanı!
Aynı şeyleri söyleyip duruyorlar
Hiç biri şu ana dek ezber bozacak tek kelam edemedi.
Çünkü sokaktaki adamdan daha fazlasını bilmiyorlar.
Batıdan devşirdikleri yarım yamalak bilgilere, milletin amentü gibi iman etmesini istiyorlar
Başka ülkelerde ise, ortalarda bilim insanı namına kimseleri göremiyorsunuz, çünkü hepsi laboratuvarlara kapanmış, insanlığı yok etmeye kararlı bu illetin çaresini aramakla meşguller
Diyanet karar almış, Ankarada yalnızca Millet Camiinde Cuma namazı kılınacak!
Türkiye genelinde yasak Ankarada Millet Camiide serbest
İyi de hangi millet?
Ya da devletin yasak kararı yüzünden, farz olduğu halde ama zorunluluk sebebiyle camiye gidemeyen milyonlar ne yapacak?
Hani cenaze namazı olsa anlayacağız
Genel geçer kaideye göre:
Bir topluluk bir cenaze namazına iştirak ederse, diğer Müslümanlar o mesuliyetten muaf olur
Bilmiyorum Cuma da böyle mi?
Muhterem Diyanet İşleri Reisine soruyoruz:
Ankarada seçkin bir topluluk Millet Camiinde Cuma namazı kıldığında bizler de kılmış mı oluyoruz?