Dün basına da yansıyan yeni bir rapora göre, "derin PKK" harekete geçmiş.
Derin PKK, başta Güneydoğu ve Doğu olmak üzere, hemen her bölgede ciddi oranda "kabul" gören çözüm sürecini sabote etmek için sansasyonel eylemler planlıyormuş.
Rapordaki en çarpıcı bölüm ise, derin PKKnın bu sansasyonel eylemlerini, paralel yapıdan alacağı destekle gerçekleştireceği şeklindeki iddia...
Muhtemelen bu iddia ve derin PKKnın atacağı adımlar, ilgili makamlarca titizlikle değerlendiriliyor, gereği için önlemler alınıyordur.
Öyle ya...
17 ve 25 Aralık yargı darbe girişimi gibi çok planlı ve ustaca bir operasyona uğramış bir hükümet, olayları akışına bırakmayacaktır.
Çünkü:
Herkes biliyor ki çözüm sürecinin başarıya ulaşması halinde, PKK üzerinden rant devşirenlerin ve PKKyı kullanarak Türkiyeye ciddi zararlar veren ülkelerin hesapları bozulacak. Bu nedenle PKK içinde çözümden yana olmayan o kesim, yeniden kan akıtmak için elinden geleni yapmak isteyecektir.
Yine herkes bilmektedir ki, akim kalan darbe girişiminden sonra ağır darbe almış olmasına rağmen paralel yapı da boş durmuyor. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, bu yapının üzerine giden herkes bi şekilde hedef tahtasında...
Dolayısıyla Türkiye, önümüzdeki günlerde karanlık odaklardan estirilecek sıcak günler yaşayacak. Üstelik yalnızca derin PKK ve paralel yapı da değil; başka çevreler de yeni kumpasların peşinde...
Yerel ölçekte de adım adım kaos ortamı oluşturuluyor.
İşte Erzurumun güneyi...
Tamam; büyük fotoğrafın içinde belki küçük bir nokta ama önemli...
Şöyle ki:
Hınısta bir süreden beri, ürkütücü olaylar yaşanıyor. Misal; kimi siyasetçiler örgüt tarafından tehdit edilerek AK Parti üyeliğinden istifa ettirildi. Yetmezmiş gibi gündüz vakti ilçe merkezine inen PKK militanları, esnaftan alenen vergi (haraç) topladı. Ayrıca daha iki gün önce dışarıdan geldikleri bilinen bir grup terörist, önceden saptanan ailelerin dükkanlarına saldırarak yakıp yıktı. AK Partiye oy çıkan köyleri dolaşan PKKlılar, köylülere "AKPye niye oy verdiniz?" diye para cezaları(!) kesti.
Bütün dert dava şu:
Hınıs, son yerel seçimde BDPnin üssü, PKKnın da arka bahçesi olmuşken; neden Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğana çok oy çıktı?
Hınısta belediye başkanı BDPli...
Fakat yerel hizmetler yok denilecek kadar az olduğu için halk artık yüksek sesle konuşmaya ve itiraz etmeye başladı.
BDPli belediye başkanı, "hizmet" namına önce Recep Tayyip Erdoğan parkının adını değiştirmeye kalktı, sonra da ilçenin giriş ve çıkışlarına Kürtçe sloganlar astırdı. Bunun dışında temel hizmetlerin dibe vurduğu Hınısta PKK, tehdit ve baskıyla halkı sindirmeye çalışıyor.
Bir hafta önce gittiğim Hınısta birebir gözlemlediğim şudur:
Hınıs halkı, 30 Mart yerel seçimlerinde BDPli bir belediye başkanını seçmiş olmaktan çok pişman. Bu sebeple adeta hatalarını telafi etmek adına Cumhurbaşkanı seçiminde, tercihini Erdoğandan yana kullanmış.
PKK Hınısı çok önemsiyor.
PKKya göre, şayet Hınıs "düşer"se, Erzurum üzerine oynanmak istenen oyunlar bozulur. Karayazıyı, Karaçobanı ve Tekmanı da önemsiyorlar ama Hınıs başka...
Hınıs, Erzurum merkezli operasyonun öncü ve de en güçlü adımı...
Hınısta, BDPye destek vermedikleri bilinen bazı işadamları var. Bunlar Hınısın köklü aileleri...
Derin PKK işte bu köklü aileleri sindirmek için doğrudan baskı uyguluyor. Çünkü o aileler, Hınısta kaldıkları sürece Hınıs, bütünüyle PKKnın "kale"si olmayacak.
Konuştuğum her insan yarınlara dair derin bir endişe içinde...
Çözüm sürecinin, daha fazla uzamadan başarıya ulaşmasını istiyorlar ki, üzerlerindeki PKK baskısı ve tehdidinden kurtulabilsinler.
Derin PKK ise, her gün yeni bir gerginlik yaratmak suretiyle, çözümden yana tercihte bulunan aileleri kendi safına çekmek, olmuyorsa baskı yaparak ilçeden göç ettirmek istiyor.
Besbelli ki...
Yeni Türkiye, aynı zamanda yeni krizlere gebe...
Bir yanda PKK diğer yanda paralel yapı, Yeni Türkiyenin büyük hedeflere doğru koşmaması için çelme takıp duracak.
Şu küçük Hınısta bile olmadık oyunlar kurgulayanlar, ülke genelinde kim bilir neler yapmak isteyeceklerdir.
Yeni Türkiyenin öyle güçlü refleksleri olmalı ki, kurulacak her kumpası anında boşa çıkarabilsin.
Bu da, ancak halkın birlik beraberlik içinde olması ve devletin de uyanık olmasıyla mümkün...