EKONOMİHaber Girişi : 21 Mart 2011 21:44

Çaycumada Tüm Şehitler Rahmet ve Minnetle anıldı.

Çaycumada Tüm Şehitler Rahmet ve Minnetle anıldı.

Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü  kutlandı.Şehit aileleri başta olmak üzere Çaycuma halkının yoğun ilgi gösterdiği programda , Şehitler için okunan 13 hatmin duası yapıldı.Programda Eğitimci-Yazar Zübeyir YILDIRIM , “İçimizdeki Çanakkale” isimli konferans verdi.

 

Çanakkale Zaferinin 96. yıldönümü tüm yurtta farklı etkinliklerle kutlandığı gibi ilçemizde de bir dizi etkinlikle kutlandı.18 Mart 2011 Cuma günü Çaycuma Belediye Düğün Salonunda gerçekleştirilen konferans programına ilçe halkı yoğun ilgi gösterdi. 

 

Programa  Çaycuma Belediye Başkanı Mithat GÜLŞEN, İlçe Karakol Komutanı Jandarma Kıdemli Başçavuş Rıfat Kartal,Saltukova Belediye Başkanı Adil DÜZLÜ,İlçe Yazı İşleri Müdürü Satılmış ÇELİK,CHP İlçe Başkanı Şeref KÖKTÜRK,MHP İlçe Başkanı Mustafa KAPLAN,HAS Parti İlçe Başkanı Halit ÖZTÜRK,Saadet Partisi İlçe Başkanı Hayri KARA, şair ve ozan emekli öğretmen  Mehmet Paşakahyaoğlu, Eğitim Bir Sen Çaycuma Temsilciliği Yönetim Kurulu Başkanı İhsan GÜNAY,Diyanet-Sen İlçe temsilcisi Hüseyin KURUBAŞ, Diva-Sen ilçe temsilcisi YUSUF BAYHAN,bir çok okul müdürü,eğitimci,sivil toplum örgütü temsilcileri ,şehit aileleri , teşkilat mensupları ve bir çok vatandaş katıldı. 

Program öncesinde  Karapınar Beldesi Pınar İlahi Grubu , şehit ezgilerinden oluşan mini bir konser verdi.İlgi ile dinlenen konser programı , Çaycuma’lı saz sanatçısı Bülent GÜNER ile Ney üstadı imam-hatip Bahattin TURPÇU’nun eşliğinde , Merkez 50. yıl Camii Müezzin Kayyımı Satılmış ÇIVAK’ın “Çanakkale” türküsünü seslendirmesi  ile zirveye ulaştı.

Sunuculuğunu imam-hatip Raşit BAYRAKTAR’ın yaptığı program , Saygı Duruşu ve İstiklal Marşımızın okunması ile başladı.Ardından imam-hatip Ahmet AYDIN’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile devam etti. Şehitlerimiz adına okunan 13 hatmin duası imam-hatip Bayram KEÇECİ tarafından yapıldı. 

Programın açılış konuşmasını İlçe Müftüsü Hüseyin DEMİRTAŞ yaptı.Müftü DEMİRTAŞ “Geçmişi kahramanlıklarla dolu olan aziz  milletimizin şehitlik değerleriyle yoğurulmuş çok değerli evlatları, hanımefendiler, beyefendiler ve şehit aileleri. Hepinizi saygı ile selamlıyorum, hoş geldiniz, Safalar getirdiniz” diyerek  konuşmasına başladı. Demirtaş , şöyle devam etti:

“Bugünü anlamak, yarını planlamak için geçmişi iyi bilmemiz ve iyi anlamamız gerekiyor. Bu da ancak tarih bilinciyle olur. Bize bu güzel toprakları kazandıran, hediye eden şehitlerimizi anlamak, onların duygu dünyalarına inmek onların değerlerini yaşatmakla mümkün olabilir. Eğer o şehitlerin gönül dünyasındaki o iman, o Allah sevgisi, kazanma duygusu olmasaydı biz bugün ay yıldızlı bayrak altında olmazdık.”Şehitleri anma günü münasebetiyle salonu doldurdukları için vatandaşlara teşekkür eden Müftü DEMİRTAŞ  konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Şehitlerimiz derken sadece yakın tarihimizdeki değil Bedir ve Uhud’dan başlayarak  günümüze kadar Malazgirt, Sarıkamış, Çanakkale ve İstiklal Savaşımıza  varıncaya kadar  tüm şehitlerimizi kastediyoruz. Fakat  Çanakkale’nin yeri apayrı. Çanakkale şehitliğin ne olduğunun net bir şekilde anlaşılacağı , 250 binden fazla insanımızın şehit olduğu bir şehitlik meşheridir.Çanakkale’de 253.000 den fazla insan şehit olmuştur.18 Mart gününün şehitler günü seçilmesi bu yüzden olsa gerek. Bu şehitlerimizden 54.000 tanesinin kimliği tespit edilmiştir.Diğerleri ‘meçhul’ olarak söylenmektedir.Ne mechul’ü…!? Çanakkale’ye giderken önce kendi cenaze namazını kılıp kefenine bürünerek, bir gül bahçesine gider gibi, ne yaptığını bilen bir Mehmetçik meçhul olamaz…!Gayesi olan,amacı olan , Allah’a yürüyen adam mechul olur mu?Onlar sadece bizim için değil, büyük güzelliklere ulaşabilmek için canlarını verdiler. Allah’ın rızasını satın alarak cenneti elde ettiler.  Ama rahmeti bize düştü. Şehitlerimize sahip çıkmamız gerekir. Şehitlerimize, vatana, millete sadakat gerekir. Allah’a, peygamber’e ana- babaya sadakat gerekir.İşte milletimiz bu sadakatle yoluna devam ediyor. Şehitlerimize sahip çıktığımız sürece, bu değerlerle, bu hissiyatla var olduğumuz  müddetçe dünyada bir numara olacağız. Allah tüm  milletimizden ve sizlerden razı olsun.Şehitlerimize rahmet eylesin. Bizleri birlikten, dirlikten , kardeşlikten ayırmasın. Bu millete kötü günler nasip etmesin. Teşekkür ediyor, hayırlı bir program diliyorum” , dedi.

 İlçe Müftümüzün  konuşmasından sonra  Eğitimci-Yazar  Zübeyir YILDIRIM  “İçimizdeki Çanakkale” konulu konferansını vermek üzere davet edildi.

 Biyografisinin okunmasından sonra  YILDIRIM  şiirle konferansına başlayarak şöyle dedi:

“Her geçen yıl Çanakkale başta olmak üzere tarihimizin altın ve elmas gibi pırıl pırıl  sayfalarından süzülüp gelen milli şuur, milli bilinç daha da yayılmakta, yetişkinlerimizden gençlerimize ve çocuklarımıza varıncaya kadar halkımızın her tabakasını aydınlatmakta halkımız daha da şuurlu bir şekilde geleceğe umutla bakmaktadır.  Ve ben büyük bir sevinçle milletimle onur duyarak görüyorum ki; halkımız artık daha şuurlu bir şekilde geleceğe umutla bakmaktadır. Ülkemizin geleceği çok parlak. Milletimizin o iman dolu göğsü gibi , imanla aydınlanmış ruhu gibi İstikbali de aydınlık. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz de inşallah daha bilinçli bir şekilde yetişiyor. Hepimiz bu bilinci görev addederek nesillerimize  bu bilinci yaygınlaştırmaya çalışalım. Çanakkale Savaşı, yüzyıllardır biriktirilen kinin büyük bir rövanşıdır. Çanakkale’de İngilizlerin Başkumandanı olan General Hamilton ellerindeki silah gücüne güvenerek Türkleri rahatlıkla mağlup edeceklerini sandı. Fakat hevesi kursaklarında kaldı.

Hazmedilmeyen gıda, vücut tarafından reddedilir. Hazmedilmeyen ilim, amele dönüşmez. Hazmedilmeyen tarih, yanlışlarıyla tekerrür eder, tekrarlanır. İşte bu hataları tekrarlamamak için, o İslam düşmanlarına ve Türk milletinin hasımlarına fırsat vermemek için , geçmişten günümüze güçlü bir millet olma bilincini bize armağan eden ecdadımıza yakışır bir nesil olmak için Çanakkale’nin manasını iyi  hazmetmek icap eder.

Savaşta her iki taraftan da ölüler var. Fakat bu iki ölüm arasında çok fark var. Kömürün ana elementi de karbondur, elmasın ana elementi de karbondur. Birisinin gramı 38 kuruştur, yani beş para etmez. Diğerinin gramı 100 milyar liradan daha fazladır. Aynı şekilde, dünya için yaşayan , madde için hayatını sürdüren bir insanın ölümü hayatı gibi beş para etmez. İşte Çanakkale de askerimizin karşısına dikilen Fransızların, İngilizlerin, Anzakların durumu böyledir. Ama milleti için, vatanı için, kutsal toprağının ve mekanlarının düşman çizmesi altında çiğnenmemesi için  kendini feda eden, canını yok sayan, şehit olan   Mehmetçiklerimizin ruhları meleklerin ve ruhanilerin kanatları üzerinde arş-ı ilahiye götürülüp Allah’a takdim edildi. Onlar bize değil, biz onlara muhtacız. O şehitlerin şefaatiyle yarın Allah katında makbul bir mümin olarak rabbimiz tarafından kabul edilmeyi ümit ediyoruz.İşte “İçimizdeki Çanakkale”nin manası bu idi. Şehitlerin ölmediğini, diri olduğunu , bizimle münasebetlerinin çok güçlü devam ettiğini Kur’an bildiriyor.

Bugün batıl davalarının şehitleri de var. Ama bir şehit var ki; yaşamış olduğu hayatın, inandığı hakikatlerin , üzerinde yaşadığı çizginin ve daima kendisini görüp gözetleyen Allah’ın kulu olma şuurunda yaşayan bir insanın davası uğrunda can vermesidir gerçek anlamda şahadet…Şehitlik budur. Ve şehitlik samimiyetin, ihlasın, içtenliğin en zirvede olduğu bir makamdır. Şehitler Allah’tan tekrar dünyaya gönderilmeyi ve tekrar şehit olmayı istiyorlar, hadis-i şerifte.Şehitlik bu kadar yüce.

Sofya’dan, Manastır’dan, Selanik’den, Saraybosna’dan, Kırım’dan, Halep’den, Şam’dan, Kerkük’den, Tokat’dan, Musul’dan, Kudüs’den, Sinop’dan, Zonguldak’dan, Eskişehir’den, Diyarbakır’dan, İzmir’den, Aydın’dan, Rize’den, memleketimizin dört bir yanından  şehitlerimiz var. Onlar Allah ile bir alışveriş yaptılar. Allah bu alış verişde onlara cenneti vaat ediyor.”

Bu arada, Çanakkale’de şehit olan bir subay’ın şahadetinden önce ailesine yazdığı bir mektubun okunması salonda duygulu anlar yaşanmasına sebep oldu.

“2 Kasım 1914’de başlayan ve 17 Ocak 1916’da sona eren bu muharebe’de 250 bin subayımız, neferimiz şehit olmuş. O şehitlerin, o neferlerin  her birisi tek başına bir milletti. Biz onlardan himmet bekliyoruz.Bizim kahramanlarımızın yüceliğini sadece biz değil, tüm dünya, düşmanları bile takdir ediyor.”

Konuşmacı Yıldırım, “Çanakkale’den ne  almamız gerekir ?  Onları sizlerle paylaşmak istiyorum “diyerek Çanakkale’den alınması gerekenleri şöyle sıraladı 

 “ Doğruluk, ahde vefa, sadakat, verilen sözü yerine getirmek, şefkat, acizin hakkını ilaya samimi gayret, çoğa kudreti varken en ufak şeyle kanaat, ihlas ile vermek, kimsenin ırzına namusuna yan bakmamak, ellerin evladını kardeş tanımak, sebat, yeri gelince gülerek terk-i hayat, şahsi nefsi umumunkine kurban etmek…

İngiliz Sömürge Bakanı diyor ki;

Bu Kur’an Türklerin elinde bulunduğu sürece biz Türkleri mağlup edemeyiz. Ya Kur’an-ı imha etmeliyiz (Bunda asla başarılı olamayacaklar). Bu plan tutmazsa , planın ikinci aşamasını uygulamalıyız. Öyle bir nesil yetiştirmeliyiz ki, onların nesillerini öyle dejenere etmeliyiz ki; zamanlarını, saatlerini öyle doldurmalıyız ki; gündemlerini öylesine doldurup onları sarhoş etmeliyiz ki, onları gelecekten ümitsiz bir kitleye dönüştürmeli, aralarına fitne tohumları atarak birbirine düşürelim ki , kafalarını dahi kaldırıp kendilerine ve geleceklerine bakamasınlar, birbiriyle uğraşsınlar.

Planın bu ikici aşamasını uygulamakta  acaba başarılı oluyorlar mı, olmuyorlar mı?” dedi. 

İlgi ile izlenen konferansının ardından Eğitimci-Yazar Zübeyir YILDIRIM’a konferansın anısına plaket takdim edildi.

Programın son bölümünde şehit aileleri sahneye davet edilerek , Diyanet-Sen ilçe temsilciliği tarafından hazırlanan hediye paketi verildi.

Sendika ilçe temsilcisi Hüseyin KURUBAŞ  yaptığı konuşmada “ Göklerde al bayrağımız şan ve şerefle dalgalanıyorsa, minarelerden ezanlarımız gür sesle okunuyorsa ,bu vatan topraklarında huzur içinde yaşıyorsak , bunu şehitlerimize ve nöbet tutan askerlerimize borçluyuz. Şehitlerimizi anmak ve şehit ailelerimizi onurlandırmak maksadıyla bu konferansı düzenleyen Çaycuma Müftülüğümüze teşekkür ediyorum. Diyanet Sen olarak şehit ailelerimize maddi değeri küçük ama manevi değeri büyük hediyelerimiz olacak. Kendilerine minnettarız, teşekkür ediyoruz” , dedi.