SAĞLIKHaber Girişi : 16 Ekim 2008 08:49

Camiler ve Din Görevlileri Haftanız Kutlu olsun

Camiler ve Din Görevlileri Haftanız Kutlu olsun

Toplum açısından son derece önemli olan camiler  ve din görevlilerinin toplumdaki yeri ve önemine dikkat çekmek, onların gerçek işlevini ortaya koymak, sıkıntılarını dile getirmek ve çözüm önerileri sunmak, camilerin daha işlevsel hale gelmesini sağlamak gibi ihtiyaçlar  ?Camiler ve Din Görevlileri? haftasının kutlanmasına zemin hazırlamıştır. Toplumsal bir ihtiyaçtan doğan Camiler ve Din Görevlileri Haftası 1986 yılından beri 1-7 Ekim tarihlerinde kutlanmaktadır.  Camiler ve Din Görevlileri Haftası bu yıl Ramazan Bayramı tatiline denk gelmesi nedeni normal zamanından bir hafta sonra  13-19 Ekim tarihleri arasında kutlanıyor.

İbadetler ferdi olarak yapıldığı gibi bir kısmı da toplu olarak yapılır. Toplu ibadet mekanları camilerdir. Zaten cami, kelime manası olarak "Toplanma Yeri" demektir. Bu topluluğu sevk ve idare eden birilerinin olması tabiidir. İmam Hatipliğin kaynağı da buradan başlar.

Topluluğu  sevk ve idare eden imam önder, rehber liderlik eden kişi anlamlarına gelmektedir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV) ile başlayan ve günümüze kadar uzanan süreçte imamlıkta çeşitli değişimler geçirmiştir. İslamın ilk yıllarında imam-hatip'in kim olacağı konusunda herhangi bir sıkıntı yoktu. Hz. Peygamber Efendimiz namazları bizzat kendisi kıldırırdı. O sadece namaz kıldıran bir imam değildi. O asker, siyasetçi, hukukçu, ekonomist, şefkatli bir baba, gariban, yetim, kimsesizlerin koruyucusu, bir peygamber, bir devlet adamıydı. Hz. Peygamber a.s. zorunlu haller dışında namaz kıldırma işini kimseye

bırakmazdı. Sefere çıktığında (Medine dışına çıktığında) yerine bir vekil tayin ederdi.

İlk dört halife döneminde halifeler bizzat kendileri namaz kıldırırlardı. Ancak İslam topraklarının genişlemesi ve yeni camilerin yapılması halifenin tayin ettiği valiler imamlık yaparlardı. Köy ve mahallelerde oturanlar, ehil olan kişileri seçip imam tayin ederlerdi.

Emeviler döneminde durum daha farklıydı. Halifeler siyasi hükümdar konumundaydı. Dini görev ve sorumluluklar dini otoriteye bırakılmıştı. Abbasi ve Selçuklular döneminde halifeye bağlı olarak din hizmeti görevi sürdürülüyordu.

Osmanlı döneminde imam-hatiplik; şehir ve kasabalarda imam-hatipler çeşitli kamusal görevler üstlenmişti. Kasaba köy ve mahallelerde görev yapacaklar halkın tercihi ile seçilirdi. İmamlar mahallede devletin temsilcisi idi. Kadıların doğal yardımcıları idi. Düzen ve intizamın sağlanması, inzibati olaylar, fuhuş yapılan yerler ve içki içilen yerlerin tesbitini imam yapardı. Mahallede edepsizliklerin yaşanmaması İslam adabının dışına çıkılmaması imamın sorumluluğunda idi.

Ayrıca doğum nikah, boşanma ve ölüm gibi işlemler imam-hatipler tarafından yapılırdı. Hatta fırınların denetimi, sağlıklı koşullarda ekmeğin çıkarılıp çıkarılmadığını imam denetlerdi. Köylerde imam-hatip köyün en ileri geleni, en itibarlı ve saygı duyulan kişisiydi. İmam hatip'in sosyal

açıdan refah seviyesi oldukça yüksekti. Günlüğü bu günki bir cumhuriyet altınına denkti.

 

Tanzimat döneminde muhtarlık teşkilatının kurulması ile birlikte imam-hatiplerin yetkileri de kısıtlanmaya başlandı. Bir kısım yetkiler imam-hatip'ten alınıp muhtarlara devredildi. Daha açık ifade ile imam-hatip'in sosyal alandaki varlığına son verilip, dini konularda halkı aydınlatan, fetva verme camide namaz kıldırma gibi, idari ve sosyal yönlerden yoksul bırakıldı maalesef.

Kurtuluş savaşı döneminde din görevlileri, savaşın kazanılmasında, işgal altındaki vilayetlerin direniş göstermesinde halkı bir ve beraber olmaya en etkili görevi imamlar üstlenmişti. Halka cihat ruhunu aşılayan, devlete sadakatin vatan uğrunda kan dökmenin önemini camide vaaz ve hutbelerle ve bizzat savaş meydanlarında halkla iç içe olmak suretiyle kurtuluş savaşının kazanılmasında büyük roller üstlenmişlerdir. İmamlar camileri adeta birer karargaha çevirmişlerdir. Nice din görevlileri tarihin şanlı sayfalarında en güzel

yerini almak suretiyle tarihe mal olmuşlardır.

 

Cumhuriyet döneminde din hizmetini Şer?iye ve Efkaf Vekaleti üstlenmiştir. Daha sonra 3 mart 1924 tarihide D.İ.B. başkanlığı kuruldu. Kaynaklar o dönemde 5668 imam hatip ve müezzin kayyım olduğunu bildiriyor. Ancak her ne kadar devlet maaş verse de ücretleri çok düşüktü. Ayrıca personel yetersizliği yüzünden camiler yetersiz kalmış ve görevlisi olmağı için bir çok cami kapatılmıştı. 

25 Aralık 1932 tarihinde 13671 sayılı karaname ile 4.081 cami görevlisi Efkaf Umum Müdürlüğü?ne devredilmiştir. 23 Mart 1950 tarih ve 5634 sayılı kanunla 4503 cami görevlisi yeniden Diyanet İşleri Reisliği?ne bağlandı. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı?nın bütün personeli 14 Temmuz 1965 tarihinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamına alınmıştır. Hazreti Peygamberden günümüze kadar din hizmetinin evrelerinin özetini sizlere sunmaya çalıştık. Bu gün yüzbini aşan personeli ile ülkemizin her noktasına din hizmeti vermeye devam ediyoruz.

 

Bizde öyle bir camii anlayışı var ki; içinde dünya kelamı konuşulmayan, sadece namazın kılındığı sonradan dağılarak işinin başına geçildiği, yaşlı ve emeklilerin sığınağı halindeki bir mekan olarak telakki edilmektedir.

 

Biz öyle bir camii arzuluyoruz ki; içinde her türlü aktivitenin mevcut olduğu bir yer olsun. Gerçek hüviyetine kavuşmuş bir camii arzuluyoruz. Tıpkı Hz. Resulullah'ın (s.a.v.) uygulamasındaki gibi. O mescit, ev, eğitim ve öğretim yeri olarak 3 bölümden oluşturmuştu camiyi. Madem ki Resulullah bize örnektir. Yapılan camiler çok amaçlı hizmet sunmalı, camide okuma salonu, çok amaçlı konferans ve panellerin yapıldığı salon, spor salonu, misafirhane, Kur?an kursu, el işi kursları, aş evi gibi hizmetleri sunmalıdır. Yani tam anlamıyla bir kültür merkezi haline getirilmelidir.

 

Cami, birlik ve beraberliğimizin sağlandığı kutsal mekanlardır. Cami, huzur iklimi ve manevi sığınaktır.

Cami, manevi hastalıkların şifa kaynağı, ilahi çağrı ve davetin yapıldığı yerlerdir. Camiler, bir eğitim merkezidir.

Bu kutsal mekanların belirtilen işlevi etkin bir şekilde ifa etmesi için, samimi ve özverili hizmet eden, dininin görevlisi, imamın payı büyüktür. İmam bilgili becerikli, hoşgörülü, paylaşımcı, sosyal ve kültürel aktivitelerde yer almalı, cemaat ve çevresine örnek teşkil etmelidir. Zengin fakir, işçi memur, kültürlü cahil, her kesime hizmet ettiğinin bilinci ve şuuru ile hareket etmeli. Hizmetinde sevgiyi esas almalıdır.

 

Kısaca imam

Bütün manası içinde gizli, Önder

Namaz zamanı camiyi açan namazdan sonra kapayan değil, ömür boyu kapısını da gönlünü de açık tutan insan?

Gazali imamdı? Ebu Hanife büyük imam? İmamlık bir meslek midir? Öyleyse ulaşılabilecek en yüksek meslek?

Mihrabta rahlede kürsüde ama her zaman milletin önünde, bazen sapana da yapışır, körüğe de? Sütçü imam gibi tetiğe de?

İstiklal harbimizi başlattı? O da imamdı?

Allah Rasülü varken kimse imam olmadı?çünkü o imamdı. Sağlığında bu emaneti ümmetin en faziletlisi aldı, Sıddik ismi ondan kaldı.

Ne Hazreti Osman?a kalkan kılıç, ne Hazreti Ali?ye saplanan hançerdir. Ümmetin kavgasında O hakemdir.

Saltanat dövüşünde Akşemsettin?dir.

İmam günah listesi tutan değildir, günahları yuyan, yıkayandır.

Kara Cehenneme odun değil, Ak Cennete kamil insan hazırlayandır.

İman sarığı gibi gönlü de ak insandır?

 

Diyanet-Sen olarak din görevlilerimizin sosyal, ekonomik ve özlük haklarını aramak, din hizmetinin kalitesini artırmak için elimizden gelen çabayı her platformda gösteriyoruz.

Bu vesile ile ? Camileler ve din görevlileri haftasının insanımız ve toplumumuz, din hizmeti veren din görevlileri için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak?tan niyaz ediyor camilerimizin eksiklerinin, din görevlilerimizin sorunlarının giderilmesi  konusunda

olumlu ve güzel adımların atıldığı hayırlı çalışmaların yapıldığı bir hafta olarak değerlendirilmesini diliyorum.

Diyanet-Sen