ERZURUMHaber Girişi : 01 Aralık 2016 10:02

Büyük Kiremitlik Tabyası

Büyük Kiremitlik Tabyası
İstanbul'un Fethi'nden sonra topların savaşta yaygın kullanılması sonucunda kaleler, eski önemlerini kaybettiler. Zira kale surları atılan toplar sayesinde yıkılabilir olmuş, bu da kalelerin önemini geri plana itmişti.
İstanbul'un Fethi'nden sonra topların savaşta yaygın kullanılması sonucunda kaleler, eski önemlerini kaybettiler. Zira kale surları atılan toplar sayesinde yıkılabilir olmuş, bu da kalelerin önemini geri plana itmişti. 
Osmanlı Devleti'nin üç büyük gümrüğünden biri olan Erzurum gerek iktisadi, gerekse Anadolu'nun kapısı olması açısından stratejik olarak ayrı bir öneme sahipti. Bu şehir, devlet açısından önemliydi ve bu şehrin düşmesi demek asırlarca Rusların hayalini süslemiş olan "Sıcak Denizlere İnme Politikaları"nın gerçekleşmesi demek olacaktı. Bu yüzden Erzurum, padişah için özeldi ve müdafaası için ne gerekiyorsa yapılmalıydı. Bu sebeple de 1854 Kırım Savaşı'ndan sonra Erzurum'un müdafaası amacıyla şehri uzaktan savunabilmek için şehre hâkim tepelere tabya yapma fikri ortaya atıldı. 
Stratejik incelemeler yapıldı, şehrin dışında Top Dağı ve Kiremitlik Tepe üzerine tabyalar yapılırken şehrin etrafında da surlar yıkılarak yerlerine toprak istihkâmlaryapıldı(Erzurum'un en eski yerleşim planında şehir iç içe geçmiş üç kaleden oluşmaktaydı. Merkezde, şu an halen daha ayakta olan kale varken dışarıya doğru belli mesafelerle yapılmış iki sur daha bulunuyordu. Şehir de bu surların koruduğu alana kurulmuştu.). 
Şehre girişler toprak dolgulara yerleştirilen tünelvari kapılardan yapılıyordu. (Bu istihkâmların ve kapıların nasıl olduğu hakkında fikir edinmek isteyenler Ardahankapı(Kavakkapı)'yıgezebilirler. Gerek toprak istihkâm gerekse kapı, yıllara ve duyarsızlığa meydan okuyarak bugünlere gelebilmeyi başarmıştır. Ancak bizden sonraki kuşaklara da ulaşabilmesi ve şehrin tarihindeki bu ayrıntıları aktarabilmesi için şehri yönetenlerin tarihi yapıya sahip çıkmaları ve gereken tadilatı, düzenlemeyi ivedilikle yapmaları gerekmektedir.)Bu kapılarda bulunan nizamiyelerde giriş kayıtları  ve gerekli işlemler yapıldıktan sonra şehre girilebiliyordu.
Erzurum'da tabya yapımına başlandığında ilk olarak Aziziye Tabyaları (üç tane), Mecidiye Tabyası, Büyük ve Küçük Kiremitlik Tabyaları için plan ve projeler yapılmıştı(Aslında "yeniden başlandığında" demek daha doğru olur, zira ilk tabyalar 1577 yılında yapılmaya başlanmıştı. Ancak teknolojik gelişmelere bağlı olarak artık daha ciddi stratejiler geliştirilerek daha büyük tabyalar yapılması durumu gündeme geldi ve ona yönelik çalışmalar başlatıldı.). Ancak daha sonra (1877-78 Osmanlı- Rus Savaşı'ndan sonra) yeni tabyalara  ihtiyaç duyuldu ve yeni tabyaların yerleri belirlendi, sonra da yeni tabyaların inşası için harekete geçildi. 1884- 96 yılları arasında yeni tabyalar da inşa edilince tabya sayısı yirmi dördü buldu. Bu tabyaların bugün yirmi ikisi halen daha ayaktadır. 
2013 yılından beri tabyaları gezen bir Erzurumluyum. Benden sonra bu işe gönül veren başka dadaşlar da çıktı ve onların da gayretleriyle tabyalar şehir gündeminde daha fazla yer bulmaya başladı. Tabyaların hak ettiği değeri görmesi ve şehre de turizm bünyesinde katkı sağlaması açısından ne gibi faaliyetler yapılması gerektiği üzerine mesai harcıyoruz. Bu sebeple de her hafta bir tabyamızı sizlere tanıtarak onlarla ilgili paylaşımda bulunacağım. 
Black Turism (Hüzün Turizmi)
Turizm çeşitli alanlarda yapılabilen bir faaliyet. Erzurum gibi iklim sorunu yaşayan bir şehir için tarım ne kadar zorsa alternatif olabilmesi açısından turizm de bölge için o kadar can simidi olma özelliğine sahip. Malumunuz bu sene dördüncüsünü düzenlediğimiz bir tabya yürüyüşü oldu. Bu da milli bilinç ve turizm açısından bizim için özel bir anlam ifade ediyordu. Bu faaliyetin daha da güçlendirilmesi ve ülke geneline yayılması bir Çanakkale, Sarıkamış benzeri organizasyon olma düşüncesi, artık Erzurum'un hayalini süsler olmuştur. Bunun turizm açısından da özel bir ismi var: Black turism, yani hüzün turizmi. Tabyaları gezdirmek suretiyle şehirdehem manevi bir hava yaşanmasını sağlamak hem şehrin maneviyatını yaşatmak hem şehre ekonomik bir girdi sağlamak hem de bu vesileyle tabyaların yanlış insanlar elinde yanlış amaçlar için kullanılmasını engellemek mümkün olacaktır.
Kiremitlik Tabyaları
Büyük ve Küçük Kiremitlik Tabyaları olmak üzere iki tane yapılmıştır. Küçük Kiremitlik Tabyası'nın aslında küçük olmadığı da ulaştığımız bilgiler arasında yer almakta. Ancak günümüzde küçücük kalmıştır. (Yazımızın bundan sonraki bölümünde Prof.Dr. Murat KÜÇÜKUĞURLU hocamızın Tabyalarda dağıtılan kitabında yer alan tanıtım kısmına yer vereceğiz.)
Küçük Kiremitlik Tabyası: Küçük Kiremitlik Tabyası'nın büyük bölümü gafletten mi yoksa kasıttan mı bilinmez yıkılmış ve yerlerine çeşitli binalar yapılmıştır. Bugün çok küçük bir bölümü sağlam olan tabyanın odaları büyük oranda tahrip edilmiştir. Gerek âlemciler gerekse defineciler bu bölümlerde bazı yerleri kazmış ve tabyanın yapısını bozmuşlardır. Bu tabyanın orta bölümünde raylı sistem toplardan bir tane bulunmaktadır.
Büyük Kiremitlik Tabyası: 1989 yılı sonuna kadar askeri birlikler tarafından kullanıldığı için diğerlerine göre daha bakımlıydı. Daha sonraki süreçte sahipsiz kaldığı ve yerleşim yerlerinin çok yakınında bulunduğu için âlemcilerin mekânı haline gelmiştir. Tabyanın bir Mevlana Vadisi'ne beş de Atatürk Üniversitesine bakacak şekilde yapılmış toplam altı kapısı vardır. Kapıların hiçbiri yerinde durmamaktadır. Mevlana Vadisi yönündeki kapıdan Atlama Kuleleri tarafında doğru düz bir hat üzerinde inşa edilmiştir. Bu kapıdan girişte binanın sağlam olduğu ve genel yapısından hareketle iki kat olacak şekilde yapıldığı görülmektedir. Üst kat kiriş atmak suretiyle oluşturulmuş, sonraki süreçte bu yapı bozulmuştur. Tabyanın bu bölümünde duvarların ve tavanların simsiyah olmasından içeride ciddi ateşler yandığı anlaşılmaktadır.
İlk bölümün kapısından sola doğru döndüğünüzde kolonlar arasında sonradan duvar örüldüğünü görürsünüz. Son bölümde yaklaşık yarım metre derinliğinde bir çukur kazıldığı (Oraya gelen âlemciler veya defineciler tarafından kazıldığını düşünmekteyiz) dikkatinizi çekecektir.
Birinci bölümün kapısından ileriye doğru gidildiğinde basamaklar bulunmaktadır. Basamakların sol tarafından yukarıya doğru bir merdiven olduğu ve yıkıldığı gerek oradaki yapıdan gerekse duvardaki basamak izlerinden anlaşılmaktadır.
Basamaklardan ileriye doğru gidilince bir bölüme gelinir ve orada yeni basamaklar bulunmaktadır. Basamaklardan tabyanın ilerisine gidildiği anlaşılmaktadır ama o geçiş sonraki süreçte duvar örmek suretiyle kapatılmıştır. Basamakların sol tarafında üç basamaklı bir merdivenle çıkılan bir oda bulunmaktadır. Bu odanın da eşik seviyesinden 1 m aşağıda olduğu görülmektedir.
Tabyanın diğer yöndeki ilk kapısından girdiğinizde iki basamakla zemine inilir. Giriş yönünde sola dönerseniz yukarıda anlattığımız bölümü görebilirsiniz. Yaklaşık bir katlık yükselti farkı dikkatinizi çeker. Tabya boyunca duvarların zemininde karşılıklı çıkıntılar dikkatinizi çeker. Bu da yine ikinci kat olma ve zeminin sonradan doldurulmuş olma ihtimallerini akla getirmektedir.
Bu bölümde ileri gittiğinizde Mecidiye Tabyası'ndaki gibi odaların ortasından geçen bir koridor olduğu dikkat çekmektedir. Odaların bazılarının pencereleri sonradan doldurulmuş, bazılarının doldurulan bölümleri sonradan kırılarak tabyanın içine doğru yıkılmıştır. Bazı bölümlerde de toprağın kazıldığı veya ateş yakmak amacıyla ocaklar yapıldığı dikkatleri çekmektedir. Bu da yine oraya art niyetle giden kişiler tarafından yapıldığı kanaatini oluşturmaktadır. Bu bölümün sonunda yerde tahminen iki metrekarelik iki tane yaklaşık 30-40 cm yüksekliğinde beton bölüm dikkatinizi çekmektedir. Bunlarında sonradan yapıldığı gerek kullanılan malzeme gerekse yapı tarzı bakımından rahatça anlaşılmaktadır. Bu bölümde büyük bir kapı daha vardır. Bir kapı da bu bölümün ortalarına gelecek şekilde kapı bulunmaktadır. Bu orta bölümde Atatürk Üniversitesi yönüne bakan toplam üç kapı bulunmaktadır.
Orta bölümden çıkınca hemen bitişiğinde bir bölüm daha bulunmaktadır. Onun yanında da yine bir bölüm olmak üzere son bölümde iki kapıyla geçilen iki küçük bölüm bulunmaktadır. Bu bölümlerden birinde de hayvanlar için yer yapıldığı, onlara yem vermek amacıyla bir kanal yapıldığı görülmektedir. Bu bölümün askeriye zamanında atlar için mi yoksa askeriye terk ettikten sonra birileri tarafından hayvan bakmak için mi yaptığı bilinmemektedir. Hayvan bakımı yapıldığını düşündüğümüz yerin de pencereleri sonradan kapatılmış ancak daha sonra pencerelerden birinin açıldığı görünmektedir.
Tabyanın kuzey yönünden batı yönüne geçişte 20 m kadar ileride yer altına doğru bir oda bulunmaktadır. Giriş bölümünün etrafındaki taşlar sökülmüş durumdadır. Oradan içeriye doğru, oldukça dik bir merdiven inmektedir.
Tabyanın batı yönüne doğru gidildiğinde küçük tepeler olduğu görülecektir. Onlar da tabyanın parçalarıdır ve iç kısmında birer odanın olduğu görülecektir. Bu odaların da genel anlamda sağlam oldukları görülecektir. Batı yönünde ilerledikten sonra tepenin yamacında, 30 m kadar aşağıda bir düzlük olduğu dikkatinizi çekecektir. Bu düzlükte de çevreden verilen bilgilere göre şehit mezarları vardır ve mezarlar kaderine terk edilmiştir.
Er-Vak Bilim ve Proje Ekibi olarak geçen sene bu tabyanın çöplerini temizleyip basın açıklaması yapmıştık. Burada fuhuş yapıldığını,  içki ve uyuşturucu alemi yapıldığını söylemiş; burası için bir şeyler yapılması gerektiğini, "Biz ekip olarak çöplerini temizledik, yetkililer de burayı şehre kazandırmalıdır." sözlerimizle ifade etmiştik. Bu sözlerimizden ötürü tepki aldık. Ancak sözlerimizin arkasındayız. Biz buranın tadilattan geçirilip "Erzurum Kış Sporları Müzesi" yapılmasını (Atlama Kuleleri'nin hemen yanında olması bir avantaj olarak değerlendirilebilir.) ve bir kısmına da "Ermeni Meselesi Müzesi yapılarak haklı davamızı herkese aktarma şansı bulabiliriz.

Etiketler : tabyalar
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.