Kuşkusuz ki her anne-baba evlatlarının başarılarıyla gurur duyar, onların ülke ve millet yararı için güzel bir iş yapmasını ister...
Ben de çocuklarımla gurur duyuyorum. Çok şükür bizleri hiç utandırmadılar. Ailemiz daha da kalabalıklaştı. Çocuklarımın yanı sıra iki çocuğumuz daha var: Gelinim ve torunum...
Dün lise tahsili gören ortanca kızım Rabia Hilal, evde, eşim, en küçük kızım Arnisa Umay ve bana Çanakkale için yazdığı bir kompozisyonu okudu. Gündüz de aynı kompozisyonu okulda öğretmenlerine ve öğrenci arkadaşlarına sunmuş.
Ben çok beğendim. İstedim ki bu kompozisyonu sizler de okuyasınız.
Çanakkale'yi nasıl anlamalıyız, Çanakkale'nin günümüzde geçerli olması gereken en esaslı mesajı nedir?
Hamasetten ve duygusallıktan öte, rasyonel bir bakış...
"Vatan için ölmek de vardır, ama borcun vatan için yaşamaktır" demiş ya, Tevfik Fikret... İşte bu kompozisyon bize o hakikati hatırlatıyor; hem de Çanakkale üzerinden...
Rabia Hilal'e torpil filan yaptığım yok. Metin o kadar muhteşem ki, herhangi bir genç bu metni bana getirip "...amca Çanakkale için bunları yazdım bakar mısınız" deseydi, inanınız ki yine aynı saygı içinde yayınlardım.
Merhum Akif, Çanakkale'deki ordumuz için "Asımın nesli diyordum, işte o nesil" demişti ya...
Ben de kızım için aynı yakıştırmayı yapıyorum.
Rabia Hilal, "Asım'ın nesli"nin bugün de aynı şahlanışla dimdik ayakta olduğunu gösterdi.
Buyurun hep birlikte okuyalım, işte o yazı...
ÇANAKKALE DESTANI VE GENÇLİK
Mevcut ekonomik ve siyasi düzenin tamamen değişeceği ve kısa zaman sonra tekerrür edecek harbe gebeydi Birinci Dünya Savaşı. Harbin en kritik cephelerinden olan, çatışmaların sonucunun aynı zamanda savaşın neticesinin de belirleyicisi olduğu Çanakkale Cephesi, yüzeysel bakış açılarının ürettiği fikirlerin sunduğu gibi karşı karşıya gelmiş iki tarafın da verdiği kayıpların büyüklüğünün veya Rusya'ya gitmesi gereken yardımın ulaşmamış olmasının ötesinde, sahip olduğu önemi; evrensel anlamda özellikle de gençliğe bıraktığı anlam yüklü mesajlardan alır.
Geçen yüzyılın ardından dahi yalnızca Türkiye'nin değil birçok dünya devletinin arşivlerinde tarihin başta gelen kahramanlık hikayeleri arasındaki yerini korumuş, bugün bile askeri becerilerin, inancın önemi ve vatan sevgisinin emsali olarak genç nesillere aktarılmaya devam etmiş Çanakkale Destanı bugün yüzüncü yılına girmiştir. İlkokuldan bu yana öğretilen rakamların, tarihlerin, 18 Mart'larda okunan şiirlerin yanında Çanakkale Zaferi'nin gençliğin tarihe bakışında ve geleceği yönetme çabasında nasıl bir rol oynadığı etkinliklerin, araştırmaların merkezinde yer almalıdır çünkü Çanakkale ağıtlar yakılmak üzere ziyaret edilecek bir mezarlık ya da duyulan hayranlık için süslü lafların sarf edileceği bir dekor alanı değil, koca bir imparatorluğun son nefesini verdiği anlarda dahi üstesinden gelinen umutsuzluk ile gelecek nesillere kendine olan inancın, imkansızlık gibi görünen koşulların bahane olarak kullanılmaması gerektiğinin anlatıldığı o büyük sessiz kitabın sayfalarıdır. Dolayısıyla ilerleyen yılların politikacıları ve diplomatları konumundaki genç nüfusun görevi; Çanakkale ruhunu her yıl özel günlerde yüceltilen, Türk olmayan birine gururla anlatılan bir destan olmaktan çıkarıp geleceğe dönük hedeflerin, vasıflı bireyler olmaya giden aşamaların içerisinde özümsemeye çalışmaktır.
Çanakkale Zaferi'nin öğretileri arasında, içinde bulunulan koşulların zorluğunun insanların inancını yok etmesine, kaybeden olmayı kabullenmesine yol açmaması gerektiği yer almaktadır. Atatürk'ün "Gençliğe Hitabesi"nde değindiği üzere yaşanılan imkansızlıklar vatan savunmasının önüne geçmemelidir; özellikle doğrudan çatışmalarla sürdürülen savaşların bittiği bu dönemde gençliğe düşen en önemli sorumluluklardan biri ise vatan müdafaasını tam anlamı ile kavramak ve Çanakkale ruhunun gerekliliği olarak tüfeklerle, toplarla değil; bilgi üretmeyle, araştırmalarla ülke savunmasında yerlerini almaları gerektiğini bilmektir. Çanakkale ruhu düşman askerine kurşun sıkma anlayışının çok ötesinde, hangi konuda hizmet ediliyorsa onun hakkında uzmanlaşmak, zihinsel üretimlerde bulunmaktır.
Karşılarındaki ordunun büyüklüğüne tanık olduktan sonra dahi umutsuzluğa kapılmayan ve önce bireysel olarak sonra da toplumca hedeflerine inanan Çanakkale şehitlerinin vardığı sonuçlar ise terk etmeyi, bırakmayı, zorluklardan kaçmayı siliyor Çanakkale ruhunu benimseyen insanlarda...
Çanakkale Cephesi'nin tarih derslerinin müfredatına yerleştirilmesinin yanında, Çanakkale bilinciyle büyüyen gençlikler yetiştirmek, Türkiye'nin geleceğini de sağlam zeminlere oturtmaktır bir anlamda. Yılmamayı öğrenmiş, hedefi için tüm zorlukların üstesinden gelmeyi bilmiş ecdadın torunlarının yapması gereken, bireyden başlayarak Çanakkale ruhunun şiirden, gözyaşından ibaret olmadığını göstererek geleceğe kendinden emin adımlarla yürümektir. Unutulmamalıdır ki Çanakkale, ölüme bulanmış bir toprak olmanın yanı sıra geçmişin geleceğe ilettiği olguların taşımacılığını yapan bir yarımada olma özelliğini taşır. Çanakkale ruhunu içselleştirmek ise olguların anlatıldığı şifreleri çözmekle başlamaktır işe..