Daha öncesi neydi ne değildi bilemem, lakin son 25 yılına yakından tanık olduğum TRT Erzurum Bölge Müdürlüğü, hep haklı tartışmaların odağındaki bir kurum olmuştur.
Bu kadarıyla da kalmazdı...
Bir vakitler, içeride ayyuka çıkan dedikodular ve şeytana bile pabucunu ters giydirecek dalavereler yüzünden, biz gazeteciler arasındaki adıyla, "İngiliz Karargahı" olan TRT Bölge Müdürlüğü, yine bir vakitler aşırı harcamaları, ileri seviyedeki konforu ve yalnızca dayısı olanların ancak işe girebildiği bir kurum olması hasebiyle de, halk arasında "Adnan Ağanın Çiftliği" biçiminde anılırdı.
Neyse ki eski çamlar bardak oldu...
Sadece köprülerin değil, TRT'nin de altından çok sular aktı!
Öyle ki...
TRT, beş on yıldan beri sergilediği başarıları, dünya çapındaki yayıncılık atakları, hantal yapısından kurtulma yolundaki becerileri, izlenme rekorları kıran dizileri ve programlarıyla adından övgüyle söz ettiren bir kurum oldu...
Keza, TRT Erzurum Bölge Müdürlüğü de bu olumlu dönüşümden payına düşeni ziyadesiyle aldı.
Çünkü, bu ilave başarının bir sebebi vardı. O da, TRT Erzurum Bölge Müdürlüğü yönetimine bir kadın elinin değmiş olmasıdır.
Kahramanımızın adı, Ayça Alemdar...
Kendi çapında geliştirdiği yönetim ustalığı sayesinde, o güne kadar yalnızca ödenek tüketen bölge müdürlüğüne bir yıl gibi kısa bir zamanda, tamamen yayıncılık yoluyla yaklaşık iki milyon lira kazandırdı.
Öyle başarılı prodüksiyonlara imza attı ki, birinci lig maçlarının canlı olarak yayımlanmasından tutunuz da, ta Çanakkale'deki Çanakkale Şehitleri'ni anma programının milyonlara ulaşmasına kadar ülke çapında onlarca iş üretti ve Erzurum'u, bir anda kurum içerisinde önemli bir odak haline getirdi.
Ayça Alemdar, mühendis olarak işe başladığı TRT'de bir kaç yıl içerisinde çeşitli kademelerde yöneticilik yaptı ve nihayetinde de bölge müdür vekilliğine kadar yükseldi.
Alın terinin, dürüstlüğün, samimiyetin, özverinin ve çalışkanlığın ete kemiğe bürünmüş adı, Ayça Alemdar oldu...
Madem yöneticilik yapıyorum, şu halde işletme tahsili de görmeliyim dedi ve mühendislik eğitimine ilave işletme dalında yüksek lisans yaptı.
O'na güvenip inanan yöneticilerini ve dostlarını yanıltmadı: Bir mühendisten aynı zamanda iyi bir gazeteci, televizyon-radyo yayımcısı ve iyi bir müdür olabileceğini ispatladı.
Ayça Alemdar, yatan kardeşi ayağa kaldırmak hatta koşturabilmek için yeri geldi birilerinin tekerine çomak soktu ve hiç yılmadan "TRT, Yağma Hasan'ın böreği değil" dedi.
Hal böyle olunca; Ayça Alemdar anında yatan kardeşler ve avenelerinin hedefi oldu!
Vay sen misin, çalışın, diyen!
Vücut koordinatları yatmaya, ruh hali de lay lay loma programlanmış birisinden iş isteyeceğine, onu döv daha iyi!
Bereket; Türkiye eski Türkiye değil de, rol yapanla yol yapan kolaylıkla ayırt edilebiliyor.
Ayça Alemdar, birkaç yıl içinde erkek egemen bir kurumda yarattığı farkla, bir yandan hemcinsleri için rol model oldu, bir yandan da yöneticiliğin ya da yayımcılığın yalnızca erkek işi olmadığını, ülke genelindeki binlerce örneğinde olduğu gibi Erzurum'da da misliyle ispatladı.
Merhum Necip Fazıl, tam da bu mevzua denk düşen şirinde ne güzel tasvir etmiş başarı hikayesi yazanları...
Utansın...
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan koşmana bak sen !
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın !
Eski çınar şimdi Noel ağacı;
Dallarda iğreti yaparak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ileri varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!
Ey bin bir tane de solmayan tek renk,
Bayraklaşmıyorsan bayrak utansın!