Haber Girişi : 09 Ekim 2013 08:38

Bu sonucu nasıl okumalıyız?

Bu sonucu nasıl okumalıyız?

Bir partiye üye olan her kişi o partiye oy verecek diye bir kayıt yoktur elbette…

Evet; tam da böyledir; lakin bir kimse bir partiye gidip üye olmuşsa,  demektir ki o kişi, artık o partinin bir taraftarı, müridi ya da mensubudur.

Çünkü üyelik; aidiyet demektir.

Yani, “ben sizdenim, sizin yolunuzdayım”

AK Parti, ülke genelinde en düzenli biçimde örgütlenen bir parti…

Bunun en somut örneği Erzurum.

Sonuca bakar mısınız?

2009 yılında Erzurum genelinde toplam 26 bin kayıtlı üyesi bulunan AK Parti, bugün itibarıyla 105 bin üyeye ulaşmış.

Halbuki aynı AK parti en son yerel seçimde 250 binin üzerinde rey almış bir parti…

Bu da şu demek: AK Parti’ye oy veren vatandaşın sadece yüzde elli civarındaki kısmı üyelik kaydı yaptırmış.

Bundan böyle manzara çok daha değişebilir. Çünkü yeni demokrasi paketinde üyeliğin önü büsbütün açılıyor.

Şimdiye kadar devlet memurları herhangi bir partiye üye olamaz ve parti kadrolarında görev alamazdı.

Artık o yasak kalktı.

Dileyen memur dilediği partiye üye olabilecek.

Bu durumda birkaç ay içerisinde AK Parti’nin 105 bin olan kayıtlı üye sayısı 250-300 bin sınırına dayanırsa kimse şaşmasın.

Çünkü bu meseleyi en fazla ciddiye alan parti AK Parti…

Biz, “Önümüzdeki Mart’ta yapılacak yerel seçimlerin Erzurum’daki uzak ara favorisi AK Parti’dir” deyince, farklı cephelerdeki dostlar gönül koyuyor.

Bazıları da gönül koymaktan da ileri giderek, bizi “yandaşlıkla” itham ediyor.

Boşuna celallenmeyin…

Halep oradaysa arşın da burada…

Hele bir de siz açıklayın partinize kayıtlı kaç bin üye var?

AK Parti diyor ki, “2009 yılında 26 bin üyem vardı, şimdi bu sayı 105 bine ulaştı”

Yanlış ve yalan ise, AK Parti’ye çağrıda bulunun, kayıtlarını kamuoyu ile paylaşsın.

Yok yanlış ve yalan değilse siz ne yaptınız ve niçin sizin üye sayınız bir arpa boyu yol almadı?

“Efendim o üye sayısı şişirme veya zoraki üye”

Böyle diyenler de yok değil.

Olabilir mi böyle bi şey?

Gerçekten bir parti kendisine kayıtlı olmayan insanları kayıtlıymış gibi gösterebilir mi?

Yahut da bu iktidar partisi de olsa insanları cebren parti üyesi kayıt edebilir mi?

Sorduk, soruşturduk.

Olması asla mümkün olmayacak bir durum değilmiş.

Ancak böyle bir tespitin yapılması halinde o partinin başı ciddi biçimde belaya giriyor.

Hele birisi çıkıp derse ki, “ben falanca partiye kayıt yaptırmadığım halde o parti beni üyesiyim gibi göstermiş” vah geldi o partinin haline…

Lafı yine uzattım ama aslında demek istediğim şudur:

AK Parti, seçmenin yüzde elliye yakınının oyunu almış olmasına rağmen, ekmek elden su gölden hesabı yapmıyor.

Dağ-taş demeden çalışıyor.

Üye sayısına mı ihtiyacı vardı ki, 26 bin üyesini 105 bine çıkarmış?

Diğer partiler ne yaptı acaba?

AK Parti’nin niye “farklı” olduğunu göstermek için size küçük bir örnek vereceğim.

Geçtiğimiz yaz döneminde malumunuz Meclis tatildeydi.

Hali vakti yerinde olanlar sahillerde deniz ve kumsalda gününü gün etti; helal olsun…

Fakat AK Parti ne yaz, ne tatil dinledi.

Misal; milletvekili Adnan Yılmaz…

Birebir yakından takip ettik.

Başkaları gezip tozmanın peşindeyken, Adnan Yılmaz tam üç ay boyunca o köy senin bu mezra benim deyip dolaştı.

Öyle zannediyorum ki ayak basmadığı köy kalmamıştır.

Sanki seçim olacak ve sanki kendisi sadece o köylerden alacağı oyla seçilecekmiş gibi günlerce gece gündüz çalıştı.

Araştırdım; daha doğrusu parti merkezine sordum, “Adnan Yılmaz’a parti mi böyle bir görev verdi?” diye…

“Hayır” dediler. “Partinin bu yönde bir görev çizelgesi yok. Sayın Yılmaz tamamen kendi inisiyatifi ile bu ziyaretleri yapıyor.”

O Adnan Yılmaz ki, listenin ikinci sırasından Meclis’e girmiş bir isim…

O Adnan Yılmaz ki, adaylığı sırasında en azından bizim tarafımızdan çok sert eleştirilere maruz kalmış bir isim…

Başkaları gibi kumsalda güneşlenmek dururken, köyleri dolaştı.

AK Parti’nin üç dört yıl içinde 26 bin olan kayıtlı üye sayısının 105 bine çıkması, bu sebeptendir ki tesadüf değildir. Hele hele de dayatma hiç değildir.

Bize sövüp saymak yerine, şapkalarını önlerine alıp düşünsünler:

Nerede yanlış yaptık ki bu halk, on bir yılı aşkın süredir iktidar olan bir partiye yine teveccüh ediyor?

İşte yasa çıktı, isteyen memur istediği partiye üye olabilecek.

Haydi sizi görelim…

“Diğer partiler aday belirleyecek, AK Parti ise başkanı” deyince, küfür ve hakaretin bini bir para…

Çürütün o zaman bu iddiayı…

Hangi köye, hangi mezraya gittiniz, kaç bin kişinin elini sıktınız?

Siyaset sadece kent merkezlerinde yapılan bir fantezi değil artık…

AK Parti bunu gösterdi.

Adnan Yılmaz ise, o siyasetin ete kemiğe bürünmüş bir halidir.

Haftalarca, aylarca o köy senin bu mezra benim deyip dolaştı.

Dile kolay; laf olsun diye yapılacak bir iş değil.