Haber Girişi : 15 Mart 2020 22:43

Bu şehrin türküsünü söyleyen adam...

Bu şehrin türküsünü söyleyen adam...
Biliyorum, “Şimdi durup dururken Raci Alkır nereden çıktı” diye soracaksınız…
Haklısınız, ne doğum, ne de ölüm yıldönümü…
Tut ki bir büyüğüm ve dostumu özledim, olamaz mı?
Evet; Raci ağabeyden söz ediyorum…
Allah aşkınıza aradan şu kadar zaman geçti, söyler misiniz kim O’nun kadar Alvarlı Efe’den güzel söyledi, ya da kim O’nun kadar Gülahmet’i böylesine içten okudu..
Dün gece arşivime girdim ve TRT’nin eski kayıtlarını bulup yeniden Raci ağabeyi dinledim..
Ne diyeyim ki size…
Üzerindeki takım elbisenin yakışması mı…
Mikrofon tutuşu mu…
Okuduğu birbirinden enfes
Erzurum türküleri mi…
Merhum Alvarlı Muhammed Lütfü Efe deyince, akla otomatikman rahmetli Raci ağabeyi gelir...
Çünkü Cennet mekan Efe’nin o birbirinden anlam yüklü şiirleri, Raci ağabeyi üzerinden milyonlarla buluşmuştu.
“Mevla’ya emanet ol Erzurum”
Başka bir ifadeyle Alvarlı Efe demek, başka bir şekliyle Raci ağabey 
hatırlamaktır…
Raci Alkır, Erzurum demekti…
Raci ağabeyi Erzurum adına bir elmanın yarısıydı...
Bu şehrin türküsü O’ndan sorulurdu, bu şehrin acısı ve sevinci Raci Alkır demekti…
Dün sevgili Vahit’i aradım, en azından Raci ağabeyinin yerine mahdumu Vahit’le hasret gidermek istedim…
Eyvah...
Meğerse sevgili Vahit ne vakitten beri hastanede tedavi altındaymış…
Neyse ki Vahit kardeşimin hastanede bulunması ciddi bir sebebe dayanmıyor…
Hani aynı şey değil ama…
Ola ki, bir gün Raci ağabeyin tüm kayıtları silinmiş olsa, kendi adıma çok üzülürüm, kahrolurum; ama neyse ki elimde Vahit Alkır kayıtları var…
Vahit Alkır, bir yanıyla da Raci ağabeyi demek değil mi?
Kaç kişi vardır ki benim kadar imtiyazlı olsun?
Hem bu şehrin efsane bir sanatçısı olan Raci Alkır’la “ağabeyi kardeş” mesabesinde
olan, hem de Raci ağabeyin oğlu ve aynı zamanda kaliteyi zerre kadar düşürmeden devam ettiren dostluğumuzun mimarı olan oğlu Vahit Alkır…
Vahit benim arkadaşım, lakin ondan önce rahmetli Raci ağabeyi benim büyüğümdü…
Müziğe dair bir aşinalığım yok, bazen Vahit’e takılırım, “plak çıkaracağım” diye..
Vahit de sağolsun hep babasından bize kalan eserleri okur ve hiç gocunmaz…
Bana göre ciddi bir sorun yok, ama sanki sevgili dostlar Vahit rahatsız…
Vahit’i biraz tanırım, öyle ufak tefek şeyleri mesele edecek adam değildir.
“Ağabeyi biraz rahatsızım ” dediyse Vahit; biz anladık ki Vahit üzgün ve hasta…
Bir yanda kulağım Raci ağabeyin eski kayıtlarında, bir yandan da Vahit’i dinliyorum…
Kırmızıgül, hiç bu kadar güzel bayrak rengine boyanmamıştı…
Besbelli ki her daim ordumuz muzaffer olacak.
Baksanıza bütün şarkılar, bütün türküler ve bütün şiirler hep aynı nakaratı ya da aynı dizeyi tekrarlıyor:
“Sen çok yaşa, canımdan aziz olan Türkiyem”
Gerisi hakikâten hikaye…
Haydi Raci ağabeyi bize bir de derinden bir şey söyle…
Alvarlı’dan ise, baştacı…
Emrah ve de Sümmani de yüzde yüz kabulümüz, olmadı “ay gülüm seni camekanda görmüşler” de, uyar bize…
Belki çoğu zaman dertlerimizi divit kalemle aşk mektuplarına dökemedik ama hep sevdaya, hasrete, gurbete, savaşa ve tıpkı Yemen’e gidip de gelmeyenlere dair nice yürek burkan hikayelerimiz ve bu hikayelerin türküleri oldu…
Raci ağabeyi iyi ki de bilmedin.
Hani sen diyordun ya, “… burası Yemen’dir gülü çemendir” diye…
İşte o Yemen’in, gülünden hiç eser kalmadı… Emperyalist güçler sözde Müslüman olan şerefsizler eliyle o Yemen’i çöl cehennemine çevirdiler. Yemen yandı, Yemen
yıkıldı; ne şimdi gülü kırmızı ne de çimeni yeşil…
Anadolu’nun çatısı bu diyar, ölümden beter göçlerin arkasında elleri koynunda kalan biçarelerin yanık sesleriyle yankılanıyor hâlâ…
Anadolu, yarım kalmış sevdalıların mahzun vadisidir.
Bu yüzden kışın çok soğuk, yazın serindir başı…
Bilir misiniz niye gülmez bu coğrafyada insanlar ve bilir misiniz niye hançer vardır bizim barlarımızda?
Raci ağabeyi sen bize “Mevla’ya emanet olsun Erzurum” derken, bir yandan kendi iç çığlığını haykırıyordun, diğer yandan da merhum Alvarlı’nın duasına bizlerin “amin” demesini istiyordun…
Öyle de oldu be ağabeyi…
Kırmızıgül niye bizim için Sarıgelin’den daha önemlidir bilmem anlayabildiniz mi?
Vahit kardeşim şu günlerde hasta, hep beraber acil şifalar dilemesine diliyoruz da, artık Vahit de bize bir ses versin…
Hiç olmazsa, “azizem...” desin…
Sevgili dostlar; siz, dostlarınızı özleyip ve dostlarınızla var olduğunuzca güçlüsünüz…
Haydi Vahit bir an önce ayağa kalk da bize türkü söyle…
Çünkü hiç kimse senin kadar “göç göç oldu”yu bu kadar güzel söyleyemedi…
Etiketler : türkü
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.