Tortum Şelalesi...
Narman Peri Bacaları...
Palandöken Kış Turizmi...
Hayvancılık (özellikle süt inekçiliğinin geliştirilmesi)
Tarım sektörüne karşılıksız destek...
Tekstilkent ...
İnanç ve kültürel turizm..
Yeni yıldızlı otellerin yapımı...
2. Organize Sanayi Bölgesi'nin geliştirilmesi, üretimin artırılması...
Bu "üst" başlıklar,Vali Okay Memiş'in "Erzurum ajandası"ndaki "yapılması öncelikli" işlerden yalnızca bir kaçı...
Güvenlik...
Asayiş...
Eğitim...
Sağlık...
Bu başlıklar ise, zaten bir valinin ajandasında "olmazsa olmaz" konuların başında yer aldığı için gündem olmadı...
Dün iftarda Vali Okay Memiş'in davetlisiydik.
Vali Memiş, mesleğinin "kalfalık" sayılacak bir dönemini Erzurum Valisi olarak geçiriyor.
Gümüşhane'den sonra geldiği Erzurum'da, şehrin iktisadi yapısına karşın ülke içindeki özgün ağırlığı arasındaki farkı bir çırpıda fark ettiği için, "Erzurum Valisi" olmanın hem çok zor bir görev olduğunu, hem de sevgi ve cesaretle çalışılması halinde çok kolay ve zevkli bir hizmet makamı olduğunu görmüş...
Kabul edelim ki, Erzurum bir sanayi şehri olmadığı gibi en azından kısa ve orta vadede de böyle bir potansiyele sahip olması olası gözükmüyor.
Vali Bey'in de bir kaç ayda isabetli biçimde tespit ettiği gibi Erzurum, eskiden "garnizon şehri"ydi,yakın tarihten (siz buna altmış-yetmiş yıl deyin) itibaren de "memur şehri"dir.
Hal böyle olunca, yapılması gereken işler de bu gerçek doğrultusunda ele alınmalı ve olmadık hayallerin peşinden koşup insanları boş bir ümide kaptırmaktansa, ayağı yere basan gerçekçi projelerin takipçisi olmak gerekir.
Bir vali tek başına mucizeler yaratıp, şehri en birinci il haline getiremez.
Kimse olmadığı gibi valiler de "kurtarıcı" değillerdir.
Lakin; çalışkan, yürekli, azimli,dünyadan haberdar, ve görev yaptığı şehirle adam akıllı rabıta kurmayı başaran iyi bir vali, çok büyük işleri başarabilir ve adam akıllı hizmetlere imza atabilir.
Bu şehre adam gibi adam olan valiler geldi; arada bir "arızalı tipler" çıktıysa da umumiyetle devlet Erzurum'a iyi niyetli çalışkan kimseleri vali olarak gönderdi...
Vali Okay Memiş de bu isimlerden biri...
İstiyor ki, Erzurumlunun, O'nun adıyla anacağı hizmetleri olsun.
Her şeyden önce popülist biri değil...
Lafı eğip bükmeden konuşuyor.
Özeleştiri yapıyor, eksik ve noksanları sayıp dökmekten yüksünmüyor.
(Gerçi şu son günlerde yanlış bir anlaşılmadan ötürü bazı meslektaşlarımızla arası biraz limoni ama, inanıyorum ki karşılıklı diyalogla bu sorunu çözebilecek yapıda bir insan)
Vali Okay Memiş, dünkü iftarda Erzurum'a dair hayırlı planlarını, projelerini tek tek anlattı.
Yazının girişinde alt alta verdiğimiz o başlıkların tamamının içini dolduracak açılımları vardı Dikkatle dinledik, o açılımların hiç biri ütopya değil. Şehrin desteği ve politikacılarımızın omuz vermesiyle hepsi tek tek kuvveden fiile geçebilecek çalışmalar.
Kaldı ki, misal; soğuk süt zinciri, tekstilkent, tarıma destek, Tortum Şelalesi, Hilton Oteli gibi konularda somut adımlar atıldı, sistem işlemeye başladı bile...
Palandöken'e yepyeni beş yıldızlı bir otel daha geliyor. O da, Vilayetler Birliği eliyle olacak. Palandöken'de vaktiyle Özel İdare tarafından yaptırılan misafirhane, on onbeş milyon lira harcanarak, profesyonel işletmeye açılacak bir otel olacak. Böylelikle Palandöken'deki yatak kapasitesi artmış olacak.
Dünkü iftarda, Erzurum'un yeni logosunu da gördük.
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden Orhan Ardahanlı hocanın çizdiği yeni logo, son derece başarılı bir çalışmaydı. Çift başlı kartal, Çifte Minareler, kardelen çiçeği ve kış turizmi var...
Şehirler de insanlar gibidir,hayalleriyle hayata tutunurlar...
Erzurum, kadim bir şehir olarak bugün belki iktisadi açıdan olması gereken yerde değil, ama bu, yarın o istediği yere gelmeyeceği anlamına gelmez.
Ne kadar çalışır, azmeder, inanır ve o yolda yılmadan yürürseniz, yoksulluk ve geri kalmışlık sizin kaderiniz olmaktan çıkar.
Coğrafya kaderdir, ama kader değişmez bir hüküm değildir.
Vali Okay Memiş, bu şehre dair hayaller kuruyor ve istiyor ki, bizler de kendisine bu yolda yoldaş olalım ve Erzurum'u ayağa kaldıralım.
Şairin ifadesiyle iki el bir baş içindir.
El de bizde baş da bizde...
Şu halde eften püften mazeretler,Erzurum'un ayağa kalkmasının önünde engel olmamalı...
Bundan beş yıl önce biri çıkıp deseydi ki, "Erzurum'da soğuk süt zinciri başlatalım" pek çok kimse burun kıvırıp geçerdi.
İşte bakın bugün o rüya geçek oldu. Tank sayısı hızla artıyor, zincire katılan köy ve köylü sayısı çığ gibi büyüyor.
Değil mi ki istenince dağlar bile deliniyor.
