Bu millet ne yiyor?

Tarım Bakanlığı eksik iş yapıyor…

Sahte ürünü yakalıyor, ama sahte ürünü imal eden tesise dokunmuyor!

O sahtekar da, yeni bir isim altında piyasada kendine yer buluyor.

Keyfinizi kaçırmak istemem, ama masanızdaki bal da tereyağı da sahte olabilir. Sucuğu demiyorum bile…

Bu işin artık cılkı çıktı.

Bendeniz Sayın Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’dan istirham ediyorum:

Besbelli ki sahte ürün yapanları saymakla yoruldunuz. Yurdun dört bir yanı sanki de sahtecilerle kuşatılmış.

Ne siz saymaktan ne de biz onların isimlerini not etmekten usanmadık.

Sayın Bakan, evrensel ölçekte polislikte bir kural vardır:

Marifet, hırsızı çaldıktan sonra yakalamak değil, çalmasını önlemektir.

Siz bakanlık olarak oturmuş kim ne halt ederse etsin misali izlemişsiniz…

Ne vakit ki toplumsal bir kıyam olmuş, o zaman harekete geçip sahtecilerin tepesine binmişsiniz…

Hiç kusura bakmayın Sayın Bakan, samimi değilsiniz.

Bu herifler yıllardır bu milletin canına kastederken neredeydiniz?

(Yirmi iki yıldır CHP mi iktidar?)

“Tağşiş”

Yani esas ürüne, sahte bir şeyler karıştırma…

Sayın Bakan…

Siz bugünlerde sahte sucukçuları ve peynircileri yakalıyorsunuz; eyvallah…

Lakin bu millet tükendi artık…

Ekmek alırken bile korkuyor:

Ya domuzdan mülhem bir şey varsa…

Sayın Yumaklı…

Şimdi seri biçimde yakalıyorsunuz ya…

Müsaade buyurun size bir soru sorayım:

Niye bize yıllarca sahte bal, sahte yağ, sahte zeytin, sahte peynir, sahte yumurta ve sahte sucuk yedirtiniz?

İlla da toplumsal bir infial mı gerekiyordu?

Tıpkı “Yenidoğan Çetesi” gibi bir skandal mı patlamalı mıydı?

Sayın Bakan…

Biz inanırdık ki her yerde olur ama Erzurum’da asla olmaz…

Ne o?

Sahte ürün…

Maalesef meğerse Erzurum, tam anlamıyla sahte ürün merkeziymiş…

Sayın bakan; o kadar vurulduk ki artık boynuz yemekten bitap düştük…

Dönem dönem meşhur oluyor, filan yerde piyasa değeri şu olan tereyağı orada bu…

Hurra…

Aha işte gördünüz o dümbelek de sahtekar çıktı.

Hemşerim, kusura bakma adına tereyağı yerine herze yemişsin.

Neyse ki şimdilik Erzurum’da tavuk yerine martı yok!

(İyi ki de deniz şehri değiliz.)

Hakiki işletmeler ağır iktisadi şartlara dayanamadığı için teker teker kapanırken bu sahtekarlar, türlü isimler üzerinden tam gaz devam ediyorlar.

Zahir yeni konsept bu…

Bir de iftiharla söylüyorlar:

“Bizim sucuklarımızda, bizim kavurmamızda domuz eti yok!”

At ve eşek eti var ama…

Sayın Bakan Yumaklı, peki biz ruhlarını şeytana teslim eden bu iblislerle hangi sofrada oturabiliriz?

Sayın Bakan…

Biz tüketici olarak Erzurum’da kasaptan et alırken, onun at mı eşek eti olduğunu nasıl ayıracağız?

Siz ki Bakanlık olarak arazide asla yoksunuz…

Denetimleriniz tamamen medyaya dönük…

Bilindik bir marketten bir kaşar alıp, sonra da onun en hakiki kaşar olduğunu anlatmaya memur kıldığınız memurlarınıza inanıyorsunuz..

Sayın Bakan kırılmayın, ama biz…

Bilmezsiniz, ama bu şehir yılın yedi ayı kar ve soğuk altında…

Üşümemize mı bakalım ne yediğimizin sahte olduğuna mı?

Sayın Bakan, artık elim civil peynirine bile gitmiyor:

Ya it yağı varsa…

Siz “tağşiş var” diyorsunuz da ne değişiyor?

Sahtekarlar farklı isimlerde aynı tesislerde üretime devam ediyorlar.

Sayın Bakan, siz isimleri mi yasaklıyorsunuz üretim merkezlerini mi?

Sahteci aynı sahte ürünü, başka isim üzerinden aynı gün piyasaya sürüyor!

Ama Bakanlık, üç yıl önceki ürünün hesabını görüyor hala…

Sayın Yumaklı…

En azından artık bizi kandırmayın…

Piyes oynama yaşını çoktan geçtik…

Erzurum tağşiş cenneti olmuş, ama bir tane şerefsizin imalathanesi kapatılmadı.

Sayın Bakan…

Üzme bizi…