Sorun; ne demokrasimizin yetersiz oluşu ne de iktidarın izlediği politika... Sorun; şer odaklarının gerçek niyetlerinde besledikleri ve fırsat buldukça da kuvveden fiile geçirdikleri karanlık emelleridir. Son aylarda başta İstanbul ve Ankara olmak üzere çeşitli şehirlerimizde masum insanlara yönelik yapılan kanlı saldırıların tek bir amacı var: İç savaş çıksın, Türkiye de Suriye, Irak ve Libya gibi paramparça olsun, milyonlarca insan hayatını kaybetsin.
Çünkü: inanıyorlar ki böyle bir manzara karşısında, tüm Ortadoğu kan gölüne döner ve nihayetinde de her şeyin yönetimi tek merkezden sağlanır. Küresel aktörlerin kurguladıkları bu kanlı ve de kirli oyunun sahadaki cüce figüranları ise, artık kuşkuya yer bırakmayacak şekilde en başta PKK ve Paralel Yapı'dır. Öteki terör örgütleri, bu örgütlere arka çıkanlar ve
suret-i haktan gözükerek bizi sırtımızdan hançerleyenler de o cüce figüranların erketeleridir.
Bereket, bugün iktidarda ve devletin tepesinde bu kirli ittifakın kodlarını çözebilen bir irade ve güçlü bir kararlılık var.
Dünün Türkiye'sine dayatmada bulunan ve her istediğini tıpış tıpış yaptıran Batı, şimdi karşısında şamar oğlanı bir anlayış bulamayınca adeta çıldırıyor. Nasıl olur da Türkiye kendi ayakları üzerine kalkar, kendi milli savunma sistemini kurar, ekonomisini geliştirir ve nasıl olur da dünün her sözümüze başüstüne diyen Türkiye'sinin yerine bugün kendi politikasını kendisi belirleyen bir ülke olur. Evet; inanınız tüm dert dava budur. İşin acı tarafı ise, sokaktaki sade vatandaşın tüm detaylarıyla çözdüğü bu şifreyi, müzmin müştekilerin görememesidir. Misal; bir de iflah olmaz "Tayyip düşmanları" var, onların gözüne de gönlüne de en çarpıcı hakikatleri soksanız bile septik bakışlarını değiştiremezsiniz.
Aslında hiç bir önemi de yok bunun..
Evlerimize kapanıp sinmek şer odaklarının ekmeğine yağ sürecektir
Zira, görmesi ve bilmesi gerekenler neyin ne olduğunu çok iyi görüyor da biliyor da...
Zaten bu sayededir ki, hangi senaryoyu denerlerse denesinler, milletin dik duruşunu ve bilinçli iradesini iğdiş edemiyorlar. Görün bakın Allah'ın izniyle onlar kaybedecek ve saklandıkları o lağım çukurlarında boğulup gidecekler. Yeter ki milletimiz devletiyle birlikte uyanık ve de cesur olsun...
Evlerimize kapanıp, terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmek yerine inadına sokağımıza, caddemize, meydanlarımıza ve çarşılarımıza çıkmalıyız. Çıkmalıyız ki, bir kaç bomba ile bu milleti kimsenin sindirip korkutamayacağını dost düşman herkes görsün.
Biliyoruz, karşı karşıya kaldığımız manzara sanıldığından daha vahimdir. 101 yıl önce Çanakkale Muharebesi'nde adı ve şekli bilinen bir kaç devlete karşı aslanlar gibi çarpışmıştık. Bugün karşımızda "yedi düvelden" daha şedit bir düşman ittifakı var. En kötüsü de içimizdeki hainler... O hainler, sırf çürümüş ve kokuşmuş amaçlarına ulaşmak için ülkelerinin göz göre göre yanmasına ve masum insanların ölmesine razı oluyorlar.
Buna rağmen bu millet, Allah'ın inayetiyle bu belânın da üstesinden gelmesini bilecektir.
Mehmet Şener