Hani Antepli demiş ya,"Adamın Ömer diyeceği ağzını büzmesinden belliydi."
Akıl ve ruh sağlığı artık ciddi ciddi tartışılan bir kimse tarafından yönetilen bu Amerika'nın da, bugün olmasaydı en geç yarın Türkiye'ye bir "madik" atacağı ayan beyan ortadaydı.
Boşuna bir vakitten beri ağızlarını büzüp büzüp durmuyorlardı!
Neyse ki, devlet-millet bir kez daha el ele vererek, bu sancılı süreci kontrol altına alıp, bundan sonra gelebilecek "salvolara" karşı da gerekli tedbirler alındı.
Kabul etmeliyiz ki, bu "badire"nin olabilecek en az zararla atlatılmasında, milletin inancı, azmi ve devletine duyduğu güven kadar,Başkan Erdoğan ve kurmay ekibinin de dirayetli duruşları, oyunu iyi okumaları ve kurulan tuzaklara karşı cesur adımlar atmaları başat bir rol oynamıştır.
Elbetteki "tehlike" tümüyle "bertaraf" edilmiş değil, baksanıza dünyanın başına bela olup çıkan eski genelev patronunun torunu, ha bire yeni "herzeler" yiyip duruyor!
Dolayısıyla doğabilecek her yeni duruma karşı teyakkuzda olmalıyız, içimizdeki işbirlikçiler eliyle piyasaya sürülmesi muhtemel kökü dışarıda olan açık kapalı saldırılar için çelikten bentler oluşturmalıyız.
Bayram öncesi ağzımızın tadını kaçırdılar, hatta çok daha fazlası bile oldu; değil mi ki, iş dünyasının yüreğini ağzına getirdiler.
Herkes aynı şeyi sorup durdu:
Acaba küresel bir saldırı ile mi karşı karşıyayız, yoksa kendi ülkesi için de artık bir "tehdit" ve "tehlike" haline dönüşen, tutarsız bir kimsenin hışmına mı uğradık?
Bereket versin ki ikincisi oldu. Hoş bu da ziyadesiyle zarar verici ve can yakıcı ama birincisinin yanında ehveni şer sayılır.
Trump'ın, Amerika devleti adına sergilediği bu vahşiliği gören,uzak yakın onlarca ülke Türkiye'nin yanında yer aldı, destek sözü verdi, Trump'ı kınayan samimi açıklamalar yapıldı.
Zaten kendi ülkesinde de sadece Evangelist gruplar için bir kıymet-i harbiyesi olan bu azgın teke, er ya da geç duvara toslayacaktır.
"Türk'e Türk propagandası" yapıyoruz gibi olmasın, lakin Türkiye de ağaç kovuğundan çıkmış bir ülke değildir.
Kabul edelim...
Paramızın değeri düştü, A'dan Z'ye aklınıza gelen her şeye zam geldi, milletin alım gücü azaldı, iş dünyası günlerce panik halinde kaldı,dövizle borcu olanın borcu katlandı, devletin mali yapısında örselenme oldu...
Bütün bunları yaşadık, yaşıyoruz.
Allah'a şükür ki daha beteri olmadı.
Zira o daha beteri, milletin de ülkenin de belini öyle bir bükerdi ki işte o zaman, yaralarımızı iyileştirip yeniden ayağa kalkmamız belki onlarca yılı bulabilirdi.
Allah'tan niyazımız odur ki, görünür görünmez kazadan, beladan,afetten, iç ve dış düşmanların şerrinden ülkemizi, milletimizi ve devletimizi muhafaza buyursun.
Bu vesileyle mübarek Kurban Bayramınızı en içten duygularımla tebrik eder, daha neşeli, daha huzurlu, daha güvenli, daha bereketli nice günlere hep birlikte erişmemizi Mevla'ya arz ve niyaz ederim.