Abdülrezzak Cellat, Borsa başkanlığına aday olduğunu açıkladığı bu sabah, yanında bir çok işadamının yanı sıra, Borsa'nın uzun yıllardan beri "değişmez" başkanı olan Hakkı Hınıslıoğlu da vardı.
Bu fotoğraf, ayan beyan göstermektedir ki Hakkı Bey, önümüzdeki ay yapılacak Borsa seçiminde aday olmayacağı gibi, boşaltacağı koltuk için de aday olan Celat'ı desteleyecek.
Hayırlı uğurlu olsun...
Hakkı Hınıslıoğlu, yaptıkları ve yapamadıklarıyla Borsa tarihinin bir dönemine imzasını atmış önemli bir isimdir.
Ama her görevin bir nihayeti vardır, tıpkı insanoğlunun fani olması gibi...
Besbelli ki Nisan'dan sonra Erzurum Ticaret Borsası'nda yepyeni bir dönem başlayacak.
Şayet başka bir isim daha çıkmaz ise, şu anda Abdülrezzak Cellat ile yine alanında başarılı bir isim olan Hakan Oral, bu önemli görev için yarışacaklar.
Her ikisi de bu şehrin evlatları, her ikisi de rüştlerini ispatlamış işadamlarıdır.
Borsa delegesi bir tercihte bulunacak ve böylelikle bir yandan Hakkı Hınıslıoğlu döneminin resmen sona erdiğini, bir yandan da yeni dönemin kaptanını ilan edecek.
Abdulrezzak Cellat, daha önceki Borsa seçimlerinde de yine Borsa delegesi tarafından bu yarışa girmesi istenmiş ancak O her seferinde, affını dilemişti.
Ne zaman ki Hakkı Hınıslıoğlu bundan bir müddet evvel "artık daha aday olmayacağım" dediyse, Cellat için de adaylık artık kaçınılmaz oldu.
Senelerden beri gıda sektörünün hem üretici, hem de pazarlamacı cephesinde faaliyet sürdüren Cellat, eğer seçimi kazanırsa bu kez, meselenin sorun çözmesi gereken cephesine geçmiş olacak.
Tabi ki aynı şeyler Hakan Oral için de geçerli... O da bu şehirde üretim yapmanın nasıl büyük bir çile olduğunu yaşayarak bilen bir isimdir.
Dolayısıyla bu genç arkadaşların Borsa gibi sıkıntılı bir yere talip olmaları, başlı başına alkışlanacak bir fedakarlıktır.
Çünkü bu şehirde işler hiç de yolunda gitmiyor ve kimse kimseyi kandırmasın esnaf hiç de halinden memnun değil.
Borsa'nın yetkileri de sorumluluk alanı da bi hayli geniş. Dolayısıyla o koltukta oturmak, ateşten gömlek giymekten farklı değil.
Şayet "ben bu görevin hakkını vererek yapmak istiyorum" diyeceklerse, her ikisi de çok iyi çalışmalılar ve şimdiden önlerine yığılacak dağ gibi sorunlara karşı çözüm üretmeliler.
Hani Mevlana diyor ya, "Her gün bir yerden göçmek ne iyi. Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti cancağızım. Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım."
Bize düşen görev de, geçmişe takılıp kalmak yerine, yarınlara dair iyi niyetlerde bulunmak ve güzel şeyler söylemektir.
Erzurum, içerisine düştüğü bu ataletten kurtulacaksa bu da ancak ümitvar olan ve kendisine güveni olan insanlar eliyle olacaktır.
Ben bu şehirde böyle bir enerjinin olduğuna inanıyorum.
Her iki kardeşimie de şimdiden çıktıkları bu zorlu yarışta kolaylıklar diliyorum ve adil bir seçimle en iyi olanın kazanmasını temenni ediyorum
