Muhtarlık, Belediye Başkanlığı ve Encümen adaylığına talip olup ülkenin dirliği, birliği, gelişmesi ve mutluluğu için zamanlarını, emeklerini ve ailesinin rızkını seçim meydanlarında harcayan -ister seçilsin ister seçilmesin- adayları cani gönülden kutlarım. Bu insanlar demokrasinin kahramanlarıdır. Oy istemek sanırım dünyanın en zor işi. Seçimin ülkemiz için iyiliklere vesile olmasını dilerim.
Yerel seçimlerde muhtar ve belediye başkan adayları büyük bir olgunluk örneği gösteriyorlar. Halk da kavgadan uzak duruyor; ancak bazı parti liderleri için aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Pek çok insandan “ parti liderleri ortamı niye bu kadar geriyorlar” sözünü işittim.
Liderler seçim meydanlarını ağlama duvarı yaparak bir birlerlerine en ağır söz ve hakaretlerle bir seçim kampanyası yürüttüler. İktidar hırsı gözlerini bürüdüğü için ağızlarından çıkan sözlerini kulakları işitmedi. Meclise döndüklerinde ülkenin ağır meselelerini bir birlerinin yüzüne bakarak nasıl çözecekler merak ediyorum. İyi bir sınav vermediler. Keşke liderler daha olgun tavırlar sergileselerdi. Umarım Nasreddin Hoca’nın fıkrasında anlatılan duruma düşmezler, birbirlerinin yüzlerine bakarken ağlamaları durur.
Nasreddin Hoca ile Timur sohbet ederken bir ara Timur aynaya bakar ve ardından da ağlamaya başlar. Timur’un ağlamasına dayanamayan Nasreddin Hoca da hıçkırıklara boğulur. Epey bir ağlaşama faslından sonra Timur;
“Hocam, ben ki bir dünya cihangiriyim, malım var, mülküm var, cariyelerim var, kısacası her şeyim var. Fakat görüyorsun ayağım topal, yüzüm de çok çirkin; bunun için ağlıyorum, pekiyi sen neye ağlıyorsun?” deyince Nasreddin Hoca;
“Devletlüm, sen bir defa aynaya baktın bu kadar ağladın, oysa biz günün her saatinde bu yüzü görüyoruz, biz ağlamayalım da kimler ağlasın.” deyiverir.