HDP Eş Başkanı Sezai Temelli açık açık söyledi:
"Gelip bizimle anlaştınız görüştünüz, seçim için destek istediniz, ama yaptığımız ittifak size sorulunca lafı eğip büküyorsunuz. Hayırdır bizden utanıyor musunuz?"
CHP'nin kimi sözcüleri, dürüst davranıp "Evet" dedi. "Biz Millet İttifakı olarak bazı seçim bölgeleri için HDP ile anlaştık" demelerine rağmen, İP'li ve SP'liler mütemadiyen topu taca atıp duruyorlar!
Zannediyorlar ki, bu millet enayi, onların ucuz numarasını yiyecek kadar da feraset fukarası...
Hayır...
Artık seçmen kimin kimle gizli iş tuttuğunu kimin kimle ne karşılığı seçim işbirliği yaptığını biliyor.
Bu sebeple Erzurum'da ip atlayıp duran kimi şark kurnazları, boşu boşuna kendilerini palyaço edip durmasın!
Çünkü:
O yüzlerindeki boyaların tamamı aktı, herkesin gerçek kimliği ortaya çıktı.
Ne zannediyordun, ya efendi...
Sen şehir merkezinde milliyetçi-muhafazakar oylara oynayacaksın,ama şehrin güneyine gittiğinde "ben de
Kürt orijinliyim" deyip, HDP'lilere şirinlik muskaları dağıtacaksın!
Erzurum bunu yemez, yemiyor da işte...
Bazı zıpçıktılar çarşafa dolanır, bazı siyaset kurnazları da başkaları için tuzak kurduğu ipin kuklası olur!
Ayan beyan ortadadır mesele...
Millet İttifakı, CHP-İP-SP-HDP'den oluşan, arka planı ise,yüzlerce soru işaretleriyle ve şüpheli alış-verişle dolu "karanlık" bir ortaklıktır!
Kandil'den PKK, okyanus ötesinden de esvaplı şeytan ha bire,"Millet İttifakı kazanmalıdır" deyip duruyor!
Hatta kendi aralarındaki konuşmalarda, "Bu ülkeyi yıkıp parçalamak için bu seçim son şansımızdır. Dolayısıyla Tayyip'e karşı olan herkes, hangi ideolojiye sahip olursa olsun 31 Mart'ta Millet İttifakı'nın saflarında yer almalıdır" şeklinde konuştuklarını gizleme ihtiyacı dahi duymuyorlar.
Bu bile tek başına, bu "karanlık ittifak"ın ülkemiz ve milletimiz için ne büyük bir tehlike teşkil ettiğine yeterli bir delil sayılmaz mı?
Türkiye üzerine şeytanın dahi aklına gelmeyen tuzaklar kuran emperyalizm, dönem dönem milletin karşısına ipte yürüyen öyle cambazlar çıkarıyor ki, bir ara ahalinin kafası karışıyor, ipin ucunun hangi puştun elinde olduğunu çözemiyor!
Şükürler olsun ki, Allah yardımını geciktirmiyor da, bu cambazlar kendi kendilerini ifşa ediyorlar!
Şehir merkezinde, bayrak-vatan-millet devlet...
Kırsalda, "sevgili PKK!"
Boşu boşuna o yana bu yana takla atıp köçeklik yapmayın.
Eski hukuk diliyle "cürmü meşhut oldunuz"
Gerçi sizinkinin adına, "siyasi zamparalık" denir ama...
Sonuçta...
Yakalandınız işte; hem de ipinizi elinde tutan ustalarınızla birlikte aynı dehlizlerde basıldınız!
Birileri bu şehri çobansız köy zannetmiş olacak ki, beline doladığı, başı da sonu da ihanetten örülmüş o çürük iple Nirvana'ya çıkacağı hayaline kapıldı.
Halbuki bu şehir, bunca zaman nice uykusuz geceler gördü, ama hiç birinde kendisine tuzak kuran emperyalistlerin oyununa gelmedi.
Çünkü bu coğrafyada var olmanın temel şartını biliyor:
İpin ucu ya puştun elindedir, ya da birileri ipe un sererek ahaliyi uyutmaya çalışıyordur.
Eee o kadar da olsun...
Bu uğurda bir tek kulağımızın arkası kalmıştı!
Onu da yeni nesil ipcilerden öğrenmiş olduk...