Günler öncesinden yapılan tüm sağduyu çağrılarına ve de güvenlik güçlerinin önlemlerine rağmen dün, HDP mitinginde korkulan oldu:
11'i polis 38 yaralı...
Bilanço çok daha ağır olabilirdi. Bereket, polis ve sonradan "destek güç" olarak gelen jandarma, vaktinde duruma vaziyet etti, olayların büsbütün çığırından çıkmasına meydan vermedi.
Allah korusun, eğer bugün medya, Erzurum'da HDP mitingi kana bulandı, şu kadar ölü, bu kadar yaralı var, diye bir haber geçmediyse bu, Erzurum Valisi Ahmet Altıparmak'ın, Emniyet Müdürü Kamil Karabörk'ün ve Jandarma Komutanı Albay Uysal Ağaoğlu'nun feraseti, dikkati ve Erzurum polisinin-askerinin görevini başarılı bir şekilde yerine getirmesi sayesindedir.
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, daha miting alanına gelmeden patlak veren olaylarda, takriben iki bin kişilik bir grup, sağdan soldan miting alanına girmeye çalıştı, HDP'lilere saldırmak istedi. Nitekim, yer yer çıkan arbede esnasında aralarında polislerin de olduğu onlarca kişi taş yağmuruna maruz kaldı, yüzlerce kişi de tazyikli su ve biber gazından etkilendi.
"Burası Erzurum buradan çıkış yok" sloganı eşliğinde HDP bayraklarını ve miting alanını süsleyen afişleri sökerek ateşe veren öfkeli kalabalık, polis bariyerlerine rağmen saldırılarda bulundu.
Kalabalığın arasında çok sayıda da provokatör vardı. Öyle ki, HDP'lileri protesto eden kitlenin arasında durup karşı tarafa taş atan bir gencin cebinden HDP bayrağı düştü. Bunun üzerine ramak kaldı ki o provokatör linç edilsin. Polis, genci öfkeli kalabalığın elinden güçlükle kurtarabildi.
Bu türden insanlar her iki tarafta da vardı.
Benim gördüğüm şudur: Eğer dün Erzurum'daki güvenlik güçleri işlerini adam gibi yapmamış olsalardı kan gövdeyi götürecekti.
Çünkü her iki kesim de kararlı:
HDP, "ben miting yapacağım ve kimse buna mani olamaz" diyordu. Karşı taraf da, "burası Erzurum, HDP burada gövde gösterisi yapamaz" diyordu.
Selahattin Demirtaş, konuşması sırasında sık sık kendi kitlesini uyardı ve tahriklere kapılmamaları gerektiğini söyledi. Bu telkinler ciddi biçimde etkili oldu.
Polis de karşı tarafı fazla incitmeden sakinleştirmenin yolunu buldu.
Miting, tahmin edilenin çok altında bir kalabalığa sahne oldu. Eğer dün kimse protesto etmeseydi, muhtemelen HDP Erzurum mitingi Türkiye'deki en sönük mitinglerden biri olarak kayıtlara geçecekti. Ancak tam tersi oldu.
Dün her yarım saatte bir ajanslar ve televizyonlar HDP'nin Erzurum mitingini köpürte köpürte verdi. Ancak kimse ne mitingde Demirtaş'ın mesajlarını önemsiyordu, ne de mitingi kaç bin kişinin izlediğini sorguluyordu.
Varsa yoksa çıkan kargaşa ve yaralı insanların dramatik görüntüsü...
Birileri böyle yapmakla asıl neyi murad etmişti bilinmez. Ama şu algının oluşmasını başardılar:
Erzurum, tahammülsüz ve hoşgörüsüz bir şehir!
Her krizi fırsata çevirmeye çalışan paralel yapı ve müttefikleri, başka zeminlerde birlikte fing attıkları HDP'yi Erzurum'da taş yağmuruna tutmakla acaba ne elde etmiş oldular?
Güneyde kapı kapı dolaşarak HDP'ye oy isteyen bazı paralelci tosunlar, şehir merkezinde kıyafet değiştirince, zahir tanınmayacaklarını zannediyorlardı.
Oysa bu millet neyin ne olduğunu bugün değil, ta yıllar önce görmüştü.
Bu yüzdendir ki, 17 Aralık yargı darbe girişiminden buyana kurulan her tuzak AK Parti'nin değil, bizzat kendilerinin ve muhiplerinin başlarına geçiyor.
Kuşkunuz olmasın Pazar günü de manzara değişmeyecek...