"Ağabeyi ne varsa batıda var. Fırsatını buldun mu kaçacaksın bu memleketten!"
Milletin ağzında sakız olmuş bu söz. Ya cidden batı her şeyiyle güzel mi? Diyelim ki güzel. O zaman, biz Ermenistan'a göre batıyız. Demek ki biz de güzeliz. Öyle değil mi?
Bir başka söz ise;
"Ah efendim tüm güzellikler eskide kaldı. Şimdiki zaman güzel mi ya?"
Yine derim ki, evet güzel! Diğer bir ifadeyle; eski kesinlikle bugünden daha güzel değildi derim. Siz özlem duyduğunuz o eskiler, yaşadıkları zamanın güzelliğini biliyor muydu? Hayır! Yine o zaman, "Ahh ah! Nerde o eski zaman" diyorlardı. Bugün, yüzyıl sonrası için eski olacak. Ve o zamanda yaşayanlar bugünü düşünüp, aynen sizin gibi, Ahh ah! Nerde o eski zaman" diyecekler. Bu örnekler kavramları manasından uzak, şekli yaşadığımızı nede güzel anlatmakta!
Türkiye'de en ciddi problemlerden biridir "kavram kargaşası!"
Kavram tanımları net şekilde konulmadığı gibi, konulanlar ise kişi ya da zümrelerin keyfiyetine bırakılmıştır. Adları manalarından uzak olan kavramları bu kargaşaya iten en önemli neden ise belli gurupların tekelinde bulunması! Atatürkçülük? Laiklik? Dindarlık? Sosyal demokratlık? (vb)
İşte bu kargaşada yerini bulamayan, kendini anlatamayan ve sessiz çığlıklar atarak can çekişen bir kavram, "Milliyetçilik!"
"Milliyetçilik" adından anlaşılacağı üzere, millet kelimesinden gelmekte. Milliyetçilik, tüm değerlerin temsilcisi olan bayrağı sevmek değil (ki, o da öyle gösterilmez), o bayrağın dikili olduğu her yerde yaşayan "Milleti" sevmektir. Aksi takdirde bu duygunun adı milliyetçilik değil, "Bayrakçılık" olurdu!
"Her Millet Kendine Bir Bayrak Bulur Ama Her Bayrak Kendine Bir Millet Bulamaz!"
Var olan bütün kutsal değerlerimizi temsil eden bayrak bir kere en büyük şükür kaynağıdır. Değil elinize almak, bakarken bile yüreğinizin en derinlerini titretecek kadar saygı duyulması gereken büyük bir kıymettir.
Bayrak, ancak temsil ettiği "milleti severek", sevilir ancak!
Millet sevgisi ise önce evinde eşini, çocuğunu sevmekle başlar. Sonra ev, dükkan komşunu, mesai arkadaşını, yolda gördüğün veya karşılaştığın herkesi sevip saygı göstermekle devam eder.
Hemşehricilik bir çekirdek milliyetçiliktir. Bu çekirdek büyüyüp bütün milleti örtecek kadar serilip serpilmeli. Bu milletin bütün maddi ve manevi kıymetleri korunup gözetilmeli. Senin, benim kısaca hepimizin gücü ve zenginliği kadar bu bayrak güçlü ve zengin olacaktır. Yoksa ne dünyanın en büyük bayrağını yapmak, ne en zirveye dikmek nede sokaklarda sallamakla kıymetlenecektir. Milliyetçilik tüm kişi veya zümre menfaatlerinin ya da siyasi görüşler üzerinde bir kavramdır.
Ortak bir tarih, bir kültür ve iyi bir gelecek ülküsü içerisinde yaşamış, yaşayan ve yaşayacak insanlar birliği millet tarifini oluştursa da; geçmişin karmaşık veya geleceğin bilinmez yollarında kaybolmamak için milletin günümüzde yaşayan "halk" kısmına sıkı sıkıya sarılmak milliyetçiliğin en temel kuralıdır.
Bugün geçmişte Kurtuluş savaşı dönemi olayların birebir kopyasının yaşandığı güneydoğu, Suriye ve Irak olaylarında devlete silah sıkan cehennemlikler kadar, devlet maliyesini her şekilde kemiren lağım fareleri de aynı kefede ölçülüp tartılmalı.
Bunca ihaneti ve günahı birer kavramın arkasına saklayarak kamufle edenlerin; birde kalkıp;
"Ben vatanımı milletimi seviyorum" demeleri yok mu? İşte bu gibilerin yüzünden can çekişen Milliyetçilik konuşsaydı sanırım şunları derdi;
"Ey Türk milleti! Ben olmazsam siz, siz olmazsanız ben olmam. Ben sizi kanatlarımın altına almış, gölgemde her türlü beladan muhafaza etmeye çalışırken, siz neden beni bilmez ya da anlamazsınız? Anladığını sananlar ise neden bir zümrenin penceresinden beni sadece izlemekten öteye gitmez? Neden dilinizin en zirvelerine yerleştirdiğiniz beni, menfaatler söz konusu olunca yüreğinizin en izbe yerlerine atıyorsunuz? Neden ortak doğruda birleşmek yerine, rüzgarın yönüne göre doğrularınızı değiştirip durursunuz?
Nasıl ki dinin, ahlakın, namusun, insanlığın ırkı olmaz ise, milliyetçiliğin de ırkı olmaz. Mademki devletinizin adı Türkiye Cumhuriyeti, öyleyse devleti, vatanı ve bu vatan toprakları içinde yaşayanları sevmek ve korumak, "Milliyetçiliğin en doğru tarifidir!"