Vali Çiftçi önerdi, rektör Çomaklı “hay hay” dedi…
Binbir Hatim’e yeni bakış
Malum; bundan tam beş asır önce Erzurumlu Pir Ali Baba namında o zat, Rıza-i Hakk uğruna muhteşem bir amele vesile olmuş:
“Binbir Hatim”
Beş asırdır her yıl artan coşku ve iştiyakla tekrarlanıyor.
Rus işgali ve ardından gelen Ermeni mezaliminde kısmen inkıtaya uğrasa da, yüzlerce yıldır Erzurumlu, adına Binbir Hatim dediği esasında Kur’an-ı Kerim tilavetinden vazgeçmedi.
Bütün içtenliğimle söylüyorum:
Vali Mustafa Çiftçi, çok değerli bir devlet insanı olmasının yanı sıra, kıymet-i harbiyesi yüksek olan bir hafız ve kültür insanı…
Geçen hafta Binbir Hatimin duası için merasim icra olundu.
Gelenek icabı…
Atlılar, ellerinde Kur’an cüzleri bir yanda atlarını dörtnala sürerken bir yandan da hatim indiriyorlardı.
Kuşkusuz ki eski dönemlerde bu iş, hem iyi at binenler hem de Kur’an-ı iyi okuyabilenler tarafından yapılıyordu.
Neylersiniz ki yakın zamanda belki çok daha iyi at binen insanlarımız oldu, ama hem at sürüp hem de Kur’an okuyan insan sayısı çok azaldı.
Vali Mustafa Çiftçi, işte o çelişkili durumu geçen hafta gördü.
Ciritçilerimiz at sürdü, ellerinde de Kur’an vardı.
Lakin Vali Çiftçi, bu sporcuların Kur’an-ı Kerimi okuyamadıklarını fark etti.
Vali bey, bu anlamlı geleneğin bihakkın tekrarlanmasını murat ettiği için…
Diyor ki, “Atlılarımız hem dörtnala gitsinler hem de Kur’an okusunlar.”
Pekii bu sorun nasıl çözülebilir?
Ciritçilere Kur’an öğretmek, bir formül mü, formül…
Başka bir formül de, genç imamlara at binmeyi ve at sürmeyi öğretmek…
Besbelli ki, Vali Çiftçi’nin kafasına bu ikinci formül daha çok yatmış.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Ömer Çomaklı’ya teklifte bulundu, Vali bey dedi ki:
“Sizin at çiftliğiniz var, biz size genç imamlarımızdan bir kısmını göndersek onlara at binmeyi öğretir misiniz?”
Rektör Çomaklı, hiç tereddüt etmeden “hay hay” dedi.
Şayet bir aksilik olmaz ise, anlaşılan o ki, seneye Binbir Hatimlerin 501. yılında artık at üstündekiler, Kur’an-ı Kerim’i sembolik tutmak yerine, cidden okuyacaklar.
Allah-u alem Pir Ali Baba ve ecdadımız da bu tablodan mutlu olurlardı.
Bir de muhterem valim…
Ala…
Her yıl Binbir Hatim okuyup duasını yapıyoruz.
Hatta çoğu sene, bu hatim sayısı birkaç bini buluyor.
Okuyoruz, ezberliyoruz da Allah’ın bizden ne istediğini biliyor muyuz?
Merhum Akif diyor ya…
“Ya açar nazm-ı celilin [Kur’ân’ın] bakarız yaprağına
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kur’ân şunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.”
Kur’an okumanın hikmetinden de faziletinden de sual olunmaz…
Ya Allah’ın ne dediğini bilmeden okumak?
Binbir Hatim geleneği belki de İslam coğrafyasında olmayan bir amel…
Bunu Erzurum’un yaşatıyor olması saygı değerdir, mübarektir.
Bir de o Kur’an’da yazılanları, üzerimize vazife kılınan kulluk ödevlerini bilsek…
Burada sayın yazarınönerdiği formül daha mantıklı ciritcilere kuran öğretilmesi daha güzel olur. çünkü ciritçiler kışın müsait camide imamların yanında kuran öğrenebilirler. imamların cirit öğrenmesinden mantıklı ve faydalı. hay aklınl ayaşa yaşa yazar kızım validen daha mantıklı ve aklııca olmuş.
Pir ali baba (Hz) o zamanın en modern seçeneği at olduğu için atla gitmiş. Şimdi seneler sonra at artık elektrikli araba TOGG bence. Makam arabasını bu işe tahsis edebilirdiniz. Veya teknolojiye önem veriyorsanız uçan dronlarla taşıyın daha ileri gitsin ülkemiz. Artık eski eskide kaldı dut çullaması, çortotu pancarı helle çorbası hıngel ile at ile bu şehir kalkınamaz. Bunlara bir nokta koymak önce rektörümüzün sonra valimizin yapacağı en hayırlı hizmet olacaktır.
Yapmayın etmeyin bu üniversiteyi bu hallere düşürmeyin atçılık bitimi imamlara binicilik kursu vereceğine imamlara fıkıh yani ilmihal kursu verilsin. Soru soruyoruz cevap alamıyoruz. Şimdi bizim problemimiz imamların bilgilendirilmesi mi atçılık yapması mı. Üstelik imamların ücreti kendi cebinizden mi yoksa devletin parasıylamı ödenecek. Devletin parasıyla ödenecek ve o iöam minbere çıkıp hak ve hukukdan bahsedecek cemmata tesir edecek mi sanıyorsunuz lütfen yapmayın üniversite yi bu şekilde emellere alet etmeyin. Vergilerimizin akıbetini merak ediyorum ve buna ksrşıyım. Kendi cebinizden veriyorsanız sözüm yok.
Bir hayvanın üzerinde Yüce kitabımızın okunması dogrumudur ilahiyatçılara sormak lazım.Hayvanin biyolojik refleksleri veya ihtiyaçları okuma esnasında gerçekleşirse saygısızlık olmazmi kaldiki sahabeler zamanında develerin üzerinde kuran okuma tavrı görülmemiştir Peygamberimizin bu mahalde bir tavsiyesi olmamıştır. Kuran okumalari ve tefsirleri mekanda uygundur çünkü düşünme ve tefekkür gerektirir.
Allahu Teala, Kur'an'ı ,tilavet edip etmedigimizden, bizleri sorumlu tutmayacaktir. Kur'an'ın emirlerini yerine getirip getirmedigimizde sorumlu tutacaktır. Solakzade hazretlerinin yaptığını yapıp Kur'an'ın mealini okuyup anlayıp amel etmemiz gerektir. Yeni bakış budur, Kur'an'a saygı budur. Sizin yazdığınız hikâyeden öteye gitmez. Ama ne yazık ki bin yıldır bunu yaptirmadilar, yapamadık. Sizler de yapılamayana su taşımaktan öteye bir şey yapmıyorsunuz. Kur'an telaffuz edilmek için değil, tedebbur edilmek için inmiş ilahi bir kitaptır. Bunu yapıp Kur'an'ın ne dediğini halka anlatmamız, buna gayret etmemiz. Gerekir.
Memleketin derdine bak hele. Vali de rektörde istifa etsin.