“Biz o (Kur’ân’ı) kadir gecesi indirdik. Kadir gecesi nedir, bilir misin sen? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh, o gece Rabblerinin izniyle her iş için iner de iner. Tam bir esenlik ve selâmettir o gece, tâ tan yeri ağarıncaya kadar.” (Kadîr suresi: 1-5)
Bin ayı 12 aya bölerseniz, 83 yıl dört ay etmektedir. Bu durumda uyanık olanlar için her seneye bir ömür sığabilmektedir. Bu kadar uzun bir zamandan daha hayırlı olan geceye, kadir gecesi denilmesi, hem gecenin, hem geceyi ihyâ edenlerin, hem de o anda yapılan ibâdetlerin azametli, şerefli ve kıymetli olmasından kaynaklanır. Kur’ân-ı Kerim, bu gecede inmeye başlamıştır. Bu gece yapılan ibadetler, içerisinde kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetlerden daha sevaplıdır. Gelecek seneye kadar meydana gelecek olan her türlü hâdiseler, meleklere bu gece bildirilir. Bu gece yeryüzüne Cebrâîl (a.s) da dahil çok sayıda melek iner. Bu gece, huzûr ve esenlik doludur. İnsanlar her türlü kötülükten selâmettedir.
Yeryüzüne inen melekler uğradıkları her mü’mine selam verir, onlar için duâ ve istiğfar ederler. Kıyâmette de ibadetlerine şehâdet eder ve o kul için şefaatte bulunurlar. Meleklerin selâmıyla Nemrud’un ateşi, İbrahim (a.s) için nasıl serin ve selâmet oldu ise, kadir gecesindeki meleklerin selâmı ile de cehennem, mü’minlere serin ve selâmet olur, cennete dönüşür.
Cenâb-ı Hak sene içinde Ramazan’ı, Ramazan içinde kadir gecesini, hafta içinde cuma gününü, cuma gününde duâların kabul edildiği icâbet saatini, gün içinde seher vaktini ve namaz vakitlerinin ilk anlarını kıymetli kılmıştır. Bu vakitlerde yapılan ibadetler daha makbul ve daha kıymetlidir. Bu zamanlarda yapılan dua ve tevbeler kabul edilir.
Bu zamanların en kıymetlisi de hiç şüphesiz ki Kadir gecesidir. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Hâ. Mîm. Apaçık olan kitaba and olsun ki, biz onu (Kur’ân’ı) mübarek bir gecede indirdik. Çünkü Biz haktan yüz çevirenleri uyarırız. Katımızdan bir emirle her hikmetli işe o gecede hükmedilir. Çünkü Biz, Rabbinin bir rahmeti olarak peygamberler göndermekteyiz. O işitendir, bilendir.” (Duhân suresi: 1-6)
Cenâb-ı Hak, Peygamberimiz’e nübüvvet görevi verdiği ve Kur’an’ı göndermeye başladığı geceyi en mübârek bir gece kılmış, bu geceyi kullarına bulunmaz bir fırsat olarak ikrâm eylemiştir.
Bu gece yeni bir başlangıç yaparak geleceğe yön vermek gerekir. Bu gece geçmiş günahlara tevbe edip affettirerek temiz bir geleceğe adım atmak gerekir. Bu gece geçmişin eksik ve hatalarını telâfî için bulunmaz bir fırsattır.
Kadir gecesi Ramazan ayının özüdür. İlâhî mağfiretin dolup taştığı, ümmet-i Muhammed’e sonsuz hazînelerin bahşedildiği bir gecedir. Bu sebeple Peygamberimiz Şaban ayının son günü bir hutbe irâd ederek ashâbını Ramazan’a şöyle hazırlamıştır:
“Ey müslümanlar! Büyük ve mübârek bir ayın gölgesi üzerinize düştü. Bu ay, içinde bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesinin bulunduğu bir aydır…”
Kadir gecesinin zamanı bildirilmemiş, fakat bazı vakitlere işaret edilmiştir. Peygamberimiz Ramazan ayının son on gününde mescide kapanır, itikafa girer ve şöyle buyururdu: “Kadir gecesini Ramazan’ın son on günü içinde arayınız!”
“Kadir gecesini, fazîlet ve kudsiyetine inanarak ve sevâbını yalnız Allâh’tan bekleyerek ibâdet ve tâatle geçiren kimsenin -kul hakkı hâriç- geçmiş günâhları bağışlanır.”
Hz. Âişe vâlidemiz, Peygamber Efendimiz’e:“Ey Allâh’ın Rasûlü! Kadir gecesinin ne zaman olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl duâ edeyim?” diye sormuştu. Peygamberimiz de :“Allâh’ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni de affet!” diye duâ et!” buyurdu.
Kadir gecesini; namaz kılmak, Kur’an okumak, tevbe, istiğfar ve dua ile meşgul olmak, Allah’ı zikretmek, salevât getirmek ve tefekkürde bulunmak gibi ibadetlerle değerlendirmelidir. Üzerinde namaz borcu olanların kaza namazı kılmaları daha faziletlidir. Bunlara ilâveten, gönül almak, infak ve yardımda bulunmak gibi her türlü sâlih amellerle, kadir gecesinin gündüzünü de ihyâ etmek güzel bir davranıştır. Akşam, yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılan kişinin de kadir gecesinden pay almış olacağı bildirilmiştir
Yüce Rabbimizin bu kadar büyük ihsânına ve kolaylaştırmasına rağmen, Ramazan’da affedilmeyen kimse için de artık yapılacak bir şey yoktur. Allah Rasûlü şöyle buyurur:
“Ben yanında zikredildiğim hâlde bana salât okumayan kimsenin burnu sürtülsün! Ramazan’a erişip de günahları affedilmeden çıkan kimsenin burnu sürtülsün! Anne ve babasına veya bunlardan birine yetişip de onlar sayesinde cennete girmeyen kimsenin burnu sürtülsün, rahmetten uzak olsun.” (Tirmizî, Deavât, 100/3545)
Rabbim Kadir gecesini hakkıyla idrak ve ihya edenlerden eylesin. Rabbim Kadir gecesi hürmetine milletimize ve bütün ümmeti-i Muhammed’e huzur ve saadet versin. Bölüp parçalamak isteyenlere fırsat vermesin. Kadir geceniz şimdiden mübarek olsun.
Bu arada Medine’de Ramazan tüm güzellikleriyle devam ediyor. Ramazanın son on günü içerisinde olduğumuz için Mescid-i Nebi’nin her yeri itikafa girenlerle doldu. Medine’den selamlar.