103 emekli amiral, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili bildiri yayımlamış.
Kimdir bu denizci paşalar, emekliliklerini birbirinden uzak yerlerde yaşayan bu kişiler nasıl organize olmuş, beyhude bir hevesle müdahale kokan bu bildiriyi kaleme almışlar. Sonra da millî iradeyi nişan alıp, karavana bir torpido atışı ile organize fitne kokan bu çürük yumurtayı ülkenin gündemine fırlatmışlar.
Oldum olası “Yüce Türk Milletine” hitabıyla başlayan güya ince ayar verilmiş kaba saba metinlerden huy kapmışımdır. Daha önce de benzer rütbe mühürlü, cübbe paraflı çok ihbarlar, ihtarlar, muhtıralar gördü bu gözler. Aynı hoyrat özlem ve niyetlerin tezahürü olan vesayet pargümlü bu satırları okuyunca da gönlüm bunaldı, ruhum daraldı; aklım tüm cümlelere anında kocaman bir kırmızı çarpı işareti koydu. Kişisel tepkim halk nazarında zerre karşılığı olmayan bu talihsiz metni ademe mahkum edip, anında çöp kutusuna atmak oldu. Ancak elbette devlet yasal yollardan gereğini yapacak, fevkalade tedbirli, ihtiyatlı ve titiz davranacaktır/davranmalıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop’un, yanlış bir gayeye, eğri yollardan ulaşmaya uğraşan bu kötü niyetli zavallılara verdiği okkalı cevap bizim de hislerimize tercüman oldu: “Düşünce açıklama başka, darbe çağrışımlı bildiri hazırlamak başka.”
15 Temmuz gecesi yaptığım paylaşımda söylediğimi, suret-i haktan görünüp darbe el ensesi çeken bedhah ve bedbahtların sağır kulaklarına bir kere daha haykırıyorum:
İman ile ihlas ile kenetlenen milleti
Ezemez hainin postalı, tankın paleti…
Kahraman ordumuzun koca donanmasına emir komuta ederken, miyop dürbünleriniz ve mefluç ferasetinizle burnunuzun dibindeki nato/fetö kripto elemanlarını görmekten aciz kaldınız, şimdi memlekete ayar vermeye kalkıyorsunuz, öyle mi? Hadi canım siz de!