Bizim; eskilerin ifadesiyle bu yangını söndürecek bir itfaiye tankımız bile yok
buna rağmen Anadolunun çatısından haykırıyoruz: Bu gemi batarsa, hangimiz salimen bir limana ulaşabiliriz ki
Sanırım daha önce de yazmıştım, Stockholmdaki Nobel Müzesinin girişinde mealen şöyle bir şey yazmaktadır:
inanç yapısını tıpkıbasım gibi savunuyorsa, anlayınız ki orada bir sorun vardır.
Çünkü insanoğlunun fıtri yapısı, soru sormaya, merak etmeye, yeni şeyler öğrenmeye ve sebep sonuç ilişkisine kodlanmıştır.
Başka bir ifadeyle septik bakış, aynı zamanda inkişafa açılan bir kapıdır.
Fakat fikir beyan etmek ya da itirazda bulunmakla, hakaret ve iftira
etmek arasında dünya büyüklüğünde bir uçurum vardır.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoçun, Cumhurbaşkanı Erdoğana dair sözleri, ne bir düşünceyi, ne bir itirazı ne de protest bir bakışı anlatmıyor; o sözler, hani denilir ya mahalle kavgasında bile edilmeyecek türden basit, içerik fukarası ve kin ürünü bir sayıklama
Bir gazeteci olarak, kırk yıldan beri yılmadan savunduğum ve elbetteki
aynı zamanda bana da ilham olan evrensel ilke şudur:
Her düşünce ve her ideoloji, toplum içerisinde varlık göstermeye ve
taraftarlarınca savunulmaya layıktır.
İnsanlık değerleriyle çatışıyor olsa bile yeter ki, şiddet, kan akıtma, can alma, işkence ve insanlık onuruna halel getirecek eylemlerin adresi olmasın
Allah dileseydi yarattığı her kulunu, aynı kalıpta inşa eder, aynı düşünce
biçiminde harmanlardı.
Ama böyle yapmadı
İnsanlık tarihiyle birlikte farklı düşünme biçimi başladı.
CHPli Engin Özkoçun sarfettiği sözleri nasıl ki çirkin ve edep dışı buluyorsam,
Meclis çatısı altında aynı kişiye reva görülen o kaba muameleyi de dışlıyorum.
O tabiri tasvip etmesem de, madem ki Meclis, demokrasinin Kabesidir şu
halde hangi kutsal yerde kan akıtılır, şiddet ayyuka çıkarılır?
Yasalar, hukuk ve Meclis iç tüzüğü, bu meseleyi düzenlemiş zaten
Hakaret, iftira ve ispattan yoksun iddialar yaptırım görmektedir.
Vaktiyle aynı çatı altında, o tarihlerin müesses nizamının en aykırı ismi olan
Çetin Altan da linç edilmek istenmişti; üstelik Çetin Altan küfür ve hakaret
etmek yerine, yasalara göre suç sayılan görüşleri savunuyordu.
CHPli Engin Özkoç çok farklı; o düpedüz küfrediyor, kin kusuyor ve ülkesini küçük düşürüyor.
Mahkeme cezasını verecektir nasılsa...
Lâkin ben hazır bu Engin Özkoçun dokunulmazlığının kaldırılması meselesi
gündemdeyken şunu merak ediyorum:
Bu Meclis, PKKnın yani kanlı terör örgütünün alenen silahsız kolu olan ve
buna rağmen bu ülkenin kaynaklarını ve bu milletin hakkını dibine kadar kullanan
şu HDP vekilleri için ne düşünüyor?
Meclis, İdlib konusunda gizli oturum yaptı.
O adı üstündeki gizli oturumu, bu ülkenin milletvekili olmayan en namuslu,
en vatanperver ve en sağduyulu hiçbir vatandaşı izleyemedi.
Çünkü yasa diyor ki, gizli oturumları yalnızca milletvekilleri izleyebilir.
Ama aynı gizli oturumu, PKKnın siyasi kanadı olan ve Türkiyenin Suriyede verdiği mücadeleye katliam diyen silahsız teröristler izledi!
Ne olacak peki?
Haydi Engin Özkoç denilen o hadsiz ve edep fukarası adamın diyelim ki üstünü çizdiniz.
Dokunulmazlığını kaldırıp, mahkemeden de bir yılın üzerinde ceza almasını sağladınız ve bu vesileyle de vekilliğini düşürdünüz.
Yani Engin gitti ve sonunda da hapse atıldı diyelim
Tamam da beyzadem, Mecliste devletin en mahrem bilgilerinin dile getirildiği İdlib gizli oturumuna katılan HDPli silahsız teröristler ne olacak?
Onlar her şeyi dinledi, öğrendi halbuki
(Gerçi onlar Meclise alınmasaydı, nasılsa CHP olup bitenleri onlara okuyacaktı.)
Hadi hakkaniyet ölçüsü gereği bir parantez daha açalım
(Gerçi bu ülke, vaktiyle tepeden tırnağa yalan olan Bülent Arınç suikastı
bahanesiyle, İdlibten bin kat daha mahrem olan bilgilerinin tutulduğu
Genelkurmaydaki kozmik odasını, FETÖcüler eliyle bizzat Amerikaya açmıştı ama
)
İnanmıyorsanız dönün tarihe bakın:
Kim ki ateşi ateşle söndürmeye kalktıysa
Kim ki kanı kanla temizlemek istediyse
Kim ki kafaların ve gözlerin yarıldığı kavgaları yine kavga etmekle
sonlandıracağını zannettiyse
Kim ki, aklıselimin yerine duygularının esiri olduysa
Kainattaki en büyük gezegen hangisiyse en az onun kadar yanıldı
Sonuç ortada çünkü:
Yaşanan onca acıyı, bütün insanlık müşterek ödedi
Değişmez bir ölçü:
Günlük öfkelerimizi kontrol edemediğimiz için günün sonunda vehimlerimizin
eseri oluyoruz
Türkiyede siyaset şirazesinden çıkmış durumdadır
Siyasetin dili ortada işte
En hafif tabir:
Vatan haini!
Ya da:
Ulan şerefsiz!
Ortası yok, azizim
Toplum, siyahla beyaz arasında bir tercihe zorlanıyor.
Ya söv, ya öv!
Oysa Allahın elçisi rahmet Peygamberi, o mahut olay karşısında tercihini
hırsız Müslümandan yana kullandığında, Allah tarafından uyarıldı ve Yahudinin hakkı teslim edildi.
Gelin şöyle bir şey yapalım:
Kim ki yanlış yapıyorsa babamız da olsa itiraz edelim.
Kim de doğru yapıyorsa hasmımız da olsa hakkını teslim edelim
Farkındayım
Acı acı gülüyorsunuz.
Hoş ben de biliyorum, bunun imkânsız olduğunu
Lakin böyle temenni etmek ya da bu yöndeki muradımı dile getirmek de suç değil
ya
Tutunuz ki ben bir hayalperestim
Kötü olmaktan daha da kötü değil ya