Başbakan Binali Yıldırım, cuma namazını Pursaklar Merkez Camii'nde kılmasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.
Başbakan Binali Yıldırım, cuma namazını Pursaklar Merkez Camii'nde kılmasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin Anayasa Mahkemeleri ile ilgili sorusu üzerine Yıldırım, "Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını bizim hükümetlerimiz gerçekleştirdi. Dolayısıyla bu hukuk alanında, hak arama konusunda en büyük reformlarımızdan birisi. Dolayısıyla hukuk yolları tükenmiş, hak kaybına uğramış olanların müracaatları burada değerlendirilmekte ve karar verilmektedir. Anayasa Mahkemesinin kararını beğeniriz beğenmeyiz, bunun incelenmesi, değerlendirmesi ayrı bir şeydir. Ancak takdir edersiniz ki ilk derece mahkemesi dosyaya hakimdir, dosyanın içeriğini biz de Anayasa Mahkemesi de bilmiyor, o bakımdan doğru kararı verecek olan birinci derece mahkemesidir. Ancak tutuklanma sebebini yeterli görmeyen çoğunlukla bir karar almıştır. Davanın görüldüğü mahkemede gerekli karar verilecektir. Nöbetçi mahkemenin verdiği karar tabii ki yeterli değildir. Asıl mahkeme etkilidir. O bakımdan Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının beklenmesi istenmiştir. Gerekçeli kararda görülen bir şey var ve buradaki verilen kararın iddianame sürecine kadar olan işlemlerle ilgili, iddianame ve sonrasıyla ilgili konularda mahkemenin yargılama hakkı saklıdır. Yerel mahkeme dosya içeriğini de dikkate alarak, hukuka uygun bir karar verecektir. Hangi mahkeme olursa olsun, karar verirken bizim yürütme olarak beklentimiz büyük bir mücadele verdiğimiz FETÖ terör örgütüyle yapılan bu mücadelenin zaafa uğramasına sebep olacak veya böyle anlaşılacak kararları almamalıdır. Bu konuda çok daha dikkatli davranmak hem mahkemenin, yürütmenin, idarenini görevidir. Bütün kurumların gerekli hassasiyeti göstermeleri icap etmektedir" ifadelerini kullandı.
"Bu dava sonuçlanmış bir dava da değildir. Daha duruşması yapılıp son kararı verilmiş bir dava da değildir"
"Mahkemeleri verdikleri kararlarla tartışılır hale getirmek hukuk devletinin ilkelerini aykırıdır" diyen Yıldırım, "Ülkeye de hukuk sistemimize de olumlu bir katkısı yoktur. Mutlaka alınan kararlar bir kesimi mutlu, bir kesimi mutsuz eder. Yargılamada da mahkum olan var, beraat olan var. Her karar üzerinden mahkemeleri alıp hırpalamak, onları keselemek, itibarını zedelemek doğru bir şey değildir. Türkiye'de hak arama açıktır. Bu dava sonuçlanmış bir dava da değildir. Daha duruşması yapılıp son kararı verilmiş bir dava da değildir. O bakımdan acele karar vermek mahkemeye de haksızlık olur, davaya da gölge düşürür. Bundan sonraki süreci takip edeceğiz. Her münferit olaydan sonra düzenleme yapmak hukuk devleti ilkelerine çok uygun düşmez" açıklamasında bulundu.
'Olası kabine revizyonunda MHP'den birkaç ismin bakan koltuğuna oturacağı' yönündeki iddiaların sorulması üzerine Başbakan Yıldırım, "MHP'nin Sayın Genel Başkanı daha önce kamuoyuna da net bir şekilde açıkladığı gibi 2019'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacakları, ittifak olursa olmazsa da Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığını destekleyeceklerini ifade ettiler. AK Parti olarak biz de ittifaka olumlu bakıyoruz. Partilerin kurumsal kimliklerini muhafaza etmek suretiyle, yani bir partinin tüzel kişiliklerini muhafaza ederek seçime birlikte gitmelerine yönelik düzenlemeye sıcak bakıyoruz. Teşkil edilen komisyonun da görevi bunun detaylarını çalışmak ve önümüze getirmektir. Bunun dışında başka bir şey söz konusu değil" diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, Suriye'deki gelişmelerin hatırlatılması üzerine, "Suriye'de kalıcı barışın sağlanması için Türkiye başta olmak üzere Rusya ve İran bir inisiyatif aldı ve önemli mesafe katetti. Rejimin sivil veya diğer unsurları ayırt etmeden bir saldırıya geçmesi yanlıştır, kınıyoruz. Bunu gerek Rusya, gerek İran birlikte çalıştığımız ülkelerle bu hususu görüşüyoruz. İdlib'de saldırıların artması orada yeni mağduriyetlerin oluşmasına sebep olacaktır. Yani, milyonlarca insanın yaşadığı yerde siz terör grubuyla sivilleri nasıl ayırt edecektir? Dolayısıyla bu iş çok tehlikeli ve yanlıştır. Suriye'nin barış sürecini kesintiye uğratmaktan başka hiçbir işe yaramaz. O bakımdan özellikle rejime Rusya Federasyonunun ve İran'ın bu konuda daha fazla telkinde bulunması zorunlu hale gelmiştir" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda her parti kendi adayını çıkaracak. Kimin adayı ikinci tura kalacaksa onun etrafında doğal bir kenetlenme olacaktır" şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine Yıldırım, "Neymiş o? Ne demek doğal kenetlenme. Birbirlerine bir şey söylemeden ittifak mı yapacaklar? İttifak dediğin aleni, açık bir şekilde yapılır. Biz, bunun için de düzenleme yapıyoruz. Gizli, saklı ittifak yapmaya kalkmasınlar. Vatandaş bunu yemez. Kiminle, kimin beraber olduğunu millet görecek, ona göre karar verecek. Biz, milli ve yerli, hiçbir emperyal gücün ülkemiz üzerinde emelleri olanların bu emellerine hizmet edecek hiçbir kimseyle, partiyle ittifak yapmayız. Ama bunun dışında ittifak yapacak olanlar da kararlarını kendi verecektir. İttifak öyle gizli saklı olmaz, doğal kenetlenme falan bunlar zırva. Aleni açık bir şekilde ortaya konur, gereği yapılır. Vatandaş da bakar kimden yana tavrını koyacaksa o şekilde hareket eder" dedi.
İçişleri Bakanlığının, Halk Özel Harekat adlı dernek hakkında inceleme başlatmasına yönelik soruya Yıldırım, "İyi yapmış. Yani, halkın ne zaman hareket edeceği 15 Temmuz'da belli olmuştur. Ülke tehlikedeyse, demokrasimiz tehlikedeyse, Meclisimiz, hükümetimiz tehdit altındaysa halk zaten gereğini yapıyor. Bu konuda milletimizin gösterdiği feraset ve cesaret yıllarca konuşulacaktır. Bunun dışında birtakım oluşumların asla ve asla bizden müsamaha görmesi söz konusu değil" cevabını verdi.
Yıldırım, ABD'nin kendi vatandaşları için Türkiye'ye yönelik seyahat uyarısında bulunmasına ilişkin, "Bunlar güzel şeyler değil. 'Türkiye güvenli ülke değil' algısı oluşturma hem haksızlıktır hem de ABD-Türkiye ilişkilerine olumlu katkısı olmaz. Açık konuşuyorum. Ankara-İstanbul, Washington ve New York'tan daha güvenlidir. Biz, şöyle tanımlıyoruz, 'Ankara ne kadar güvenliyse Washington o kadar güvenli'. 'İstanbul ne kadar güvenliyse New York o kadar güvenli'. Çünkü, küresel terör sınır tanımıyor. Oralarda terör hadisesi olmuyor mu, oluyor. Ümit ederiz ki hiçbir yerde terör olmaz. Masum insanların hayatına mal olmaz. Bunun için seyahat yasağı koymak, sınırları kapatmak çözüm değil. Küresel teröre karşı daha fazla dayanışma, birlik gerekir" diye konuştu.