Başbakan Yardımcısı Işık, "Doğu ve Güneydoğu'da yatırımlar yapılıyor, destekler veriliyor, bu destekler bir değere dönüşüyor mu, şimdi bunlara bakıyoruz." dedi.
Bu kapsamda, Doğu ve Güneydoğu'daki illeri tek tek ziyaret ederek, şehrin kanaat önderlerini dinlediğini, bizzat vatandaşlarla bir araya geldiğini ve esnaf ziyaretleri gerçekleştirdiğini belirten Işık, yaptığı çalışmaların detaylarını şöyle anlattı:
"Başbakanımızın özel görev verdi. Doğu ve Güneydoğuda çok ciddi yatırım yapıyoruz. Bütün bu yatırımların koordinasyonları, kamu hizmetlerinde karşılaşılan problemler, bölgede devlet olarak bizim yapmamız gereken işler nedir? Bunlara bakıyoruz. Bir yandan da terörle mücadele ediyoruz ve PKK tarihin en büyük hezimetini yaşıyor. Bir devletin iki temel unsuru olur. Bir umduran nimeti, yani umut veren eli, ikincisi korkutan kuvveti. Sadece korkutan kuvvet işe yaramaz, hatta zarar verir, ama sadece umduran nimeti de olmaz, sadece vererek bir şeyler yaparsa da sizden alır, öte tarafla iyi geçinir.
Ekonomik boyuta odaklanmak zorundayız. Örneğin, bölgede inanılmaz bir turizm potansiyeli var. Bunları harekete geçireceğiz. Kamu yatırımlarının ne kadar efektif olduğuna, kamu personelinin durumlarına, motivasyonlarına, halkla kurdukları iletişime, bunlara odaklanıyoruz. Türkiye'de ciddi bir kamu yatırımı var. Özellikle doğu ve güneydoğuda bu yatırımlarda devletin en temel eksiği etki analizini yapmak istedik. Çünkü bu yatırımlar yapılıyor, destekler veriliyor, bu destekler sonrasında bir değere dönüşüyor mu, şimdi bunlara bakıyoruz.
Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Diyanet'in konumunun iyi bilinmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: Diyanet, dinî konularda fetvalar verir. Bunlar, insanlar için, kendi içlerinde kabul veya reddedeceği, özgür iradeleriyle uyup uymayacağı konusundaki kararlardır, bunun anayasal düzenle uzaktan yakından alakası yoktur. Türkiye'de bir Medeni Kanun var ve Medeni Kanun yürürlüktedir. Diyanet İşleri Başkanlığının verdiği fetvalara biz 'Anayasaya uygun mu, değil mi?' diye bakmayız, 'Dinin temel hükümlerine uygun mu, değil mi?' diye bakarız. Çünkü bu fetvalar, bireyin kendi özgür dinî inanç alanındaki fetvalardır.
Yücel Kayaoğlu - Türkiye gazetesi