Geçen gün ziyaretime gelen CHP'li bir arkadaşım Beşiktaş Belediyesindeki operasyondan söz açtı.
Üzgündü, kırgındı, öfkeliydi. Öfkesini böyle bir idari tasarrufta bulunan hükümetten çok, kendi partisine, partisinin belediye başkanlarına yöneltti. Çok üstüne varmadan, sözüne söz katmadan dinledim kendisini.
"Biz muhalefetiz, yerel iktidarı elinde bulunduran yöneticilerimiz çamurlu bir yolda beyaz elbiseyle yürüyen kişiler gibi dikkatli atmalılar adımlarını, üzerlerini kirletmemek için daha dikkatli, özenli olmalılar." Dedi. Partisinin çoğu idarecisinin bunu başardığını ifade etti önce, sonra da bazı gevşek yöneticilerin 'Bal ve mal tuzağına' düşerek hem kendilerini hem de partilerini rezil rüsva ettiğinden yakındı. Görevden alınan partililerinin yargıda aklanması umut ve temennisini dile getirip, şöyle bitirdi sözlerini : "İktidarı ve muhalefetin ortak hedefi, kayıtsız şartsız temiz toplum olmalı, yolsuzlukla mücadele parti meselesi değil, milli meseledir çünkü."
Arkadaşım gittikten sonra konu üzerinde epey düşündüm. Mal sevdası, mülk ihtirası nice temiz gönülleri ifsat edip duruyor. Şeytan en çok bu noktadan zayıf kulları vuruyor. Daha birinci basamak dürüstlük sınavından ikmale kalanları, sınıfta çakanları çok işittik, çok gördük. Dünya saltanatı için ahiretlerini yakanlar hele de tanıdığımızsa çok üzüldük, esefle elimizi dizimize vurduk. Şerefli görevlere gelen dostları ziyaret ettiğimizde onların kulağına, yeni doğmuş çocuğun kulağına ezan okur gibi şu hakikati fısıldadık: "Allah utandırmasın, geldiğiniz temizlikte ayrılın buradan, pirüpak ulaşın hanenize, çoluk çoğunuza. Kefen rengi bir maziyle musallaya çıkmaktan daha büyük baht ve ödül var mıdır şu âlemde."
İkbal saadetine erişen bazı ahbaba Farabi'nin "Medinet'ül Fâzıla" (Erdemli Şehir) adlı kitabından şu bölümü pusula şeklinde yazıp vermişliğimiz de vakidir. "Erdemli şehirde gerçeklikler, doğruluklar, iyilik ve güzellikler birleşirler. Bunu sağlayan şehrin yöneticisidir. Yönetici, peygamber ile filozofun erdemlerini kendinde toplayan kişidir ve bu özeliklerini topluma yayarak şehri yönetir."
Yirmi sene evvel arkadaşım demişti ki bana "Elif gibi düz, zemzem gibi temiz bazı belediyeciler tanıyorum, yoğun imar değişikliği, kat müsaadesi gibi talepler karışışında bunalıyorlar, Allah için kendileri helal rızıklarını zerre haramla kirletmiyorlar, ama bazılarına çıkar sağlamak zorunda kalıyorlar. Çalmıyorlar, çaldırıyorlar anlayacağın."
Şu cevabı vermiştim ona: "Senin arkadaşının dürüstlüğü bana devletin plaketle ödüllendiği Genelev Patroniçesi Matild Manukyan'ın bir gazeteye verdiği mülakatı hatırlattı. Demişti ki kadıncağız, ben namusumla kadın satıyorum, her yıl vergi rekortmeniyim ve vergimi kuruşu kuruşuna ödüyorum. Meğer bu fuhuş kraliçesinin kendisi para karşılığı fuhuş yapmazmış. Yapmıyor yaptırıyor anlayacağın, çalmayıp çaldıranlar gibi yani. "
Hani şu sevimli ayıcıkları avlamak için balcıların kurduğu meşhur bal tuzağı var ya, istihbaratçılara da ilham veren. Kişileri zaaflarıyla vurup, bende eden. Belediyeciye kurulacak en etkili bal tuzağı da mal tuzağıdır, imar tuzağıdır maazallah! Allah böyle çetin imtihanlara muhatap olanların yardımcısı olsun.