TOPLUM NE TALEP EDİYOR?
Kim neye inanacaksa inansın, kim hangi tarikat ya da cemaate mensup olacaksa olsun. Lakin hiç kimse bu inanç ya da ideolojisini devlet politikası diye hayata geçirmeye kalkamaz ve devletin ve milletin temel değerlerinin dışında bir yaşam ve inanç biçimini kimseye zorla dayatamaz. Bir zamanlar FETÖ de suret-i haktan görünerek, ülke menfaati için çalışıyormuş gibi yapıyordu!
PAHALIYA MALOLAN BÜYÜK HATA
Lâkin gerçek çok geç anlaşıldı. Bugün de benzer durum aynı yolda ilerleyen kimi tarikat ve cemaatler için de geçerlidir. Lâkin unutulmaması gereken yegane husus şudur: Aynı delikten iki kere ısırılan bir kimse malul değilse eğer ahmaktır! Unutmayalım ki, devletlerin hayatları da insanlar gibidir. Belki kısa değildir ama yapılan yanlışlar en büyük devletleri bile kısa ömürlü yapabilir.
DEVLET ORTAK PAYDADIR, KİMSENİN PAYI DEĞİLDİR!
Türkiye, 17-25 Aralık yargı darbe girişimi ile başlayıp, 15 Temmuz kanlı ayaklanma ile son bulan bi hayli çetin ve bir o kadar da sancılı bir süreci geride bıraktı. Buna rağmen bazı çevreler, olup bitenlerden gerekli dersi çıkarmamış olacak ki, hâlâ vaktiyle FETÖ'nün yaptığı hataların benzerlerini tekrarlamak istiyor: Devlete sızmak, devleti ele geçirmek, kamunun tüm imkânlarını kendi çıkarları uğruna kullanmak!
SİYASİ POPÜLİZM, DEVLETİ GÜÇSÜZ VE ACİZ DURUMDA BIRAKIR!
Ne yazık ki ülkemizde kimi tarikat ya da cemaatler (yine devlet adamlarının himayelerinde) FETÖ'den boşalan alanları doldurmaya çalışıyor! Halkın nefreti ve tepkisini çeken bu sinsi tuzak, nitekim hükümeti de hareket geçirdi. Kendilerini "şu"cu veya "bu"cu diye tanımlayan ama sonuçta, kamuda baskıcı bir sistem kurma hevesindeki bazı tarikat ve cemaatler, hızla tüm devlet birimlerinden temizlenecek. Bu temizliğin ilk adresi ise, Sağlık Bakanlığı oldu. Tecrübeyle sabittir ki, hangi devlet siyasi popülizmin esiri olmuş ya da devleti yönetenler bu siyasi şaklabanlığın mahkûm olmuşsa, işte o devletlerin ömürleri çok kısa olmuştur.